¿Aşk?

355 17 4
                                    

Nabiyonuz arkadaşlar 😵

Bi milyon yıl oldu

İyi okumalaürrrrrr 💕

***

Yaşadı, hayattan medet umarak.

Tahta bir köprünün üzerindeydi, aşşağısında fırtınalar kopan. Tek bir adım kadar yakındı ilerisi fakat imkansız gibiydi. Ellerini uzatsa tutunacak bir dal bulurdu, biliyorudu. İçinde fırtınalar kopuyordu, susuyordu. Bir felaketin içerisindeydi, kurtuluş yoktu. Kurtulmak istiyor muydu, emin değildi.

Ölüyordu her gün. Üşüyordu, soğuktan; Yanıyordu, ateşten; Ağlıyordu, göz pınarları kuruyordu; Kahroluyordu, kahrından ölüyordu. Acısız, soluksuz can veriyordu, sessizce. O, bedeni toprağa karışmadan, nefesi kesilmeden; ruhen, fikren, kalben kendi içinde geberiyordu. Onu yaşatacak bir güç arıyordu kendince çünkü çürüyordu bir diğer parçası her saniye. Avuçları uyuşuyordu soğuktan ama yanıp kavruluyordu içinde bir yerlerde bir parçası. Zannetmezdi kolay kolay sönerdi yangınları.

Hayat, umutla bağlanılacak en son şey bile değildi. Öleceğini düşündürüyor ama öldürmüyordu. Korkuyordu Miraç. Kalbini söküp almalarından korkuyordu. Oysa bu korkuyu en derinlere gömdüğünü düşünmüştü hep.
Yahya tekrar karşısındaydı ve o, ne yapacağını bilmiyordu.

Gerçekten ne yapacacaktı?

Ne yapabilirdi?

Tüm ülke onu öldü sanıyordu artık. Ailesi, arkadaşları... Herkes! Herkes onun için yas tutuyordu. Bağırmak, ağlamak istiyordu ama sesini kime duyurabilirdi? Kimse..
Artık tutunacak bir dalıda kalmamıştı.
İntahar düşüncesi bile geçti aklından ama yapamazdı Miraç. Kendini öldüremezdi. O kadar cesur değildi.

Peki ya şimidi?

Hayatının sonuna kadar sesinden bile tiksindiği bir adamla bu evde mahsur kalmıştı. Asla geri dönmesini istemediği anılarıda alıp getirmişti Yahya. Ondan kurtulduğunu düşünmüştü ya da en azından değiştiğini. Ama daha beter olmuştu her şey. Bir çıkmazın içine sürüklenmişti artık. Çıkmak ne mümkün...

Nasıl... nasıl kanmıştı ona?

"Her şeyi önceden planlamıştın yani?.." dedi dolu gözlerini karşısında oturan adama dikerek.
Yahya güldü. "Sonunda konuştuklarımı idrak edebiliyorsun demek."

"Yani benim burada olduğumu bilerek geldin, benim iş yerimde işe girdin... Beni bilerek buluşmaya çağırdın."

Gözünden akan yaşlara engel olamadı. Yaşadığı her şey için birer birer isyan etmek istedi. "Yani sen en başından beri.. Ben seni terk ettiğimden beri- Sen!" güldü. Kafayı yemek üzere oluşuna kahkahalar atarak güldü. Gözlerinden akan yaşlara rağmen, nefessiz kalana kadar güldü. Gülüşleri hıçkırıklara dönüştüğünde ayağa kalkarak volka atmaya başladı. Saçlarını yolar gibi çekiştirerek bir o yana bir bu yana gidiyor ve yıllardır tuttuğu göz yaşlarına engel olmuyordu.

Çok yorulmuştu artık. Kalbinden bir şey damarlarındaki kana karşıp bütün vücudunun titremesine neden oldu. Sinirden parmakları uyuşuyordu. Burnu, yanakları ve ensesi kızarmıştı. Bunların hiçbirinin farkında değildi.

"Abartılı tepki vermiyor musun sevgilim?" diye sordu Yahya dudaklarını büzerek. Kızarmış gözleriyle ona baktı bir süre. Yanındaki komedinin üzerinde duran cam vazoyu eline aldığı gibi Yahya'ya fırlattı. "Kendine gel artık! Beni anlamıyor musun!? SEVMİYORUM SENİ, ASLA SEVMEYECEĞİM!!"

Vazo, Yahya'nın kendine siper ettiği kolunun üzerinde kırılmış ve parçalara ayrılmıştı. Yahya sinirlerine hakim olmaya çalışarak derin nefesler aldı. Çünkü -en azından şuanlık- Miraç'a her hangi bir şekilde zarar vermek istiyordu. En çok zararı ona bu şekilde verdiğinin farkında olmadan kendini ona fiziksel olarak zarar vermemek için kontrol altında tutmaya çabalıyordu.

"Benden ne istiyorsun?.." diye sordu cılız, acınası bir ses tonuyla. Her an ayakalarına kapanıp yalvarabileceğini hissediyordu Miraç. Tanrıya yalvarmadığı kadar yalvarabilirdi Yahya'ya.

Kafatasını deliyorlardı sanki başı çatlamak üzereydi. Alnını ovuşturarak derin nefesler aldı. Yahya yanına gidip onu kollarının arasına aldı. Yahya'yı itmeye gücü bile yoktu. Olduğu yere yığılıp kalabilirdi. "Şşş.. Tamam geçti. Bak ben buradayım."

"Burada olmana ihtiyacım yok." diyebildi zorla bulduğu sesiyele. Boğazıda acımıyordu oysa. Konuşmak istiyordu daha fazla ama kelimeler soluk borusuna diziliyordu teker teker. Ellerini onun omuzlarına koysada ittirecek gücü -bundan öncede düşündüğü gibi- kendinde bulamadı.

"Neye ihtiyacın var o zaman?" diye sordu bir çocukla konuşur gibi.
Miraç buna gülmekten kendini alıkoyamadı. "Ne istersem yapacak mısın?" diye sordu. "Söz veremem." diyerek yanıtladı onu.
"Beni rahat bırak." dedi gözlerine bakmak için kafasını kaldırırken. "Bak o olmaz işte." diyerek güldü Yahya.

"Senden nefret ediyorum."

"Bende seni seviyorum sevgilim."

***

Orospu cocu yahyayi gotten siktim oldu

İlk defa yazdigim bi karakterden bu kadar nefret ediyorum 🧐

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın 💕

Daim kalınnn💙

Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz 💙

Sen Yokken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin