Jisung'un gözleri parladı. Titrek bir sesle; "Gerçekten mi?" dedi. Hyunjin kafasını evet anlamında sallayarak; "Gerçekten." dedi. Jisung aniden Hyunjin'e sarıldı ve teşekkür etti. "Ee? Ne duruyorsun? Gidip bavulunu hazırlayalım." dedi Hyunjin ve geri Jisung'un evine yürüdüler.
Jisung kapıyı açıp geri girdiğinde annesi ve babasını mutfakta konuşurlarken gördü ama pek aldırış etmeden yukarı odasına çıkıp bavuluna ihtiyacı ne varsa doldurdu. O bavulunu hazırlarken ani sesle kapıya döndü. İçeri annesi girmişti. Oğlunu bu halde görünce gözleri doldu. "Han, oğlum ne yapıyorsun? Niye bavul hazırlıyorsun?" dedi. "Dayanamıyorum anne yeter. Sizinle bu evde daha fazla yaşayamam. Ben gidiyorum..." diyerek bavulunun fermuarını kapatıp odasının kapısına yöneldi. Annesi onu kolundan tutup; "GİTME OĞLUM. LÜTFEN. BEN SENSİZ NE YAPARIM!" diye yalvardı. Jisung nazikçe annesinin elini kolundan çekip merdivenlerden aşağı indi.
İndiği o sıra babasını gördü. Kaşları hala çatık idi. Jisung onu da takmadan dış kapıya yöneldi ve "Elindeki o bavulla bu evden çıktığın gibi seni evlatlıktan ret ederim. Miras falan bırakmam." dedi babası. Bunun üzerine Jisung arkasını döndü. Babasına yüzünü çevirerek hafif sert ses tonuyla; "Beni şimdi mi evlat yerine koyuyorsun?" diye alaycı bir tavırla sırıttı. "Paran da mirasın da sende kalsın, istemez." deyip vücudunu kapıya doğru tekrar yöneltti ve kapının kulbunu tutup son kez babasına çatık kaşlarla bakıp evden ayrıldı.
Dışarıda onu bekleyen Hyunjin hemen Jisung'un yanına gelip bavulunu taşımak istedi ama Jisung inatla vermedi. "Ben taşırım sen zahmet etme." diyerek bavulu kendine çekti. "Kırk yılın başı centilmen olayım demiştim halbuki. Neyse! İçeride noldu bazı sesler duydum." dedi Hyunjin şaşkın gözlerle. "Yolda anlatırım. Evin nerede?" deyip öne bir adım attı Jisung. "Şurdan." deyip sağ caddeye yöneldi Hyunjin. Ardından Jisung'ta onu takip etti.
"Lafı sokmuşsun paşam." deyip kıkırdadı Hyunjin. Jisung ise hüzünle kıkırdadı. Bunu gören Hyunjin, Jisung'un moralini düzeltmek amacıyla birden onun önünü kesti ve garip sesler çıkarıp dans etmeye başladı. Jisung bunun üzerine kahkaha patlattı. "DUR NAPIOSUN! ASDNLMSAÖDMSADL" diyerek karnını tuttu. "Geçen sen yapmıştın bu sefer ben yapayım dedim. Sende katılsana!" dedi Hyunjin koca bir gülümsemeyle. Ve ikisi de sokak ortasında garip seslerle dans etmeye başlarlar. Şansa bakın yine aynı teyze ordaydı ama bu sefer pencereden taş atmamıştı çünkü pazar çantasıyla alışverişten geliyordu. "Napıosunuz çocuğum ayıp yolun ortasında dans ediyorlar manyaklar!" deyip çanta ile popolarına vurdu. O ikisi ise gülerek oradan kaçtılar...
Yolda sohbet ede ede Hyunjin'in evine gelmişlerdi sonunda. Zile basıp beklemeye başladılar. Hyunjin'in kız kardeşi açmıştı kapıyı. Kız gözünü önce bavula sonra Jisung'a ve hemen ardından Hyunjin'e çevirmişti. "Burada kalıcak." deyip 32 diş gülümsedi Hyunjin. Kız kardeşi ağzını açmadan kapıyı açık bırakıp içeri geri gidip odasına çıktı. Jisung, kızın bu davranışına şaşırırken "Önden buyurun." diyen Hyunjin'e baktı. Gözleri kısık bir şekilde gülüyor, diğer eliyle de kapıyı işaeret ediyordu.
Jisung büyük bir hayretle içeri girdi. Çocuk ağzının 97%'sini açmış öylece eve bakıyordu. Hyunjin kapıyı kapattıktan sonra Jisung'a dönüp; "Evimiz küçük idare edelim." diyerek güldü. "LAN PEZEVENK BİR DE EV KÜÇÜK DİO!" UÇARIM SANA!" dedi Jisung adeta predebut haline dönmüş gibi...
Hyunjin evi gezdirdikten sonra Jisung'un kalacağı odayı gösterir ve oradan gider. Jisung orada eşyalarını koyarken Hyunjin kardeşinin yanına gidip; "annemler nerede?" diye sorar. Kardeşi cevap verir: "Annem altın gününe gitti babam ise işte. Biliyorsundur." diyerek telefonda arkadaşıyla konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO LIMIT | HYUNSUNG
FanfictionDisiplin konusunda katı bir aileye sahip olan Jisung ve diğer yandan ailesi tarafından baskısı olmayan Hyunjin. Hyunjin ve ailesi Busan'dan Seoul'a taşınırlar. Bundan dolayı okul kaydını değiştirmesi gereken Hyunjin güzel sanatlar adına yeni bir üni...