2. Bölüm: İlk Görüşte Aşk

57 16 14
                                    

Bi köşeye oturmuş sigara içerek şarkı dinliyordum. Kafamı kaldırdığım an nefesim kesildi. Bu neydi böyle? Kalp krizi falan mı geçiyordum? Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu?

İşte onu görmüştüm. Bana bir gün birisine ilk görüşte aşık olucağımı söyleseydiniz gülmekten konuşamazdım bile ama oldu ona ilk görüşte aşık olmuştum.

Futbol sahasından uzun boylu, beyaz tenli bi çocuk çıktı. Ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. Büyülenmiş gibiydim.

Zeynep ve ırmağın yanına gitti onlarla sohbet etmeye başladı. Sanırım arkadaşlardı. Bunu fırsat bilip bende yanlarına gittim. Herkesle konuşuyor sohbet ediyordu adını bilmediğim beyaz tenli çocuk..
Ama benim yüzüme bir kere bile bakmamıştı. O an görünmez falan olduğumu düşündüm.

Onlar sohbet ederken benim tek yaptığım adını bilmediğim o çocuğu izlemekti. Ayakta duruyorlardı ve oturmaya karar verdiler. Beraber yürüdük ve çimlere oturduk. Hala sohbet ediyorlardı. Bende konuşmak istiyordum ama konuya nasıl dahil olucağımı bilmiyordum.
Zeynebin yanına yaklaştım ve
'bu çocuk kim?' diye sordum.
Zeynep 'adı efe bu mahallede oturuyor ırmağın sevgilisinin ve benim hoşlandığım çocuğun arkadaşı' dedi.

Efe mi.. Efe demek.. Bu hayranlıkla izlediğim çocuğun adı.

Hala deli gibi o çocuğa bakıyordum. Yüzüme bir kere bile bakmadığı için ona kitlendiğimi fark etmemiştir diye düşündüm. Zeynep ona öyle baktığımı görünce
'noldu çok mu hoşuna gitti' diyerek güldü.
Omzuna vurdum ciddi bi şekilde
'susar mısın' diye bağırdım.
Ve işte tam o an bana baktı...

Bu da neydi böyle? Bakışları... O kadar derin bakıyordu ki sanki bana değil benim ruhuma bakıyordu. Öylece dona kaldım. Bir kaç saniye bakmıştı oysa neden bu kadar etkilenmiştim?

Ve zeynep aramızdan kalkıp başka yere oturdu. Daha yakındık şimdi. Onu daha çok incelemek istedim.

Pürüssüz kar beyazı gibi olan teni, çilek gibi kıpkırmızı dudakları, çekik kahverengi gözleri, gözlerinin renginden uzun dağınık saçları, kemikli ve sert yüz hatları, konuşurken gerilen ve daha da belirginleşen çene kası...
Tanrım gerçekten büyülenmiş durumdayım.

Elimde zeynebin doğum gününden kalan bir mum vardı ve onunla oynuyordum ve yine o konuşuyordu. Onun sesini duyuyordum. 1 dakika. Ne? O benimle konuşuyordu. Bana bişeyler diyordu. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Yine göz göze gelmiştik.
'mumu bana ver' dedi.

Nasıl bi cümleydi bu? Neden bu kadar sert bi cümleydi? 3 kelimeden oluşan bu cümle nasıl kalbime bi bıçak gibi saplanmıştı?

Kafamı salladım ve mumu ona vericektim. O sırada ellerine dokunmak istedim. Neden böyle bişey yaptım bilmiyorum ama bana uzattığı eline mumu verirken ellerine elimden geldiğince dokundum.

Mumu aldı hırkasının cebinden çakmağını çıkartıp mumu yaktı. Ona biraz baktım sonra kalkıp geri zeynebin yanına oturdum.
'efe'nin sevgilisi var mı?' diye sordum.
Zeynep önce efeye sonra bana baktı ve
'galiba var sevgilisi' dedi.

Tüm dünyam başıma yıkılmıştı sanki. İlk görüşte aşk çoğunuza saçma gelebilir ama o çocuğu gördüğüm andan beri hissettiklerimin tarifi yok.

Zeynebe mahvolan moralimi belli etmeden yanından kalktım ve geri aynı yerime oturdum. Aşırı moralim bozulmuştu ve tek yaptığım telefona bakmaktı. Arkamda tanımadığım zeynebin arkadaşı ırmak ve onun sevgilisi oturuyordu.
Irmağın sevgilisi
'noldu kanka moralin bozuk gibi' dedi.
Ona döndüm ve efeye baktım ona baktığımı fark edince
'efeden mi hoşlandın' dedi.
Kafamı salladım ve
'sevgilisi varmış ama' dedim.
Birden gülmeye başladı. Ne olduğunu anlamadığım için mal gibi suratına bakıyordum. Gülmeyi kesti ve gülmekten ağlamak üzere olan dolmuş gözleriyle bana baktı
'sevgilisi falan yok onun bunu her kim dediyse' dedi.

Mutluluktan ölmek üzereyim.

Zeynebe baktım gıcık olmuş bi şekilde.
'gerizaklısın kızım sen' diye bağırdım.
Zeynep ne olduğunu anlamadı tabi.

Ve işte yine bana bakmıştı. Bağırdığım için çok dikkat çekmiş olmayalıyım ki o an yerin dibine girmek istedim.

Aradan saatler geçti ve artık evlere dağılmaya karar verdik. Zeynep beni satıp eve gitmeden başka yere uğrayacağını söyledi. Irmak Efe ve ben yürüyorduk. Ölüm sessizliği gibi bi sessizlik vardı. Sonra bi kaç sitenin önüne geldik. Irmak ve Efe durdu. Sanırım burası efenin oturduğu yerdi. İkisi sarıldılar bende onlara bakıyordum. Irmak tam yanıma gelmişti ve efe bana seslendi.
'gel sana da sarılayım'

Şaka olmalısın... Tepki bile veremeden ona doğru yürüdüğümü fark ettim. Neden bana sarılmak istedi. Neden direkt ona doğru gidiyorum? Bedenim sanki ona temas etmek için yalvarıyor gibiydi.

Ona doğru yaklaştım ve sarıldık

5 saniye süren sarılma bana 5 asır gibi gelmişti kolları küçük bedenimi tamamen sarıyordu. Ve kokusu.. Mükemmel bir kokusu vardı.

Sarılmamız bitti tam geri çekiliyordum ki beni geri kendine çekti ve kulağıma instagram adını fısıldadı. Gülümseyerek geri çekildi ve görüşürüz diye el sallayarak gitti.

Boynumda hissettiğim nefesi yüzünden mi? Benimle konuşmak istediğini öğrenip mutlu olduğum için mi? Yoksa o mükemmel gülümsemesini yüzünden mi bu kadar hızlı atıyordu kalbim?

Ruh EşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin