Bölüm 5: Ormanda

430 32 6
                                    

Rüzgarın hırçınca estiği soğuk terastan çıkarken iliklerime kadar hissediyordum.

Park Kwang (Bay Park) az önce baskından haberdar olduğunu ve kontrol altına alabildiğini söylemişti. Tam olarak bu kadar sakin gerçekleşmedi tabikide... Jimin'i yerimde göremeyince atak geçirmiş panikle oğlunu arıyordu.

Diyemedim üstüme çıkmış inliyor diye...

Korumam altında olduğunu söylediğimde çokça şükürler edip tebrik etmişti.

Şuan tehlike sürüyordu doğal olarak hiçbir şey sağlam değildi ve Kwang bitkince Jimin'i yorduğunu söylüyordu. Başta şımarık bir tip olduğunu düşünüyordum ancak içine girince durumun asla öyle olmadığını anlamıştım.

Başımda koca sorunlar yetmezmiş gibi üstüne yüklenen veledle malikane onarılana kadar burada kalacaktık ve adamlar yardımcı olacaktı.

Tae denen herifin Jimin'i ararken vurulduğunu ancak durumunun iyi olduğunu öğrenmiştim. Sanırım manitasıydı ki her hafta sonu gelir fazlaca yakın olurlardı.

Sigarayı bastırıp söndürürken içeri geçtim. Üst katta çift kişilik yatak vardı ve onun dışında oda yoktu. Alt kata inip küçük kanepeye baktım. Üstünde sızmış kalmış masum uykusunun tadını çıkarıyordu.

Üstünde sarıldığı montu suratının dibine sokmuşken ayakkabıların yerine terlik kullandığını yeni farketmişrim. Demek bu yüzden ayağının tamamı pembeleşmişti.

"Ne yapayım şimdi ben senin gibi bir pandayla"

Gülümsedim. O aptal ve sevimliydi bu dünya için fazla bir şekilde iyi...

Aklıma içme gecesinde oğlanların onun hakkında söyledikleri gelmişti. Aklı sikinden başka bir yerde çalışmayan insalar cinsellikten soğutuyordu... Ben bir baba olsaydım çocuklarımı böylelerinden uzak tutardım ayrıca bay Park kadar rahat olamazdım asla, başkası benim bebeğimin bacaklarına baksaydı keserdim boynunu evet yapardım.

Kalkmayınca sinirle sırtıma almış ardından yatağa mal devreder gibi bırakmıştım ayılmadan emekleyerek yorgana girip sıkıca saralanışını izlerken sesli bir şekilde güldüm. Aşağı inip jenaratörü takmaya çalılırken ışıklar söndüğünde tüm orman zifiri karanlığa gömülmüştü. Elektrik tam anlamıyla bitti sanırım.

Yukarı çıkarken ayakta görünce inme inmişti son anda durdum.

"Jungkook?"

"Burdayım Jimin, sorun ne?"

"Korkuyorum"

"Şaka mı yapıyorsun 24 yaşındası-"

"KORKUYORUM DEDİM JUNGKOOK"

"Sakin ol elektrikler kesildi sadece ben yanındayım tamam mı?"

"HAYIR HAYIR! AÇ ŞUNLARI KOOK AÇ DEDİM SANA"

Çırpınıyor kontol altına almamı zorlaştırıyordu cidden bu kadar büyütecek ne olduğunu anlayamıyordum. Kriz geçirir gibi davranırken şarjımın kalan son dakikalarını flaş açıp yanına uzandığım ve bana koala gibi yapışan bedenle geçiriyordum.

"Neden hala nefes nefesesin?"

"Karanlık çünkü ben karanlık sevmem"

Titreyen sesi buna dahil olurken Jungkook kaşlarını çattı.

"Az öncede beraber geçtik ya karanlık yollardan"

"Öyle değil adrenalin salgılıyordum farketmedim bile ama bu öyle değil kabus gördüm ve o geceler hep ışığım açık uyurum"

Soldier Dad's Barbie boy // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin