"Bakın... Anlıyorum beni yalnız bırakmak istemiyorsunuz ama eğer gerçekten yapmak isteseydim sizin varlığınız bana engel olmazdı emin olun. Yapmayacağım diyorsam yapmam."
"Haklısınız belki de ama yine de yalnız bırakamam sizi. Başınıza bir şey gelirse kendimi affedemem çünkü."
"Söz veriyorum. Tabii yeni tanıştığınız bir yabancının sözüne ne kadar güvenebilirsiniz, bilemem ama sözlerini tutan biriyimdir. Hem sabaha kadar denizde bekleyecek hâlimiz yok ya?"
"Bekleyebilirdik aslında."
Bunu söylememle birlikte ikimiz de kahkaha atmıştık.
"Biraz inatçısınız sanki? "
"Biraz sabırsızsınız sanki?"
Gülerek birbirimize bakıyorduk. Şuan zamanın durması için her şeyi yapardım ve bu öylesine söylediğim bir cümle değildi. Keşke dursaydı...
Erdem bir süre daha yanımda oturduktan sonra ayağa kalkmıştı.
"Hadi gidelim. Sizi eve bırakayım."
"Benden kurtulmakta ısrarcısınız yani?"
Dudak büzerek söylediklerimle dudakları hafifçe kıvrılmıştı.
"Hadi kalkın artık."
Erdem dediklerinde haklıydı. O söz verdiyse tutardı. Bu konuda yeterince iyi tanıyordum onu. Yine de en azından bu fırsatı değerlendirmeliydim.
"Bir şartla."
"Neymiş o?"
"Numaranızı istiyorum. Sizi kontrol etmem lazım."
"Vermezsem?"
"Gitmem."
"Gerçekten inatçısınız."
"Sanki siz hiç değilsiniz."
Söylediklerimle tekrar ufak bir kahkaha atmıştı. Onu güldürmek hoşuma gidiyordu.
Bana numarasını verdikten sonra oturduğum yerden kalktım. Evim sahile çok yakındı ama ona yerini tam olarak söylemek istemiyordum. Sonuçta müstakbel anonimi olacaktım.
Yol boyunca konuşmamıştık. Sanırım ikimizin de düşünecek şeyleri vardı. Evden iki sokak aşağıda durdurdum.
"Tamamdır, teşekkür ederim bıraktığınız için."
"Asıl ben teşekkür ederim. Beni büyük bir hata yapmaktan kurtardınız."
"Ne demek. İsminiz neydi bu arada? O kadar konuştuk ama tanışmadık."
"Haklısınız. Erdem ben."
"Nehir ben de."
"Kaç yaşındasınız?"
"17."
"Ne?"
"Neden bu kadar şaşırdınız?" Şaşkınlıktan bayılacaktı şimdi.
"Daha büyük gösteriyorsun."
"Küfür etseydin?"
Söylediklerimle sesli bir kahkaha atmıştı.
"Kusura bakma, düşünmeden konuştum bir an."
Şapşal bu çocuk ya.
"Sen kaç yaşındasın?"
"Ben de 17."
"Aynı yaştaymışız."
"Evet. Resmiyete gerek yokmuş."
"Evet. Şey... Bu ilk miydi? Böyle hissettiğin anlar oldu mu daha önce?"
"Hayır, bugün aniden gelişen bir şeydi."
"Anladım. Böyle hissettiğin anlarda beni arayabilirsin. Yabancı falan deme, çok iyi bir insanımdır."
"Öyle miymişsin?"
"Tabii."
Gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. Ben de gülümsedim.
"Bu arada... Sen neden oradaydın?"
Sorduğu soruyla kaşlarım çatılmıştı. Ne diyecektim şimdi?
"Imm..."
Sorarcasına bakmaya devam ediyordu.
"Uzun hikâye, boşver."
"Sen bilirsin."
Bunu düz bir ifadeyle değil gülümseyerek söylemişti. Bu yüzden kendimi kötü hissetmemiştim. Bu yüzden Erdem'di işte. Başkalarına her zaman en doğru şekilde davranırdı.
"Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Umarım eve girmemi beklemeden giderdi. Birkaç adım atıp arkama baktığımda orada olmadığını görünce rahatladım. Önüme dönüp yürümeye devam ederken bir taraftan da bugün yaşadıklarımı düşünüyordum.
O kız kimdi? Neden tehdit ediyordu? Erdem'in intihar etmesine sebep olacak kadar kötü olan şey neydi? Peki ben ona nasıl yardım edecektim?
Soruların cevaplarını aradıkça başım ağrıyordu. Anonim olmayı düşünürken onunla yüzyüze konuşmuş hatta onu güldürmüştüm.
Ellerimi yanaklarıma koyarak olanları düşünürken kendimi bir anda evin önünde bulmuştum. Çantamdan anahtarımı çıkarıp içeri girdim.
Gördüğüm manzarayla yüzüm buruşmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Yan Yana|Texting
RomanceBilinmeyen: Sen ağlama... Bilinmeyen: Bir damla gözyaşın yeter Bilinmeyen: Sen üzülme, gülüm Bilinmeyen: Gamzende güllerin biter Bilinmeyen: Özür dilerim Bilinmeyen: Yanında olamadığım için, tam bir korkak olduğum için özür dilerim Bilinmeyen: Kıy...