İyi okumalar 💜
Bu bölümü morfinkee 'ye ithaf ediyorum.
***
Miraç oturduğu koltukta bir ileri bir geri gidiyor, kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu.
"Like some kind of sadist
I think that he likes to see the pain in my eyes"Gözlerini kapatıp sallanmayı bıraktı. Yorgun bir şekilde sırtını koltuğa yasladı.
"I need someone
My baby plays me like a game
I'm not having fun"Dış kapının açılma sesini umursamadı. Gözlerini açmadan devam etti sadece.
Oh I'm, I'm, I'm gonna lose my mind
Kanepenin rahatsız edici sesi duyuldu ve Miraç yanında hissettiği hareketlilikle gözlerini açtı. Öylece karşısına bakıyordu. Şarkı söylemeyi bırakmıştı ve ortamda gerici bir sessizlik vardı. Yahya'nın eli yavaşça Miraç'ın bacağına dolanınca hızla kalktı Miraç oturduğu yerden.
"Bur daha!" Diye bağırdı. İşaret parmağını tehdit eder gibi doğrultuyordu. "Bana dokunma."
Yahya bıkkın bir nefes verip ayağa kalktı. "Hep böyle mi devam edeceğiz." Ellerini beline koymuş dik bir şekilde duruyordu."Ne bekliyordun?!" Diye sordu Miraç histerik bir şekilde gülüp. "Bana zarar veren, döven, neredeyse öldürecek olan ve taciz eden adamın kollarına atlayıp ne kadar aşık olduğumu bağırmamı mı?"
Yahya'nın kaşları çatıldı. "Taciz mi?" O da güldü bu sefer. "Altımda seni sikem için yalvardığını ne çabuk unuttun küçük orospu!"
Miraç kafasını elleri arasına aldı. "Daha ne kadar iğrençleşebilirsin bilmiyorum." Diye mırıldandı. Ardından içinde köpürüp taşan tüm o öfkeyi kusmak ister gibi bağırdı çığlık çığlığa;"HASTASIN! HASTASIN SEN! TEDAVİ OLMAN GEREK SENİN! TIMARHANEYE KAPATMALILAR SENİ!" Derin bir nefes aldı ve devam etti, "Seni değiştirebilirim sandım. Ailenin veremediği sevgiyi sana verebilir sandım. Ben sana her şeyimi verdim! Ama sen sevgi ne demek bilmiyorsun! SEN SADECE KENDİNİ SEVEN BENCİL OROSPU ÇOCUĞUNUN TEKİSİN!"
Yahya sinirle onu ittiğinde belini televizyon ünitesine çarptı. Yahya üzerine çullanırken göz ucuyla cebinden çıkardığı çakıyı görmüştü
***
Polisler, bodrum katında iğrenç bir kokuyla karşılaşmışlar ve bir süre kapıyı açmayı denemişlerdi. Kilitli kapının kolay yoldan açılmayacağını anlayınca kapı kırılmıştı.
Koku, kapının ardında çok daha yoğundu. Salona girdiklerinde korkunç bir görüntüyle karşılaştılar. Yahya'nın yere akan kanı kurumuş, öylece yatıyordu. Cesedinden tarif edilemez bir koku yayılıyordu. Rengi solmuş, bembeyaz olmuştu. Gözleri açıktı. Sonuna kadar hemde.
Bir kaç polis cesedin başında beklerken, diğerleri odaların içine dağılmıştı. Mutfağa giren iki polis, donuk gözlerle yere bakan Miraç'ı gördüklerinde silahlarını ona doğrulttular.
"Ellerini başının arkasına koy!"
Miraç sanki onları hiç duymamış gibi yere bakmaya devam etti. Polislerden biri çocuğun kolundan tutup kaldırdığında istemedende olsa yüzünü buruşturup, acıyla inlemişti. Polis, çocuğun açık teninde oluşmuş morlukları görünce tutuşunu gevşetmişti. Yanındaki arkadaşına baktığında adam onu anlayıp olay yerine ambulans çağırdı.
Olay yeri inceleme polisi ve ambulans kısa sürede gelmişti. Evin etrafında meraklı bir kalabalık vardı. Miraç ise belkide aylar sonra ilk defa mavi gökyüzünü tekrar görüyordu. Güneş, gözlerini acıtmıştı ama sorun değildi. Bulutları izledi, ağaçları izledi, insanları izledi. Büyük bir heycanla, sanki daha önce görmemişçesine... Her şeyi en ufak detayına kadar seyretti.
İçinde bitmek bilmeyen bir özlem vardı dünyaya karşı. Kalbi deli gibi çarpıyordu.Birini öldürmüştü Miraç. Hiç duraksamadan, ikinci kez düşünmeden. Pişman olmadan öldürmüştü. Katil gibi hissetmiyordu kendini, sanki en doğru şeyi yapmıştı. Kurtulmuştu. Birinin kanını akıtması gerekmiş olsa da kurtulmuştu. Pişman değildi. Yahya ölmüştü fakat Miraç, onu özlemeyecekti.
Yahya'nın cenazesini ailesi istememişti. Böylece ölü bedeni bir kimsesisler mezarlığına, öylesine bir yere gömülmüştü. Cenaze namazına kimse katılmamıştı. Soğuk toprağın altında çürümeye terk edilmişti. Bir daha hatırlanmayacak ve tamamen yok olacaktı.
Miraç ise psikolojik tedavi almaya başlamıştı. Hafiflemiş hissediyordu çünkü artık korkmuyordu. Yıllardır üzerinde olan yükü atmıştı omuzlarından. Şimdiyse bir kuş kadar özgürdü. Arakadaşlarının da yardımıyla hayata yeniden tutunmuştu.
Bazen Yahya hatrına ya da rüyalarına girdiğinde, kalbi sıkışıyordu. Fakat zamanla hatırlamamayı öğrenecekti. Unutmak mümkün değildi yalnız düşünmemek sağlanabilirdi fikrince.
Miraç, yeniden kimliğine kavuşmuştu. Yeni bir hayat bekliyordu onu. Yeniden doğmuş gibiydi. Onunla beraber kendini de öldürmüştü. Şimdiyse gökyüzüne kavuşmuş ve yeniden,bir kez daha doğmuştu. Bu sefer güzel bir hayata...
***
Bitti.
Cidden bitti.
Aslında yazmak istediğim bir kaç bölüm daha vardı ama korkunç şeylerdi ve kurgu bile olsa yapamadım.
Miraç kurtuldu.
Yahya öldü.
En başından beri planladığım şey buydu.
Oy atan ve yorum yapan herkese teşekkür ederim ❤️
BUNDAN SONRAKİ BÖLÜMÜ OKUMAYI UNUTMAYIN!!!
Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz 💙
Ve Daim kalın son bir defa 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Yokken
Romance[TAMAMLANDI] "Burada olmana ihtiyacım yok." diyebildi zorla bulduğu sesiyele. Boğazıda acımıyordu oysa. Konuşmak istiyordu daha fazla ama kelimeler soluk borusuna diziliyordu teker teker. Ellerini onun omuzlarına koysada ittirecek gücü -bundan önced...