Bölüm 10: Yangın

188 17 16
                                    


Boynundan akan suları umursamadan buz gibi suyu dikti kafaya. Saçlarının uçları terlemiş giydiği tişörtün üstüne yapıştığını hissetmişti küçük beden. Nefes nefese olsada gözleri dikkatle hakemi dinliyordu. Daha sonra itiraz edercesine bağırdı, kırmızı kartlık bir şey yaptığını düşünmüyordu elbette. Ona göre hakem taraflıydı ki, Jeon Jungkook içinde bulunduğu bir oyunda oyuncuların Jungkook'a olan korkusundan taraflı davranacağına emindi.

Tüm bunlar olurken de kendini izleyen bir çift gözden habersiz olmakla beraber kimseye farkettirmeden kalçasına sıkışan boxer'ı bile arasından çıkarmış daha sonra siyah saçlı oğlanla göz göze gelince yanakları ısınmıştı
...Eh kalçası haddinden büyük olsada o pürüzsüz kalın bacaklarının üstüne çok yakışıyordu.

Düşündü.

Bir haftaya aşkın süredir ağlıyordu.

Kim için?

Jeon Jungkook

Şuan ise sevinçten yüreği hopluyordu. Oyunun başından beri çalışmalarda bile beceremediği çalımları atabilmiş ve oldukça havalı oynamıştı. Ayağından topu kimse alamamış zeki taktikleriyle rakipleri şaşırtmıştı. Örneğin, kendi kalesinin önünde topu uzaklaştırmaya çalışırken bir anda kalesine dönüp insanların kafasını karıştırıken o saliselik manevralarıyla karşı kaleye ulaştırıyordu bile.

Ancak komik olan bir şey vardı ki kalenin önündeki defans Jungkook iken oradan arkaya top geçemiyordu. Yani bütün olay, bütün tatava oraya kadardı. Jungkook bu konuda da tartışmasız en iyisiydi.

Jimin ile de kaç kere karşı karşıya gelip birbirlerine iddialı ve iğneleyici sözlerde bulunurken Jimin gülümsememek için çok zor tutuyordu kendini... Mutluydu; en basitinden, şu sahalarda koşturup zıplamak ve kendini Jeon'un kucağına bırakmak istiyordu. Kaslı memelerine yatmak istiyordu.

Şuan daha önemli şeyler var Jimin!

İddia oyununu almalıydı. Düşünceleri içinden çıkıp ikinci yarı için yerini aldı. Jeon'un bakışlarını üzerinde hissediyordu. Duygularına kapılmamak zordu, gözlerine her baktığında alev alev yanan teni, yerinden çıkmaya yemin içmiş kalbi utangaç hale getiriyordu. Utanarak tombul elleriyle ağzını kapatarak güldü. Şimdiden domatese döndüğünğn farkında bile değil. Düdük çalınca karşı takım çok sert girmişti, öyle ki Jimin dahi neye uğradığını şaşırmış Hoesok yere düşsede maç durmadan devam etmişti. Top ondan ona adeta uçarken iki gol yemişlerdi. Acımadan oynuyorlardı.

"Sakin mi oynasanız azıcık?!"

"İşine bak Dongguan yemiyorsa oynamayacaktın"

"Hayırdır la en bu tavırlar"

Jk"önüne dön Dongha. Beyler ayrılın!"

Birbiri üstüne yürüyen erkekler Jungkook'un seslenişiyle biraz olsun durulsada ters ters bakmaya devam ediyordu. Jungkook bakışlarını onlardan ayırıp Jimin'e çevirdi, biraz önce 'iyi oynayın bu maçı alacağız' diye gaz veririken tam olarak bundan bahsetmemişti. Oyuncuları vahşileşmişti Biliyordu ki her biri Jeon'un yüzünü kara çıkarmamaya ve kendini kanıtlamaya çalışıyordu...

Jungkook, Jimin'in topu almayı başarıp kendisine doğru sürdüğünü anlayınca kaşlarını çatıp pozisyon aldı. Tam atılacakken önüne Wonho dahil olmuştu.  Yoongi, Areos, Jack ve Dongha'nın oluşturduğu kalabalığa dahil olan genç adam Jimin'e karşı atak yaparken hiç de kibar olamıyordu. Bu durum Jungkook'u rahatsız etmişti, korumasıyım diyerek bahane de uyduramazdı. Takımdakileri uyarma kararı aldı

"Hadi Jimin! Yolla bana"

Topu Hoesok'a attığında Hoesok, hızla Jeon'un defans oynadığı kaleye sürmeye başlamıştı. Tek bir şutla skorun kaderini değiştirecek olan atıla hazırlandı. Etraf yoğunlaştıkca pas atacak eleman aradı, köşede Jimin'in kendisini beklediğini görünce düşünmeden pas attı. Jimin ise havada gelen topu kafasıyla durdurup ayağına yollamış tam kaleye atacakken Wonho, ikinci kere Jungkook'un önüne atlayıp topu sertce diğer kaleye yollamıştı. Jungkook ters ters bakarken beklemediği bir şey oldu.

Soldier Dad's Barbie boy // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin