Çakır, Robert'ı Yağız'ın kaldığı eve götürtmüştü. Adresi yüksek ihtimalle de Yağız'dan almıştı. Kendi arabamla eve dönüyordum. Yağız'ı arayıp durumunu sormuştum, iyi olduğunu söyleyince bir daha yanına gitme gereksinimi duymamıştım. Zaten yarın çıkabilecekti. Tek yaşadığı için benimle kalmak istediğini söylemişti, geri çevirmemiştim. Flash bellekten çalan şarkı arabanın içini doldururken camı açtım. Tam şarkıya bağıra bağıra eşlik edip birkaç dakikalığına kendimi sadece eğlenceye kaptıracaktım ki çalan telefonum sebebiyle bu da olmadı. Şarkıyı durdurup kimin aradığına baktım; Yağız oğlan. Telefonu açtım ve hoparlöre alıp telefon tutucuya koydum.
"Söyle başımın belası söyle." Karşı taraftan gülme sesi geldi.
"Napıyorsun güzelim?" Arkadan homurtu sesi yükseldi fakat takmadım.
"Araba kullanıyorum Yağız'cım, sen napıyorsun nasılsın?" Dedim sesimden yapaylık akan bir samimiyetle.
"Bende işte hastayım, yatıyorum." Karşı taraftan bir süre ses çıkmadı. Bıkkınlıkla nefesimi verdim ve eş zamanlı olarak direksiyonu sağa kırdım.
"Söyle Yağız." Sesli bir nefes verdi.
"Asena bana dondurma alır mısın?" Bu muydu yani?
"Tabi ki de hayır Yağız." Derin bir of sesi doldurdu arabanın içerisini.
"Asena doktorların ne söylediği zerre umrumda değil, acilen dondurma yemem gerek bak ölür mölürüm iki gün sonra keşke alsaymışım dersin." Nefessizce konuşması üzerine biraz soluklandı. Arabayı ters yöne çevirip her zaman dondurma aldığımız yere sürdüm.
"Hayır dedim Yağız. Yemeyeceksin, nokta. Kapatıyorum şimdi, işlerim var." Sert ve itiraz kabul etmeyen sesim karşısında bir şey söylemedi. Bir iki 'öptüm sana da dondurma alan olmasın inşallah' gibi sözler mırıldanıp kapattı. Bu haline gülüp arabayı durdurdum ve indim.
"Ooo Asena hanım, nerelerdesiniz?" Fatma ablaya gülümseyip tezgahın önünde durdum.
"Abla Yağız malı yine hastanelik felan oldu onunla uğraşıyorum ne zamandır." Telaşla kaplandı gözleri.
"İyi mi kızım Yağız oğlum?" Gülümseyerek yanağından makas aldım.
"İyi iyi. Dondurma çekmiş canı. Alıp ona götürecektim şimdi." Gülümseyip hemen eline dondurma kabı aldı.
"Hemen koyuyorum kuzumun sevdiklerinden." Bu haline gülüp tezgaha yaslanıp beklemeye başladım. Fatma abla Yağız'ı ayrı seviyordu. Oğlunu kaybetmişti dört yıl önce, kaybettiği gün Yağız salağı gidip kadına çarpmıştı arabayla. Kadının acısı ikiye çıkarken Yağız kadını hastaneye götürmek yerine oturup kadının başında kadın ağladığı için ağlamıştı. Beni aradığında ise aynen şöyle demişti: "yanlışlıkla birine çarptım, ağlıyor Asena bir şeyler yap."
Kadını hastaneye götürüp bir güzel dövmüştüm Yağız'ı. Allah'tan Fatma abla sadece kol kırığıyla atlatmıştı bu kötü durumu. Yağız hastanede kaldığı süre boyunca her gün farklı farklı çiçeklerle gidip özür diliyordu. Ben olsam Yağız'dan nefret ederdim yani, niye gidip seveyim?!
"Al kuzum." Fatma ablanın sesiyle bakışlarımı boşluktan alıp ona çevirdim. Çantamdan parayı çıkartıp uzattığımda elime vurdu.
"Görmemiş olayım Asena. Yağız oğluma geçmiş olsun niyetine almıyorum. Hadi hadi git de erimesin."
Dışlanıyorum demiş miydim?
Teessüf eder gibi Fatma ablaya baktım. "Az beni de sev, benii!" Fatma abla gülerek yanaklarımı öperken bende güldüm. Ayrıldığımızda son kez yanağını sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY 309
Novela Juvenil"Sıradaki ben miyim?" Kulağımın dibinde hissettiğim ılık nefesi sinirlerimi bozuyordu. "Zeki kadınlara zaafım var, biliyor muydun?"