Bölüm 2: Şımarık

655 56 12
                                    

Oy at kız

Flashback:(Jungkook'un ilk görev günü)

"Kalk oğlum saat kaç olmuş ?"

Gözlerini aralayıp iyice gerindi. Küçük olan babasının yüzüne kondurduğu öpücüklerin etkisiyle gülümserken şirin bir şekilde mırıldandı. Yerinden kalkıp perdeleri aralayan ve gün ışığının odasına yayılmasını sağlayan babasına havadan öpücük yolladı. Jimin bir önceki günün akşamı yaşanan büyük kavgada (askerler birbirine girdiği kavga) epey yıpranmış bu yüzden bay Park mutlu olabilmesi için elinden geleni yapmaya çalışıyordu.

"Kahvaltı hazır ben bir kaç işimi halledip geleceğim"

"Aslında bugün evde kalıp beraber vakit geçirmeyi seçecektim yalnız şirkette çalışan açığımız var bebeğim biliyorsun gelişen olaylardan dolayı toplu çıkarım yaptık ve yeni yaz için piyasaya yetişmemiz güç. Gitmem gerek"

"Peki ben ne olucağım"

Dudakları öne büzülüp yerinden kalkarken dışarıdaki cıvıl cıvıl havanın tadını çıkaramayacağını anlamıştı.

"Şşş hemen trip almak yok babaya. Birazdan Jungkook geliyor onunla istediğin yere gidebilirsin"

Henüz yeni hatırladığı gelişmeler yüzünde yeniden güller açmasını sağlarken kalktı ve heyecanla banyosuna koşup hızla işlerini halletti. Yeni biriyle tanışacak olmaktan her zaman mutlukuk duyardı Jimin, sosyal ve sevecen oluşu da insanların kalbimi tetikliyordu işte...

Giyinme odasına geçip devasa koridorda kendine giyecek süslü ve (açık) kıyafetler bakarken içerinin ton ağırlığının pembe ve beyaz tonlarında olduğu açıkça görülüyordu. Jimin kadınsı görünmek istemiyordu sadece bir diğer yanda da bir o kadar çekici gösterecek koyu kıyafetleri vardı. Yani ikisi de olabilecek bir tür çekiciydi.

Bugün çiçekli mini bir elbise tercih etmiş ve takılarıyla bir sanat eseri gibi görünürken az önceki uykulu pofuduk bir poğaça görünümünden bu zarif hale gelmişti. Bir yandan da ince belinde daralan geniş kalçalarıyla beraber pileleri açılan elbise içindeki bedenin seksi sürprizlerini daha heyecanlı kılıyordu.

İçeri geçip aşığı olduğu elbisesini düzeltirken Jungkook'un aslında başından beri orada olduğunu yansımadan farketmişti. Ruhani beyaz teni utangaçca pembeleşirken tombul parmaklarıyla yüzüne dokundu, kızarıklık geçmiyordu bir türlü...

Uzun bacaklarına sarılan siyah kotu kaslarını fena halde ortaya çıkarırken bunun yanında göğüs kaslarını ortaya çıkaran detay beyaz boğazlının üstüne geçirdiği siyah gömleğin birkaç düğmesi kapalıydı ve eteklerini pantolonuna sokmuştu. Bu hali ile oldukça dominant duran yunan tanrısı gibi görünse de asıl olay; kemikli parmaklarındaki yüzüğüyle uyum sağlayan kemeri ve onun altında dar pantolonun kaba şişliği...

Jimin gözünün nerelere kaydığını anlayıp anında düzeltriken eskisi kadar rahat olamamıştı. Her ne kadar yakışıklı bir suratı olsada ürkütücü görünüyordu ve tek kelime etmeden elindeki telefonla ilgileniyordu.

'Belki görünüşünün aksine sıcak ve arkasaş canlısıdır ve iyi anlaşabiliriz hm' dedi kendince...

Yerinden kalkıp parfüm koleksiyonunu alırken hevesle dönüp çekingen bir tavırla sordu.

"Koku seçmede iyi misin Jungkook"

Yüzüne atılan sert bakışlarla yavaşca yere çökmek istesede sonunda bedenini süzen beden lafa atılmıştı. Jimin bir kere tanışmak isterse durmazdı ki

"Bay Park işime odaklanmama izin verin ve lütfen iş için burada olduğumu bilin"

"Koku seçmeni istedim sanki çatışmanın ortasındayız uff"

Soldier Dad's Barbie boy // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin