Bölüm 18; Başladı.

434 69 28
                                    

Bugün lakross maçım vardı. Bizimkiler de benimleydi, ama üzerimi değişmemi beklemelerini istemediğim için onları erkenden annemle birlikte eve göndermiştim. Ceketimi de giydikten sonra çantamı alarak yürümeye başladım.

Koridorda ilerlerken duvara çarptığımı hissederek geriye doğru itildim. Bu neydi böyle. Tekrar adım atmak istediğimde yine aynı şey olmuştu. Sanki görünmez ve mavi bir duvar vardı. Geçmeme izin vermiyordu. Elimi uzattığımda ciddi anlamda bir duvara dokunuyormuşum hissi veriyordu.

Kaşlarım daha da çatılırken elimdeki çantamı ileri doğrulttum. O geçmişti, ama elim bir duvara çarpıyormuş gibi ilerleyemiyordu. Geri çekildim. Daha hızlı şekilde koşarak geçmeye çalışsam da kendimi incitmekten başka hiçbir şey yapamamıştım.

Derin bir nefes almam gerekiyor. Tamam, düşün Lisa, düşün. Jennie buradan daha yeni ayrıldı. Onu arayabilirim. Cebimden telefonu çıkarıp hızla onu aradım.

"Tatlım ?" Jennie'nin nazik sesi diğer hattan duyuldu. "Okuldan çok uzakta mısın ?" Diye sordum. Kaşlarının çatıldığına eminim.

"Hayır, bir sorun mu var ?" Arabanın durduğunu duydum. "Okulun koridorundayım, ama ilerleyemiyorum. Sanki görünmez bir bariyer var. Gelebilir misin ?"

"Hemen geliyorum." Düşünmeden cevapladı ve telefonu kapattı. Birkaç dakika sonra burada olacaktır. Sadece beklemem gerekiyor. Çantamı tekrar ileri doğru uzattığımda hiçbir şeye dokunmadan geçtiğini gördüm. Ama elim hâlâ o noktadan uzağa gitmiyordu. Gözlerim yere kaydığında ince toz halinde bir hattın ilerlediğini farkettim. Eğilip baktığımda boz renkte bir toz olduğunu gördüm. Bozulması için üfledim, ama sanki hiçbir şey olmamıştı. Çünkü bir tanesi bile kalkıp uçmamıştı. Kaşlarım daha da çatılırken ona parmağımla dokunmaya çalıştım, ama dokunamadım.

Beni durduran her neyse bunun sayesinde oluyordu. Ama içeri taraftan bunu dağıtmak mümkün değildi.

"Lisa ?!" Jennie'nin sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Yüzünün her yerine yazılı olan endişeyle bana doğru koştu. Hiçbir engele takılmadan tozu geçti ve bana sarıldı. "Ne oldu ?" Elleri bir hasar var mı diye vücudumu kontrol ederken endişeyle sordu.

"Bilmiyorum, geçemedim nedense." Etrafı tararken tekrar bana baktı. Elimden tutarak çektiğinde o geçse de ben yine bariyere çarpmıştım.

Sanki anlamış gibi yere doğru eğildi. Eliyle düz ilerleyen boz toz tabakasını böldü. Tekrar beni çektiğinde bu sefer sorunsuz bir şekilde yanına geçebilmiştim. "Üvez ağacı tozu." Jennie fısıldadığında ona baktım.

"Ne ?" Yerde duran çantamı aldı ve sorumu görmezden geldi. "Buradan gidelim." Elimden tutarak beni çekiştirmeye başladı.

"O da neydi öyle." Arabaya binerken sordum. Sürücü koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdı.

"Üvez ağacı tozu kurt adamlar için bir bariyer gibidir. Hiçbir kurt adamı o bariyerden geçemez." Gözleri endişeli gibiydi. "Peki bunun olayı ne ?"

"Olayı şu ki, tehlike yakında. Hem de bir vampir tarafından." Bu dediğiyle aklımda sadece tek bir isim yankılandı.

"Kai." Jennie kafasını iki yana salladı. "O böyle bir şey asla yapmaz."

"Aramızın kötü olduğu tek vampir o." Haykırsam bile sakince kafasını iki yana salladı. "O değil Lisa."

Inanamıyorum, şu anda bana karşı onu savunuyordu. Tamam ailesinden biri ama hiç şüphe dahi duymuyor gibiydi. "Bana öyle bakma Lisa. Ona güveniyorum ve o değil."

"Inı giveniyirim ve o diğil." Dediklerini ağzımı eğerek söylediğimde bana baktı. Boğazımı temizleyerek gözlerimi kaçırdım. "Özür dilerim çocukçaydı." Gülerek kafasını iki yana salladı. Her ne kadar gülse de kırılmıştım. Bana inanmamıştı ve onu savunmuştu.

My True Alpha // JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin