Harry boş bakışlarla Profesör McGonagall'ın ders anlatışını izliyordu ancak kulağına sesler ulaşmıyordu. Aklı başka yerdeydi, derse odaklanamıyordu.
Alora'ya eğilip "Kaç dakika kaldı Tanrı aşkına?" diye sordu alçak sesle.
Kız derin bir nefes verdi. "Keşke bilsem." O da dersin kaçta biteceğinden habersizdi ve oldukça sıkılmıştı. "Acaba düşüp bayılsam ve Hastane Kanadı'na mı gitsek?"
Harry güldü. İyi bir fikirdi aslında, yapılabilirdi fakat McGonagall'ın buna kanmayacağını düşünüyordu.
Alora'nın çantasında asılı duran ERİT rozetine baktı Harry ve güldü. "Hermione sana da mı verdi bu rozetten?" diye sordu.
"Evet, hatta örgütüne üye bile yaptı." dedi Alora. "Ev cinlerine kafayı fena takmış."
Harry gözlerini devirdi. "Ev cinleri hallerinden memnun duruyor, çalışmayı seviyorlar sonuçta. Hem köle olsalar Dumbledore onlara bu eziyeti yaşatır mıydı?"
"Hiç ev cinleri hakkında düşünmedim Harry, düşünmek de istemiyorum." dedi Alora yüzünü asarak. Hermione'nin ev cinlerinin hakları, diyerek başını şişirmesinden yorulmuştu.
Harry ağzını açtığı gibi "Potter! Vandeleur!" diye bağırdı McGonagall ve iki arkadaş irkilerek profesörlerine döndüler. McGonagall ellerini beline koymuş, kaşlarını kaldırarak onlara bakıyordu.
"Affedersiniz profesör." diye mırıldandı Alora.
"Niye hep sizi uyarmak zorunda kalıyorum acaba?" diye homurdandı McGonagall. "Konuşmadan iki dakika geçiremiyor musunuz siz?!"
Harry ve Alora aynı anda dudaklarını birbirine bastırdılar. Birkaç Ravenclaw öğrencisi onlara bakarak kıkırdarken McGonagall son bir bakış atıp önüne döndü.
"Gerçekten, niye hep bizi görüyor?" Harry fısıldayarak sormuştu bu soruyu. "Sanki özellikle bize bakıyor gibi!"
"Sorun profesörde değil Harry, biz sürekli konuşuyoruz!" dedi Alora. "Ceza vermediğine dua et, bizi bugün üçüncü uyarışı."
Ofladı Harry ve önüne dönüp sessizliğe gömüldü.
Nihayet dersin bittiği ilan edilince sınıfı ilk terk edenler Alora ve Harry olmuştu. Yanlarında Ron da vardı, üçü yolda yürürken Alora "Hermione nerede?" diye sordu.
"Ev cinleri ile konuşmaya mutfağa gidecekmiş." diye homurdandı Ron. "Gitmesine gerek olmadığını söyledim ama inat etti, gitti."
"Tek başına mı?" Alora, Ron'a baktı. "Sen niye onunla gitmedin? Ya da bana söyleseydin, ben giderdim!"
Ron kollarını iki yana açtı. "Cinlerle kafayı bozduysa bozsun, bana ne?" dedikten sonra kolundan düşen çantasını omzuna sabitleyip yürümeye devam etti. "O da anlayacaktır zaten, ne yapmak istiyorsa yapsın bir süre."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」
FanfictionKaranlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını bozmak ise Çapulcuların göreviydi. ╔════════════╗ harry j. potter x fem!oc audrisimpavi |...