1.

1.3K 69 35
                                    

İlk fic deneyimim bu arada yazıp atiom direkt 👌

"Changbin, Jisung, Minho, San, Hongjoong ve Yunho. Siz bir grupsunuz." En arka sıradan itiraz sesi yükseldiğinde başımı çevirip arka dörtlüye baktım. Wooyoung her zamanki gibi inat ediyordu.

"Hocam ben neden San'la aynı grupta değilim?! Doğruyu söyleyin Minho anlaştı sizinle başka bir açıklaması olamaz bunun! Hem Jisung-" Söyleyeceklerini az çok tahmin edebilen Felix öne atılıp ağzını kapamıştı. "Hem Jisung Minho'yla aynı grupta olmayı istemiyor ki!"

"Kes lan anlıyacak şimdi ne halt döndüğünü." Çilliye teşekkür mabına göz kırpıp önüme döndüm. Hoca kaşları çatık hâlde bana bakıyordu. Az tehdit etmemiştim adamı beni Jisung'la aynı proje grubuna koyması için.

Zil çaldığında kantine doğru ilerledim. Sınıftan çıkarken öğretmen benimle göz göze gelmemeye dikkat ediyordu. Jisung'un yandaşları bunu hemen fark etmişlerdi. Jongho'nun Yeosang'ın kulağına fısır fısır bir şeyler söylemesinden belliydi.

Hyunjin koluma girmeye çalışırken gözleriyle hocayı işaret edip "Baya tırsmış süt bebesi." diye fısıldadı. Disiplinlik olmamak için hocalar hakkında fısıldayadak konuşuyorduk. Buna rağmen disiplini göz ardı ederek hocanın tekini tehdit etmiş ve istediğimi yaptırmıştım. Sıralı planımı teker teker işleyecek ve en sonunda istediğime ulaşacaktım. Jisung'a. Adım onun adının ardında söylendiğinde ki sinirli bakışı hâlâ gözümün önünden gitmiyordu. Korkutucu olduğunu sanıyor olmalıydı. Salakça gülümserken merdivenlerden indik ve kantine geldik. Uzun bir sıra vardı. Sıranın en sonunda elleri cebinde sakız patlatarak bekleyen Hongjoong'un yanından geçerken zaafı olduğunu bile bile "Kaptan!" diye bağırdım. Saniyesinde gözleri beni bulmuştu. "Bana bir çay!" Sabır dilenircesine bir yüz ifadesiyle önüne dönerken Hyunjin onun bu hâline gülüyordu.

"Salak valla bu her seferinde kanıyor." Onu başımla onayladım. Doğru söze ne denir!

"Hadi git bana bi çay al gel." Gözlerini devirdi.

"Geçen de ben gittim Changbin'e söyle bu sefer. Bak şurda hatta dur söyleyeyim ona." Masaların arkasında sırtını duvara yaslamış kulağında kulaklıkla öylece duruyordu. Hyunjin ona doğru ilerlerken bende peşine gittim.

"Ne dikiliyon la burda put gibi?"

"Aşk acısı çekiyom." Ellerimi ensemin arkasına yerleştirerek güldüm.

"Ben aşk acısından sıyrılalı çok oluyor."

"Yirmi dakikadan bahsediyor."

"Biriniz artık bana çay alabilir mi? Çaysızlıktan ölmek üzereyim."

"Çay içen mahalle çocuğusun gidip milkshake içen city boy'a aşık oldun."

"City boy'a laf yok." Changbin, Hyunjin'le olan kantine kim gidecek kavgasında haksız çıkıp yanımızdan ayrılırken gözüm onu arıyordu. Yine Brad Pitt kılıklı arkadaşlarıyla takılıyor olmalıydı. Sıkıntı yok, bende Minho Pit olurum. Felix kolunda Jeongin'le beraber masaya oturdu.

"Oğlum," Felix saçlarını geriye atarken bir yandan da Jeongin'in elini tutuyordu. Dersin sonuna kadar Wooyoung'u zapt etmeyi başardığından yorgun görünüyordu. Bu haline anlam veremeyerek baktım. "sen harbi malsın. Ne ayak bu Jisung'la aynı grupta olmalar? Madem bir iş yapıyorsun beni niye ortada bırakıyorsun? Wooyoung'a söz vermek zorunda kaldım San'la aynı gruba koyacağım sizi diye!"

"Yani? İş bana mı kaldı şuan? Ben mi ayarlayacağım onu da?" Kaşlarını kaldırarak bana bakıyordu.

"Evet? Sen yapacaksın tabii ki. Ben mi yapayım? Yapmazsan dökerim foyanı ortaya." Felix yapardı.

Kim Milyoner Olmak İster? [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin