!Cinsel İstismar uyarısı!
!CİNSEL İSTİSMAR UYARISI!Bu bölümü atlayabilirsiniz.
Gerçekten rahatsız edici sahneler, konuşmalar içeriyor. Eğer yaşınız küçükse ya da kolayca rahatsız oluyorsanız rica ederim okumayın.
***
Miraç kaç gündür burada kapalı olduğunu bilmiyordu. Günleri saymamıştı. Kaç saat uyudu, ne kadar uzun zaman geçti bilmiyordu. Onun için gündüz ve ya gece yoktu artık. Yorgun hissettiğinde uyuyor, uyanınca yemek yiyordu. Bunun haricinde boş boş oturup duvarı izliyor, hareket etmeyi kesmiş saate bakıyordu. Yahya'nın olmadığı günler onun için en iyisiydi. Onun deli gücüne karşı gelmeyi denese bile beceremiyordu.
Arada sırada Yahya uğruyordu. Alışveriş yapmış oluyordu çoğu zaman. Bazen çiçek ve ya hediyeler getiriyordu. Her geldiğinde bir kavgaya sebep oluyordu.Soğuk sudan üşüyen ellerini kazağına kuruladı. Kafasını kaldırıp aynadan kendisine baktı. Göz altları mosmor olmuştu. Doğru düzgün beslenmediğinden -karnını doyurmak adına genelde ekmek yiyordu- iyice zayıflamıştı. Ve bir de şakaklarında iyileşmekte olan bir morluk vardı. Yahya, her ne kadar 'aşık' olduğunu söylesede ona zarar vermekten çekinmiyordu.
Miraç yüzünü buruşturarak çürük gibi görünen yeri parmaklarıyla okşadı.Üniversite zamanlarında - Yahya ile beraber olduğu dönemler - yüzünden ya da vücudunun her hangi bir yerinden yara bere eksik olmuyordu. Arkadaşları onun için endişelendiklerini çokça dile getirmişti fakat gözleri bağlanmıştı sanki. Tüm bu yaşadıklarının sağlıklı olmadığını anlayamayacak kadar kördü. Onunla hiç tanışmamış olmayı dilerdi.
Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Yanağında bir yol çizdi. Ardı ardına damlalar geldi sonra. Deli gibi ağlamaya başladı. Gitmek istiyordu artık, kurtulmak istiyordu. Belki yeterince güçlü olsaydı, yeterince cesur olsaydı kurtulabilirdi. Kendini öylesine aciz hissediyordu ki...
Bir başınaydı işte. Bir umut onu kurtarmaya gelen biri olur diye beklemişti, ama olmamıştı. Kimse gelmemişti.Yere oturup sırtını yasladı. Uzun bir süre hiç durmaksızın ağladı. Suçu neydi ki tanrı onu böyle bir sınavla sınıyordu. Bir günah mı işlemişti? Ceza mı çekiyordu. Yalvarmıştı tanrıya kurtulmak için. Dua etmişti bir çok kez ama hiç bir işe yaramamıştı. Tanrı onu sevmiyor muydu? Artık inancını kaybetmeye başlamıştı.
Sonunda sakinleşebildiğinde banyodan çıkıp salona girdi. Kapalı duran televizyona değdi gözleri. Yahya şifre koymuştu, televizyon bile izleyemiyordu. İnternete erişimi yoktu. Her hangi bir iletişim cihazı yoktu. Bu siktiğinin yerinde pencere bile yoktu!
Yüzünü sıvazladı. Kendini iki kişilik koltuğa bıraktı ve derin bir nefes aldı. Yetmiyordu ama. Temiz havaya ihtiyacı vardı, özgür olmaya ihtiyacı vardı.Ne zaman uyanmıştı hatırlamıyordu ama uzun bir süreydi sanırsa. Yahya bugün gelmeyecek gibiydi. Umuyordu ki gelmezdi.
Fakat istediği olmadı. Dış kapı açıldı ve içeriye berbat bir halde olan Yahya girdi.
Yeni uyanmış gibiydi. Miraç kaşlarını çattı. Uykusundan uyanıp direkt buraya gelmişti."Miraç..." Dedi kısık çıkan sesiyle. Ağzından ismini duymak tiksinmesine yol açsada laf etmedi. Yahya oturan oğlana yaklaştı, yaklaştı. "Bana yardım etmen gerekiyor." Fısïldayarak söylemişti bunu.
Miraç anlamayarak yüzüne baktı. Önü de duran pisliği süzdü. Bakışları en son şişmiş erkekliğinde durduğunda dilini ısırdı. "Hayır!" Dedi uzun süredir konuşmadığından kaynaklı çatallı çıkan sesiyle.
"UZAK DUR BENDEN!"
Yerinden fırladı odasına dönebilmek için. Kapıyı kitleyip Yahya'nın gitmesini bekleyecekti ve her şey düzelecekti.
Miraç'ı kolundan tutup tekrar koltuğa fırlattığında acıyla inledi oğlan. Yüzüne pis bir gülümseme yerleştirdi ve giydiği eşofmanın iplerini çözdü. Miraç kaçıp gitmek için çırpınırken üzerine çıktı. Zorluk çıkarmaması için eşofmanın ipleriyle bileklerini bağladı ve tek eliyle güçsüz çocuğun bağlanmış bileklerini tuttu. Baksırını sıyırıp aletini dışarı çıkardı.
Miraç bağırıyor, çırpınıyor ve ağlıyordu. "İSTEMİYORUM, LÜTFEN BIRAK!""Şşş..."
Yahya boşta olan elini dudaklarına bastırdı. "Şimdi uslu bir çocuk ol ve sevgilinin zevk alması konusunda yardımcı ol."
Korkmuş gözlerle baktı Yahya'ya. Kusmak istiyordu, midesi bulanıyordu.
Bileklerimden tutarak ellerini aletine yaklaştırdığını fark edememişti Miraç. İki elinin arasında hissettiği şeyle daha çok ağlamaya başladı.
İki eli kendi eliyle sarıp yukarı aşşağı hareket ettirdi. Miraç öğürdü. Kusacaktı, kusacaktı, kusacaktı.
Bunların hepsinin bir kabus olması için dua ediyordu.
Kesik kesik nefesler alıyordu. Yahya elini dudaklarından çekti ve başının üzerine koydu. "Sadece dokunuşların ile boşalabili-" sözünü tamalamadan Miraç kusmaya başlamıştı. Gördüğü iğrenç sıvıyla hızla geri çekildi."GERİZEKALI OROSPU ÇOCUĞU!" Diyerek haykırdı. Üstü başı kusmuk olmuş çocuğu saçlarından tutup yere fırlattı. "Bu kadar çok iğreniyorsun demek!"
Karnına bir tekme geçirdi. "Ben sana göstereceğim ama..."Tekrar saçlarından tutup sürüklemeye başladığında acıyla haykırdı Miraç. "Lütfen..." Dedi hıçkırıkları arasında. Yahya onu banyoya soktu, kapıyı çarparak kapadı ve kilitledi.
Miraç'ın yalvarışlarını, acı haykırışlarını kimse duymadı...
***
Dedim ben. Rahatsız olabilirsin dedim. ://
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Yokken
Romance[TAMAMLANDI] "Burada olmana ihtiyacım yok." diyebildi zorla bulduğu sesiyele. Boğazıda acımıyordu oysa. Konuşmak istiyordu daha fazla ama kelimeler soluk borusuna diziliyordu teker teker. Ellerini onun omuzlarına koysada ittirecek gücü -bundan önced...