1. Bölüm

502 10 3
                                    

"Oyna hadi!"

Dumanı üfledim.

"Beni oyalıyorsun!"

Sigaranın külünü, küllüğe bıraktım.

"Hadi ama..."

Sigarayı dudaklarımın arasına alıp sigaradan bir duman daha çektim.

"Bu sinir bozucu!"

Ağzımdaki dumanı üflerken sessizce fısıldadım; "Beni rahat bırak!"

"Ama oyun oynamak istiyorum."

"Ben de senin kolunu kesip sana yedirmek istiyorum ama her istediğimiz gerçekleşmiyor, maalesef,"

"Hırr! Tekrar geleceğim,"

Dudağımı tekrar usulca yukarı kıvırdım.
"Bir daha ki sefere sağlam gider misin orası tartışılır,"

"Parmida Ermelis 109 nolu odaya," Görevlinin sesini duyduğumda sigaramı küllüğe atma gereği duymadan yere atıp, üstüne bastım. Temizleyeceklerdi ne de olsa.

Arkamı döndüğümde terasın başındaki görevlinin gözlerinin içine uzunca baktım. O ise çoktan konuşmaya başlamıştı. "Burada yasaklar ve cezalar vardır ve sen bu kurallara uymazsan cezalandırılacaksın, keyfi hareket edemezsin. Şimdi odana geç."

Tabii ki, burada sigara içmek yasaktı.
Hatta herşey yasaktı. Bir bebek gibi size bakıcılık yapıyorlardı.
Fakat bugün yine öğretmen gibi 'tayinim'(!) çıkmıştı ve bilmem kaçıncı hastane değiştirmiştim. Sigarayla kahvaltı ettiğim için ilk günden sorun teşkil etmeyeceğini düşünüp görevli birinin arka cebinden sigarayı görüp almış sizin deyiminizle çalmıştım.

Siz diyorum çünkü sizler biz akıl hastalarına insan değilde farklı bir yaratık gibi bakıyorsunuz. Aslında bizler gayet normaldik. Sizler normal olmayanlardınız.

Asıl zeki olan bizdik. Sizler beyninizin %100'ün çeyreğinden bile daha az kullanırken bizler %90'dan başlayıp artarak giden bu yüzdede beynimizi çok daha iyi yönetebiliyorduk.

Evet, doğru duydunuz, beynimiz bizi değil biz beynimizi yönetiyorduk.

Böylece sizin görmediğiniz şeyleri görüyorduk. Siz gördüklerinizin sahte olduğunu bilmeden bize hasta teşhisi koyuyordunuz.

Bir gün denk gelir, bir şizofreni belirtisi gösteren, raporlu biriyle konuşmak isterseniz, sizi bekleyeceğim.

İmayla sırıtırken konuşmak için dudaklarımı araladım. "O hâlde emir vermeden önce sizin için asıl sorunun ben olacağımı ve kuralları umursamadığımı duyurursun." Cümlemi bitirdiğimde görevlinin yanından tığ gibi süzülüp geçmiştim. Odam en üst kattaydı, terasa yakın olduğum için şanslıydım.

Ya da zeki.

Cebimden çoktan görevlinin yanından geçerken aldığım anahtarı çıkardım. 2 gün sonra herkes odalarına kitlenecekti, anahtarlar çalışanlar dışında kimseye verilmeyecek bir mahkum gibi içeriye hapsedilecektik.

Odadan içeri girdiğimde yere döşedikleri yatak diye adlandırdıkları battaniyeye uzandım. Gözlerime çöken ağırlıkla, gözlerimi kapattım.

Yattığım diğer hastanelerde odadan çıkmak yasaktı. Sizi bağlayıp, kendileri yemek getir, hemen odadan çıkarlardı. Onlara zarar verme ihtimalimiz yüksekti, bu yüzden hepsi temkinliydi. Bir doktor da olsanız, akıl, ruh hastası birisiyle göz teması kurmak yasaktı.

DUMANIN FISILDADIKLARI+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin