Bölüm 6: Yüzme

310 22 2
                                    

ORRROSBU ÇOCİUPU GELİYORR

Bebeklerim uzun bir aradan sonra hızlı bir dönüş zamanı

Bundan önce tuhaf eksik veya yanlış bir bölüm varsa özür dilerim bundan sonrası daha iyi olacak garanti veriyorum

Planlar efso yazar efso okurlar efso o halde baslıyoruzz...

...

"Hadi yap lan"

Gülerek uzaklaşmaya yeltendiğimde gözlerinde en ufak bir meydan okuma veya yarışta gözlerinde beliren hırs ile hızla üstüme gelince gülme kriziyle kendimi geri ittim. Suyun içine düştüğümde boğulduğumu hissetsemde boyunun bacağım kadar olduğunu biliyordum. Çekip çıkarırken eksik kalmış gibi yüzüme su attı. Sinirle (benden yaşca küçük olsada ona önden saldıracsk gücüm yoktu) sırtına geçip enseden yakaladığımda gülerek onu devirmeye çalışıyordum.

Sırtında duran bedenimi hızla öne doğru eğdiğinde takla atarak suyu boylamıştım. Havaya kıyasla ılık olsada yinede su buz gibiydi bunu Jeon'un kızarmış teninden anlıyordum. Büyük patlıcanın habercisi olan kaba burnu kızarmış uvuvları ıslanan uzun saçlarının ortasında onu seksi göstermişti. Kendimden tipimden habersizdim ki her ortamda saçımı başımı kontrol eden ben ona focuslanmış haldeydim.(ah be üzerler seni saf oğlum benim)

Bağırış çağırışlarımla beraber sonunda gülmekten ağrıyan karnımı tuttum. Ne gündü ama, Su derinliği karnımıza kadardı ama biz itişmekten dolayı kafamıza kadar sırılsıklam olmuştuk bile. Ayrıca lanet gözü hemen hırsa bürünüyordu, kim bilir nehirdeki balıkları ne kadar rahatsız etmiştik. Jeon'u ilk kez böyle gülerken görüyordum ki yinede Kısa bir süre gülüyor sonra yeniden yüzü normal oluyrodu, normal olmasın diye çabalıyor olsamda mimiksiz tavrı için bile fazlaydı bugünkü gülüşelerimize. Çoğu zaman donup sadece gülüş tınısını dinliyordum. Gülüşü bu kadar güzelken neden gizliyordu ki benden.

(Jimin çoktan yanık olduğunu anlamışsınızdır bu yüzden onun gözünde hep 'biz' olacak) Jeon sonunda çıkmalarını söylediğinde (çıkma emrini verdiğinde) eve gitmiş, onun emriyle duş almış kalan cart curt çok hatırlamıyorum halletmiştik. Şuan ise üstüme çöken ağır yorgunluk ile kollarımı bileştirip koca battaniyenin altında son birkaç dakikadır hareketsiz yatıyordum. Aiağı kattaki oturma odası ile birleşik mutfağın oldupu sağ tarafta merdiven ağzı yanında banyo kosaca kulübenin mimarisiyle bakışıyordum. Tasarumı çok iyiydi bunglov gibi ama daha nitelikliydi. Ani gelen hapşuruk ile yerimden sıçrayıp yeniden koltuğa düştüm. Islak olduğunu yeni farkettiğim burnumu çekerken havluyla karıştırdığı saçları, üstündeki kalın lacivert sweati ve bol gri eşofmanı ile uzun bacakları ile yürüyen Jeon yattığım koltuğun başına gelip aniden buz gibi elini alnıma yapıştırdı.

"Yüzün kıpkırmızı kesilmiş üstelik yanıyorsun"

"Mm yok- yanmam yanmam sen...gith. Ben gelirim" zar zor açık tutabildiğim gözlerimle bir yandan çatallaşmış sesimle geveleyip zıt bir yöne döndüğümde bedenimi valiz kapağı açar gibi kendine döndürdü. "Ulan nerede olmam gerekiyor kimlerle uğraşıyorum. Bak yavrum biraz daha böyle devam edersen hastalanıp bağışıklığının amına koyacaksın ver şu battaniyeyi" üstümden çekip almaya yeltenen haline karşın daha sıkı sarılıp biraz dahi kenarı açılsa içime buz gibi havanın işlediğini hissettiğim battaniyemi almasına engel oldum. "Elleşme! Git benim o" son çare kollarımı sarıp ayaklarımla tekmelemeye çalıştığımda çevik hareketlerimden kaçıp geri çekildi.

Soldier Dad's Barbie boy // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin