İzbe ve loş aydınlatmaya sahip sokakta yavaş bir şekilde yürüyordum. Atıştırmaya başlayan yağmura bıkkınlık akan bir nefes verip kapüşonumu kafama geçirdim. Sağa dönen sokağı dönüp bir müddet daha yürüdüm. Oturduğum apartman binasının kapısına gelince cebimden anahtarlarımı çıkarıp dış kapıyı açtım. Binanın Dış cephesinde hasar bulunmuyordu fakat bulunduğu İstanbul'un neredeyse tüm pisliğini barındıran sokağı sebebiyle, hiçbir zaman misafirim olmazdı. İkinci kata ulaştığımda elimde tuttuğum anahtarların bir diğerini kapı deliğine soktum. İki kez dönderip kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Hırkamı çıkartıp kapının arkasında kalan vestiyere astıktan sonra botlarımı da çıkartıp vestiyerin alt kısmında bulunan ayakkabı bölmesine koydum. Mutfağa yöneldiğim esnada salondan geldiğini sandığım bir tıkırtı duyunca adımlarım durdu. Aramızda iki adımlık boşluk olan vestiyere ilerleyip kapağında bulunan çıkıntıya bastım. Açılan kutu gibi bölmeden silahımı aldım. Yavaş ve sessiz olmasına gayret gösterdiğim adımlarla salon kapısına yaklaştım. Silahı yavaşça çıkarttım ve bir anda doğrultarak içeriye girdim. Kimse yoktu. Sesli bir nefes vererek silahı belime yerleştirdim. Tam arkamı dönüp salondan çıkacaktım ki başımda hissettiğim soğukluk karşısında durdum. Pekâlâ, başlıyoruz.
Elimi hızla geriye atarak silahı tuttuğu elinin bileğini kavrayıp havaya kaldırdım. Tetiğe bastığı an mermi tavana isabet etmişti. Boşta kalan elimle omzuna sertçe vurup hafif eğilmesini sağladım. Benden tarafa eğilmesi ise avantajım olmuştu. Bacak arasına dizimi geçirip hızla kolumu boynuna sardım. Kolumu biraz daha sıkıp damarına hafif bir baskı uyguladım. Silah elinden düştüğünde elleri kolumu tuttu ve boğazını kollarımın arasından kurtarmaya çalıştı. Bu sefer boğazımı saran kolumu daha da sıktığımda ağırlaşan bedenini yere bıraktım. Muhtemelen sadece bayılmıştı. Yerdeki silahı da belime yerleştirip kapıya ilerledim. Ensemde hissettiğim baskı ile birlikte sağlam bir küfür savurdum. Bugün silahların hedefinde sanırım sadece ben vardım! Ellerimi havaya kaldırarak arkamı döndüm."Hadi ama, evime nereden giriyorsunuz siz?!" Maske ile yüzünü gizleyen adam silahı alnıma bastırınca susmam gerektiğini anlamıştım. Fakat hareket etmemem için bana bir işaret vermemişti. Kafamı sağa eğip silahın hedefinden hızlıca çıktım ve adamın arkasında geçtim. Saliselik bir dilimde belimdeki silahın birini çıkartıp ateş ettim. Boynuna giren mermi sebebiyle duvarlarım beyazdan kırmızıya dönerken yüzümü buruşturdum. Kapının önünde yatan ve evimin zeminini de kana bulayan adamı ayağımla ittirerek kapının açılmasını sağladım. Apartmandan çıktıktan sonra hızlı adımlarla sokakta ilerledim. Birisini aramam gerekiyordu, Tek başıma halledemezdim. Eğer evime kadar girdilerse elbette ki fazlaları da vardı. Pantolonumun cebinden telefonu çıkartıp bu durumda en hızlı yardımı gönderebilecek numarayı tuşladım.
"Yağız, yardım lazım." Telefonun karşı tarafından ses gelmeyince kulağımdan çekip ekrana baktım. Ekranda 'sim kartı' uyarısı vardı. Telefonumun yanındaki sim kart yerini açtım. Sim kartım yoktu. Telefonu sokağın bir köşesine fırlatıp adımlarımı hızlandırdım. Sola döndüm. Şu lanet sokaktan çıkmak için hızlı olmam gerekiyordu. Bir sokağı daha geride bıraktığımda caddelerin olduğu ve artık kalabalık diyebileceğim alana çıkmam için 2 sokağı daha geride bırakmam gerekiyordu. Fakat 2 sokaktan çıkana kadar tahminimce beni bulurlardı. Arkamda duyduğum adım sesleri sebebiyle arkama baktım. 2 kişilerdi ve benden daha hızlı adımlarla ilerliyorlardı. Ağzımın içinde bir küfür savurup sağ tarafımda kalan bara girip tuvalete yöneldim. Kabinlere girmek yerine duvara yaslanıp beklemeyi tercih ettim. Yaklaşık bir dakika kadar bir süre sonra kapı sertçe açıldı ve içeriye bir adam girdi. Elindeki bıçağı bana doğru savurduğu esnada yere eğildim ve ayak bileğinden tutup adamı düşürdüm. Bıçağı düşerken bana doğru tekrar savurduğu an geriye çekildim. Yerden kalkıp tekrar üzerime yürüyeceği esnada belimden silahımı çıkartıp ateş ettim. Bara girmemin sebebi tuvaletinde yalıtım olmasıydı. Barmene işsiz gibi tuvaletler neden böyle diye sorduğumda ise 'kusma seslerine midem bulanıyor, buraya gelenlerde dayanıklılık sıfır' diye cevap vermişti ve bu saçma cevap için oturup yarım saat kahkaha atmıştım. Şimdi ise içimden teşekkür ediyordum. Yerde yatan adamı kollarından tutup kaldırarak kabine sokmaya çalıştım fakat çok ağırdı. Bu sefer arka tarafına geçip sürüklemeyi denedim. Yavaş yavaş çekiştirerek kabinlerden birisine sokup klozetin üzerine oturmasını sağladım. Ağrıyan belim yüzünden Adamın yüzüne bir tane çakmak istedim. Elindeki bıçağı aldım ve tuvaletten çıktım. Eğer birinci adam tuvalete gelmeyi seçtiyse, ikincisi de buralarda olmalıydı. Etrafı hızlıca gözlerimle tararken belimde hissettiğim keskin metalin bıçak olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Sanırım artık kaçacak durumda değildim. Sesli bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY 309
Teen Fiction"Sıradaki ben miyim?" Kulağımın dibinde hissettiğim ılık nefesi sinirlerimi bozuyordu. "Zeki kadınlara zaafım var, biliyor muydun?"