Selamünaleyküm
Umarım iyisinizdir
İyi okumalar ❤️
***
Kurumuş dudaklarımı yaladım. Elimdeki kalemi masanın üzerine bırakırken derin bir nefes aldım. Ellerimle yüzümü sıvazladım. Ellerimi yüzümden çekmeden kafamı arkaya attım.
Kaç gün olmuştu Miraç gideli?
Gözlerimi sıkıca kapattım ve tekrara açtım. Yaklaşık bir ay kadar olmuştu. Kolumdaki saate baktım. Tam olarak 29 gün 4 saat 17 dakika olmuştu. Yerimden kalkarak esnedim. Oturma odasına gittim ve kendimi koltuğa attım. Koltuğun önünde duran sehpanın üstündeki diz üstü bilgisayarı açtım ve bir süre bekledim. Bilgisayar açılınca sırıttım. "Bunun için çok uğraştım sevgilim. Çok yorucusun." Ciğerlerime toplanan nefesi dışarı verdim. İşte tam karşımdaydı. Yatağında yarı oturur gibi bir pozisyonda telefonuna bakıyordu. İç çekerek bir kaç dakika izledim onu. Çok güzeldi... Siyah gözleri, siyah saçları, esmer teni ve yeni yeni çıkmaya başlamış sakalları ile çok güzeldi. Benden beş santim falan kısaydı. Yapılı bir vücudu vardı ve damarlı elleri. Arada düşen gözlüğünü sol elinin işaret parmağı ile düzeltiyordu. Dudaklarımı istemsizce yaladım.
Beni nasıl bıraktın sevgilim?
Yerimden doğrularak ekrana yaklaştım. "Seni bulmak çok uzun sürmedi." parmağımı ekrana götürdüm ve onun olduğu yeri okşadım. "Göründüğün kadar zeki değilsin bebeğim sadece göstermelik. Öyle değil mi?" kafamı omzuna doğru eğdim ve sırıttım. "Yinede seni çok seviyorum." Sinirli bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. Ekranda olan elimi çekip elmacık kemiğimi kaşıdım. Benim onu sevdiğimi bilerek terk etmişti beni. Canım acıyordu ve öfkeliydim. Beklemem lazımdı. Beklemeliydim. Tekrar kavuşacaktık ve tekrar benim olacaktı. Bu sefer gidemezdi. Ne benden kaçabilirdi ne aşkımdan ne de geçmişimizden. Miraç sonsuza kadar benim kalacak.
***
7 yıl sonra
Burnumu çektim. Bu kış soğuk geçecekti anlaşılan. Yinede çok mutluydum bugün. Hiç olmadığım kadar mutluydum. Buraya taşınalı bir hafta iki gün olmuştu. Muhasebe okumak ilk başta pek hoşuma giden bir fikir olmasa bile cok mutluydum şuan. Sırf muhasebe okudum diye. Yarın ilk iş günümdü ayrıca ama bir kaç şey halletmek için bugünden gitmem gerekiyordu.
Yedi sene bunu bekledim ben.
Şirketin önüne geldiğimde yavaşça yanaştırdım arabayı. Güvenlik gelerek bir kaç soru sordu. Pekte takmadım onu ne dediğini bile saniyeler sonra unutmuştum. Arabamı otoparka park ettim. Gözüme tanıdık arabanın hemen yanına. Çok oyalanmak istemediğimden dolayı hızla asansöre ilerledim. Olduğum katta durunca bir kaç kişi indi asansörden. Tamamen boşalınca bende bindim ve gideceğim kata bastım. 5. kat. Benim gideceğim kata kadar asansör iki kez durmuş ve içeri insanlar doluşmuştu. Her ne kadar kalabalık rahatsız edici olsada
dümdüz yüz ifademden ödün vermeden sabırla bekledim.Asansörden indiğimde derin bir nefes aldım. Muhasebe bölümünün müdürünün odasının olduğu tarafa baktım. Kocaman harflerle 'Mesut Ermiş' yazıyordu. Adımlarım bir an yavaşladı ve olduğum katı süzdü. Fazla sakindi ve bu oldukça iyiydi. Saçlarımı geriye atarak normal hızıma geçiş yaptım. Kapıyı bir iki kere tıklattıktan sonra 'gel' komutunu alarak içeri girdim.
Gördüğüm yüz ile kalbim delice atmaya başlarken yüzümden belli olmasada içimde havai fişekler patlıyordu.
Zaman bir insanı bu kadar değiştirebilir miydi?
Saçlarını uzatmış ve arkadan bağlamıştı. Siyah gözleri aynı rengini korumuş göz altları ise morarmıştı. Kirli sakalı yüzüne yakışmıştı ama kemikli yüzünü saklayamamıştı. Gözlükleri takılıydı. Beyaz gömleği kaslı ve yapılı vücudunu kaplamıştı. Siyah kumaş pantolon bacaklarını örtüyordu. Elleri hala çok güzeldi. Sol elinin bileğinde gümüş renkte bir saat vardı. Ve yine sol elinin serçe parmağında eskimiş sayılır bir yara bandı vardı. Cildi hala iyiydi eski güzelliğini korumuş mu yoksa daha mı güzel olmuş bir türlü karar veremedim. Saniyeler geçmeden bakışlarım Mesut'a yöneldi. Samimi bir şekilde gülümsedim ona.
"Ben Yahya efendim daha öncede tanışmıştık." o da yüzüne sevecen bir gülümseme kondururken tiksindim ondan. Onaylar anlamda başını salladı. "Seni de yordum buraya kadar oğlum kusura bakma." dedi ve masanın çekmecesini açarak içinden kimlik kartımı çıkardı, bana doğru uzattı. Gözlerimi kısarak gülümsedim ve temas etmemeye özen göstererek aldım ondan. "Başka birşey yoktur diye tahmin ediyorum." dedim. Bu sefer olumsuz anlamda başını salladı. "Miraç sende çıkabilirsin."
Başımla selam vererek odadan ayrılırken sevgilimin de hemen peşimde olduğunun farkındaydım ve bu beni içten içe heycanlandırdı. Kapı kapanma sesinden hemen sonra erkeksi sesini lütuf eyledi. "Be işin var burada?" diye sordu sakin gelen ama bir o kadar sinirli şekilde. Hesap soruyordu kendince. Onu hiç bozmak istemezdim doğrusu. "Ne demek ne işin var?" kollarımı göğsümde birleştirerek ona döndüm ve hafifçe yukarı kaldırdım başımı. Histerik bir gülüş sergiledi. "Beni nasıl buldun?"
Seni bulalı yıllar oldu sevgilim.
Yutkundum. "Ben seni aramıyordum ki bulacağım." dedim umursamaz bir tavırla. Bir an şaşırsa da sonrasında dikleşti. "Ne yapıyorsun burada?" yüzüne düşen bir tutam saçı geriye attı. "İş" dedim sadece. Derin bir nefes aldı. Anladım der gibi başını salladı. Sakinleştiğine göre konuşabilirdim artık. "Uzun zaman oldu." dedim "Tekrar karşılaştık. Yedi yıl sonra." hafifçe tebessüm etti. "Saydın mı?" bu sefer tebessüm eden taraf ben olurken "Hesapladım." dedim mırıldanarak. "Beni 3. sınıfta terk etmedin mi sen?" ellerimi kumaş pantolonun ceplerine soktum. "Beni ölesiye dövdükten sonra evet." dedi gözlerini devirerek. Kafamı yana yatırdım. "Değiştim." elini ensesine attı ve kaşıdı. "Hakkını almış yılların Yahya." tebessüm etmek yerine gülünce o güzel gamzeleri tekrar karşıladı beni. "Yaşlanmış gibisin. Gerçi artık 30 yaşında sayılırız pek de genç değiliz." kafamı sallayarak onayladım onu.
"Hala seviyorum seni." fısıldayarak söylediğim şey ile gözleri kocaman açılırken bir kaç saniye neredeyse yarım dakika öylece dikildik. "Ne?" gülüşü kaybolurken siyah gözleri öfke ateşi ile yanmaya başlamıştı. Cıklayarak yanımdan hızla geçip gitti. Ben sadece gülmeye devam ettim.
"Sevgilim... Hala benimsin. Tam avucumun içinde." derin bir nefes aldım. "Bu sefer seni kaybetmeyeceğim."
***
Bu hikayeyi seviyorum...
Yorum ve oy bırakmayı unutmayın 💕
Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Yokken
Romance[TAMAMLANDI] "Burada olmana ihtiyacım yok." diyebildi zorla bulduğu sesiyele. Boğazıda acımıyordu oysa. Konuşmak istiyordu daha fazla ama kelimeler soluk borusuna diziliyordu teker teker. Ellerini onun omuzlarına koysada ittirecek gücü -bundan önced...