İÇİMDEKİNİN SAHİBİ

214 11 6
                                    

Tahminen bir ya da iki saattir yoldaydık yağmur şiddetini her geçen dakika arttırıyordu. Ön koltukta oturan heybetli kişiden gözlerimi ayırıp Deniz Larende ' ye gözlerimi diktim. Soy adını arabaya taktiği kontaktaki anahtarlıktan okumuştum. Siyah bir taşın üstünde D.LARENDE yazıyordu taşın matlığı ve yazının saydamlığı anahtarlığı gereğinden fazla değerli gösteriyordu oysa topraktan camdan oluşmuş bir taştı.
Kendi gibiydi dışı mükemmel içi kusurlu. Larende'nin anlamını beynimde bir yerlerde bulmaya çalışırken bulamayıp beynimin girişini kapattım.
Elleri direksiyonu sert bir şekilde sarmış tüm dikkatini yola vermişti.
Dikiz aynasına bakmasıyla gözlerimiz kesişti.
Korktuğum karanlıktan daha da karaydı. Gözlerinin yanıp söndüğünü gördüm. Kırmızıya dönmek üzere olan gözü benden ayrılmasıyla tekrar siyaha boyandı. Evet evet gözleri kırmızıya dönüyordu kırmızı bildiğimiz kırmızı.Vampir olma ihtimalini içinden geçiren iç sesimi dürttüm. Bedenim sanki benden bağımsız bir şekilde ayaktaydı. Belim ağrımaya başlamış ve bacaklarımda kopacak derecede üstünden bir yük taşıyor gibi bana savaş açmıştı.
Sessizliği bozanın ben olmamın şokuyla ikisininde gözü dikiz aynasında beni buldu.

"Daha ne kadar yolunuz var?"

Kaşları ikisininde çatıldı. Deniz' in kurduğu cümleyle un ufak olan merakım bedenimi terk etti.

"Sıkıldıysan inebilirisin. Zaten fazla gereksizsin."

Bedenimi saran korkunun her seferinde bana hükümetmesini aşamıyordum. Her şeyden çok korktuğum bir anda bulunmanın verdiği gerginlik dilimi düğümlüyor duygularımı dışarı dökmemi engelliyordu. Çocukluğumdan bu güne gelen bu parçalanmışlık hissiyle boş boş cama kenetlendim.
Dolan gözlerimi saklamak için hafifçe cam kenarına biraz daha yaklaştım. Cama yasladığım başım asırlar geçmiş gibi her şeyi kopuk kopuk bana sunundu.

Deniz' in sesi tekrar hayata dönmeme yardım etti.

"Barlas şu yağmur fazla canımı sıkmaya başladı artık şuna son vermelerini söyle."

Barlas denilen heykelin kımıldandığını hissetmemle şimşek tüm ormanı aydınlattı. Uzun süredir sadece farla aydınlanan karanlığa alışan gözlerim isyana sürüklendi. Aydınlığa küfür etmenin verdiği dehşet bedenimi sararken Deniz beni buldu gözleri tekrar bana hükmetti.

"Anlaşılan baya uzun ve zor bir süreç geçireceğim sanki ağrımayan dişim varmış gibi."

Kurduğu cümle ürpermeme neden olurken midemin harekete geçtiğini hissettim. Elim ağzıma gittiği anda araba fren yaptı. Barlas'ın sesi kulağıma ulaşırken ne dediğini idrak edemeden arabadan kendimi attım. Midemin boş olması sadece defalarca öğürmeme neden olurken. Arkadan gelen arabanın da freninin sesi kulağıma ulaştı. Gelen tanıdık sesin Barlas'a ait olduğunu anlamam kafamı yerden kaldırmama yardımcı oldu.

"Arabama kusacak sandım. Bence seninkine binmeli Özgür bu küçük velet. Dilek yer değiştirin şununla biriniz. "

Evde Odaya dalan çocuktan yükselen kahkaha ile bedenim sanki kuş tüğü gibi kendini yere bıraktı. Yere oturmamla Deniz'in yanımda yer alması yatakta yatarken başıma dikilme hızıyla aynıydı.

"Lazımsın bana, toparlan... "

Verdiği emir bedenime bıçak gibi saplanırken saatlerdir tuttuğum gözlerim zincirleri kırmış ve yüzümü ıslatmaya başlamıştı. Arkadan gelen kızın sesi Güneş diye hitap ettiklerinden daha yumuşaktı.

"İyi görünmüyor. Soğuk ve ıslak zeminde. Yardım edin arabaya bindirelim. Hepimizi öldürecek yoksa bu yağmur."

Gözüm ona hızla kaydı kahverengi gözleri şevkatla bakarken yüzünde tebessüm oluştu. Deniz'in bedenime dokunmasıyla irkildim. 'VARDI. VERDİ. ALACAĞIZ. BAĞLANMA BAĞLANIRSAN KARANLIK AYDINLIK OLAMAZ' Beynim alarm verirken titrediğimi hissettiğini hissettim sesi sakinleşmemi istediğini belli eder gibiydi.

Karanlığın Hükmü +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin