Uyku Vakti Sevgilim

479 21 0
                                    

Uzun zaman sonra 3. Bölüm...

İyi okumalar 💗

***

Yazar'dan

***

Genç oğlan karanlık havayı aydınlatan sokak lambalarının loş ışığının altında yürüyordu.

Elindeki dosyayı sıkıca tutuyor, sarhoş gibi sarsak adımlarla bir o yana bir bu yana sallanarak ilerliyordu.
Son bir kaç gündür gözüne uyku girmemişti iş yoğunluğundan sebebiyet. Gözlerini bir kaç kez sıkıca kapatıp açtı. En azından eve gidene kadar bir yerlere düşüp uyumaması gerekiyordu. Kırmızı dudaklarını yaladı ve boş yolda önce soluna daha sonra sağına baktı. Yaya geçidi olmayan yoldan geçerek karşı kaldırıma ulaştı.

Yutkundu ve boğazındaki yumruyu giderdi. Zihni ile beraber mideside bulanıyordu. Bu zihin bunaltısının sebebi iş yoğunluğunun aksine Yahya'ydı. 

Bunca yılın ardından onu aşmış ve kendine yeni bir hayat kurmuştu. Aynısının onun içinde geçerli olduğunu düşünüyordu fakat bu düşüncesi Yahya'nın ağzından çıkan 'Hala seviyorum' cümlesiyle tuzla buz olmuştu.

Bazen bunların hepsinin bir tesadüf olmadığını - Yahya ile aynı iş yerinde çalışmaya başlamaları - düşünüyordu. Hemen sonra bunun çok uçuk bir fikir olduğuna kanaat getiriyordu. Bu kadar ileri gidemezdi değil mi?

Yapadabilirdi, sonuçta eski sevgilisinden bahsediyorduk.

Bir zamanlar gerçekten aşıktı ona. Herşey iyi gidiyordu. Kıskançlık krizlerine kadar.

[ Flash Back ]

Elindeki yedek anahtarı sallayarak asansör düğmesine bastı. Bugün oldukça mutluydu Miraç. Doğum günüydü ve sevgilisiyle akşam yemeği yiyeceklerdi. Dahası bir çok arkadaşı bugünü hatırlamış, tüm gün boyunca eğlenmişlerdi.

Kapısı açılan asansöre bindi. Hareket etmeye başlayınca kendi kendine bir şarkı mırıldanmaya başladı. "Bilmem kime gücendin, hadi gel anlat bana."

Kapı açılınca hiç beklemeden dışarı atıldı. "Değişmem gülüşünü tüm dünya benim olsada." Yedek anahtarı deliğe soktu ve kapıyı açtı. Geldiğini belli etmek adına bağırarak devam etti şarkıya. "Her kimse seni üzüp üstüne ağlatırsa, Bir damla su vermem çöllerde kavrulsada!"

Üstünde yemek önlüğü olan sevgilisi mutfaktan çıkınca yanına koşarak gidip kollarını beline dolayarak sıkıca sardı onu. Çok tatlı görünen sevdiğinin burnuna hafif bir öpücük kondurup onu serbest bıraktı. "Çok güzelsin bebeğim." dedi boğuklaşmış sesiyle.

Yahya kıkırdadı ve "Sende." diyerek mutfağa geri döndü. Miraç üzerindeki ceketi çıkarıp dış kapının yanındaki askılığa astı. Banyoda ellerini yıkadı ve mutfakta yemek yapan Yahya'nın yanına gitti.

"Çok güzel koktu yaa.."
Tavada kızarttığı tavuklardan gözünü ayırmadan gülümsedi Yahya. "Sofrayı kurmaya yardım ette hemen yiyelim o zaman." dedi ocağı kapatırken.

Yahya tabak, bardak çıkarırken Miraç sofrabezini salonun köşesindeki yuvarlak masaya serdi. Yahya'nın getirdiği çatal kaşıkları masaya yerleştirdi ve en sonda sevgilisi elindeki tencereyle içeri girdi.  Uzun makarna ve tavuk soteyi tabaklara yerleştirdi. İkiside masaya kuruldu.

Makarnayı çatala doladı, ağzını tıka basa doldurdu. Makarnayı çiğnerken beğendiğini belli eden sesler çıkarıyordu. "Bilekliğin güzelmiş." diyen Yahya'ya kaydı bakışları. Ağzındaki yemeği son kez çiğneyip yuttu. "Evet, bir arkadaş verdi bugün."

Yahya kaşık çatalı masaya bıraktı ve dirseklerini dayadı. "Arkadaşın sana çok yakın galiba."

"Ne var ki bunda."

"O şeyi çöpe at." diyen sevgilisine anlamayan bakışlar attı. Çöpe at ne demekti? Oda tıpkı Yahya gibi çatal kaşığı masaya bıraktı. Kaşları istemsiz çatılmıştı. "O ne demek ya? Abartmıyor musun?"

"Miraç sinirlerimi bozma, o şeyi çöpe at."

Baskın ses tonuna karşılık ne diyeceğini bilemedi. Dudaklarını yaladı ve masaya biraz daha yaslandı. "Ne saçmalıyorsun! Arkadaşım sadece Yahya, içinden gelmiş almış. Böyle saçma bir sebepten kavga etmek istemiyorum." Bir anda yere düşen sandalyeyle irkildi. Yahya'nın gözleri koyulaşmış, kaşları çatılmış, damarları belirginleşmişti. Daha önce sevgilisini böyle görmeyen Miraç ufak bir şok geçiriyordu.

"BENİM SABRIMI SINAMA!" Sandalyesine yaklaştı ve bileğine takılı bilekliği serteçe çekerek kopmasını sağladı. Yere düşen boncuklar zeminde sıçrayarak dağıldı, bir kaçı Yahya'nın avucundaydı. Elindeki boncukları Miraç'ın yüzüne fırlattı. Gitmeden önce "Sikik orospu." dedi ve salonu terk etti.

Miraç'ın gözlerinden yağmur yağıyormuşçasına yaşlar akarken şokta gibi hiç hareket etmedi. Bunları yapan, ona böyle hakaret eden kişi Yahya olamazdı. Mutsuz muydu? Morali mi bozuktu? Oysa gayet iyi görünüyordu..

Gözleindeki yaşları elinin tersiyle sildi. Sandalyeyi devirerek kalktı ve hızlı adımlarla salondan çıktı. Askılıktaki montunu aldı. "Miraç..." Arkasından gelip sarılan sevgilisine tepki vermedi. "Özür dilerim." Ensesine konan öpücükle kollarını beline dolamış bedeni ittirdi ve evi terketti. 

[ Flash Back Sonu ]

Daha sonra tekrar döndü Yahya'ya. Bir kaç güzel sözcükle çeldi aklını. İnsan sevdiğini kıskanır diye düşündü. Daha sonra şiddet başladı. İtme kakma derken fiziksel olarak zarar verici seviyeye gelmişti.

Miraç git gide ondan soğurken bitirmeye karar verdi. Fakat bu kararın ardından yoğun bakıma düşecek kadar dayak yemişti.
Hastaneden çıktıktan sonra bir kaç ay hapis hayatı yaşamıştı.

Artık Yahya'ya olan duygularını yitirdiğinde sadece mecburiyetten dolayı onun yanında kalır vaziyete gelmişti.
Onu terk ettiğinde her şey yoluna girer sanmıştı ama hayat komik olmayan türden bir şaka gibiydi.

İç çekti ve saçlarını karıştırdı. Bir an önce uyumaya ihtiyacı vardı.
Ağzına kapatılan bez ve git gide kapanan bilinci bu ihtiyaca kötü bir çözüm niteliğinde oldu.

***

Uuuu heycan cart curt..

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın 💕
Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz 💜

Sen Yokken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin