KAN EMİCİLER

130 4 0
                                    

İki gün sonra...

             Zaman su gibidir derdi annem her anın kıymetini bilmem gerektiğini söyler, eklerdi...

"Zaman su gibi hızlıdır, yoğundur hızlı aksada hacmi yorar ve ondan hızlısı ondan ağırı gelmez..."

Annem haksızdı...
Evet evet annem haksızdı, inanması güçtü ama annem haksızdı.
Karnımda oluşan tümsek iki aylık bir bebek için büyüktü belki ama sadece onu hissetmem için oluşturulmuş bir zemin gibiydi.

Yani zamana göre daha hızlı büyüyor ve zamana göre hacmi daha fazla ağır geliyordu. Annemin zamandan hızlı ve ağır bir şey yoktur tezi çürüyordu.
Ona boyun eğmeme sebep olan şeyi bulamamaksa beynimi ele geçirmiş işkence ediyordu.

Avazım çıktığı kadar bağırıp, isyan edebilirdim ya da söküp alabilirdim onu içimden.
Ama bunu engelleyen bir güç vardı.
Bu güç neydi bilmiyordum ama içimdekine alışmama onu kabullenmeme ön ayak oluyordu.
Bu kabulleniş onun annesi olduğuma dair değildi bu kabulleniş onun varlığına dairdi.

Yüzümü yıkayıp banyodan ayrıldım. Kapının üstündeki saat akşam  yediyi gösteriyordu. Hava her zamanki gibi karanlık ve sessizdi. Gün ışığını özlemiştim, güneşin ısısını, gökyüzünün rengini, dünyayı özlemiştim...
O aşalık, dünyayı...

Normalde kapalı olan kapının açık oluşu oraya dikkat kesilmeme sebep oldu, oda turuncu loş bir ışığın hâkimiyeti altındaydı.
Onun içerde olup olmadığını kontrol ettim, yoktu.

Hızla dönüp yatak odasının giriş kapısını kilitledim.
Üstümü giyordum müsait değildim gibi şeylerle geçiştirirdim.

Koşar adım kapısı açık odaya kitapların arasına daldım.

Gözüme raftaki Deniz Larende'ye adlı kitap takıldı.
Laciverte boyanmış kitabın üstünde bana tanıdık gelen ama nere gördüğümü bilmediğim bir mühür basılmıştı. İlk sayfasını açtım elle yazılmış olup bu kadar iyi okunuyor oluşu saatlerce okuyabileceğime işaretti, bu imkansızdı belki ama yinede düşüncesi bile efsaneydi...
İlk sayfada yazan kelimeleri okumaya başladım

Güneş'e ulaşmak benim için imkansızdı Larende.
Ama senin için olmamalı...
Yanacağını bilsende ona dokunup getirmen gereken bir ülkeyi karanlığa boğan babandan sana....

"Bir mektup yazıldı gökten yere, lanetimi benden koparan annene bağlayan vampirlere.
Karalıkta yaşamını sürdürebilen o canilere...
Seni koydu içine ölümün eşiğindeki o güzel varlığa, annene.
Mektup mühürle kutsandı, lanet annenden sana bulaştı.
Güneşin gelişi senin gelişinle tekrar kayboldu.
Doğduğun gece mahzendeki taşlar koparıldı.
Ve mektuptaki mühür geceye basıldı.
Bir daha güneş doğmayacak denilen bu ülkenin gecesine.

Başka bir mektup indi gökten yere, lanetimi benden koparıp annene bağlayan vampirlere karşı koyan denize. Tane tane işledi harfleri mavisine.

" L a n e t    a y n ı    k a d e r l e   ç ö z ü l ü r
k a d e r i n i    y a z    L a r e n d e .
B i r    ö l ü y e    y e n i d e n     c a n    
b a ğ ı ş l a y a n     a d a m ı n     k a d e r i     d i y e     b a ş l ı k     a t    v e    k a d e r i n i    b e l i r l e.

   Yazdım oğlum, senin yerine bir kader yazdım kederini baştan yazdım.
Doğduğun gece ölmek üzere olan bir bebeğe canını verdim annesinin karnına yerleştirdim.
06.06.1996 sen doğdun, o annesinin karnına verildi.
Kaderinizi elimle yazdım, seni deniz onu mavi yaptım...
Dokuz ay taşıdım sandı annesi içinde 4 yıl saklattım içinde 02.02.2000 tarihinden onu dünyaya getirttim.

Karanlığın Hükmü +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin