Wedding

174 44 175
                                    

SONG: Howl's Moving Castle

Sirius bunun göstermelik ve sahte bir düğün töreni olduğunu pekâlâ biliyordu ama hainler evden ayrılır ayrılmaz başta Eileen olmak üzere tüm ev halkının tören için hazırlanmaya başlaması onu da tetiklemiş gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sirius bunun göstermelik ve sahte bir düğün töreni olduğunu pekâlâ biliyordu ama hainler evden ayrılır ayrılmaz başta Eileen olmak üzere tüm ev halkının tören için hazırlanmaya başlaması onu da tetiklemiş gibiydi.

Galiba biraz heyecan yapmıştı...

Kahyanın getirdiği takımını giymiş, yüzüğü ve Eileen'in verdiği küpeleri takmıştı. Pahalı olduğu belli olan küpeler oldukça sade ve şıktı.
Şimdi ise oturmuş evin haline bakıyor, şaşkınca gözlerini kırpıştırıyordu. Büyük balo salonu, tertemizdi. Öyle ki zemin parlıyordu.
İnci beyazı perdeler değiştirilmiş, yerini bordo perdeler almıştı.

Düğünün yapılacağı alan, küçük yuvarlak bir sahne gibiydi. Tam ortadaydı ve etrafta güzel süslemeler vardı.
Sirius kalkıp ağır adımlarla yürürken üstündeki ceketi düzeltti ve derin bir nefes aldı.

Resmen evleniyordu! Daha önce aklına bile gelmezdi evleneceği. Korkunç bulurdu hatta ama işe bakın ki ondan 200 yıl önce doğmuş bir adama aşık olmuş ve onunla sahte bir evliliğe atılmıştı.

Arkadaşlarını misafir odasında buldu. Zamana uygun şık kıyafetler arasında kendilerine uyanı seçmeye çalışıyorlardı. Remus ve Severus'un bedeni yakın olsa da James için boyun biraz kısaltılması, omuz kısımlarının ise genişletilmesi gerekiyordu.

Sirius onun masum masum gömleği çekiştirmesini izlerken sırıttı. "Merak etme Martha halleder. Dikişte iyi."

"Dostum, bu evlilik konusunda kararlı mısın?" dedi James ellerini gömlekten çekip onun omuzlarına koyarken. "Yani bunlar biraz... Tuhaf insanlar!"

Remus onaylarcasına başını salladı. "Kadın, Eileen, bugün bize etrafı gezdirdirdi ve sana şu kadarını söyleyeyim, hayatımda hiç bu kadar ürkmemiştim. Bizi mezarlığa götürüp 'Ne kadar huzurlu, değil mi?' dedi."

Sirius kahkaha attı. O da bunları düşünmüştü, hâlâ düşünüyordu bazen. "Onları seviyorum." dedi yavaşça. "Bakmayın tuhaf olduklarına, oldukça iyi insanlar ve birbirlerine değer veriyorlar. Beni çok nazik karşıladılar ve hatta benden oldukça hoşlanıyorlar."

"Ya o adam?" dedi Remus ciddiyetle ona bakarak. "Onu da seviyorsun değil mi?"

Sirius gülümsememek için dudaklarını ısırdı ama sonra kendini tutamadı, gülümsedi. "Sanırım."

"Sanırım? Ona bakarken her an üstüne atlayacak gibisin. Gözlerin parlayarak bakıyorsun."

"Onu seviyorum." Siktir, onu seviyorum. Aman Tanrım, asla eve dönemeyeceğim değil mi?
Derin bir nefes aldı ve ama yetmiyordu. Yakasını biraz çekiştirip cama yürüdü. Açıp kasvetli havasına alıştığı bahçeye baktı.

Zaten biliyordu. Geri dönmek, evine gitmek onu mutlu etmemişti. Sanki doğup büyüdüğü şehre, zamana ait değilmiş gibi. Ne komik ama! Bir gün telefonu, teknolojik eşyaları, arkadaşları ve ailesi yerine 200 yıl geçmişte yaşamayı seçeceğini söyleseler, polisi arardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Normal Halloween (Snirius)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin