Hyunjin, kulübe kapısını açtığı anda Jisung'u yerde baygın görür. Bunun üzerine panikler ve kulübe kapısının ucundan "YARDIM EDİN! KİMSE YOK MU?!" diye bağırmaya başlar. Yerde baygın duran Jisung'u kucaklar ve okulun çıkış kapısına kadar taşır. O sırada diğer öğrenci ve öğretmenler bu durumu fark eder ve Hyunjin'in yanına gelirler. Hyunjin durumu izah ettikten sonra bir öğretmenin arabasına önce Jisung'u arka koltuğa oturturlar ve sonra kendileri de oturarak hastanenin yolunu tutarlar. Yol esnasında Hyunjin, baygın olan Jisung'un kafası öne düşmesin diye tutarken diğer yandan öğretmen, Jisung'un velilerini aramaya başlar. Telefon konuşması sırasında Jisung'un velileri neden ambulans çağırmadıklarını sorarlar. Bunun üzerine öğretmen ambulans gelene kadar biz çoktan onu hastaneye yetiştiririz diye cevap verdi.
Hastaneye vardıklarında oradaki görevlilerden hemen sedye isterler ve Jisung'u sedye üzerine yatırırlar. Acil odasında tedavi edilen Jisung'un ailesi de birkaç dakika sonra hastaneye varmıştı. Hyunjin, Jisung'un kaldığı perdenin arkasında onu beklerken yanına gelen iki yetişkin gördü ve içinden bunlar sanırım Jisung'un velileri olmalı diyerek düşündü. Ardından öğretmen de yanlarına geldi ve Jisung'un annesi o an perdenin arasından çıkan doktorun kollarından tutup çekiştirmeye başlayarak: "SAĞLIK DURUMU NASIL? OĞLUM İYİ Mİ?" diye sordu. Kadının ellerini kollarından çeken doktor yanıt verdi: "Merak etmeyin gayet iyi. Arkadaşı erkenden fark etmeseydi astımı daha da büyüyüp nefessizlik yaratıp ölebilirmiş." diyerek gözleriyle Hyunjin'i işaret etti.
Bunun üzerine Jisung'un babası Hyunjin'e dönüp sol elini Hyunjin'in sağ omzuna koyarak: "Teşekkürler evlat. Sana minnettarız." dedi. Bunun üzerine Hyunjin gülümseyip tam konuşacakken adam lafına devam ederek: "Eğer oğlumuzun başına bir şey gelseydi tüm servetimi kaybederdim." diyerek güldü. Hyunjin düşündü. Bu adam ne demek istemişti? Oğlunu bir servet olarak mı görüyordu? Bu servet meselesini iyi anlamda düşünmek istiyordu. "Rica ederim. Ben şu koltuklarda oturacağım." diyerek az ötedeki mavi pofuduk koltuklarına oturmaya gitti Hyunjin.
Koltuklara oturan Hyunjin kafasını Jisung'un kaldığı perdenin oraya baktı. Velileri ve öğretmen konuşup gülüşüyorlardı. Farkında mısınız? Oğlunuz ölüm döşeğinden döndü ve siz gülüşüyor musunuz??? NE SAÇMALIK AMA! diye içten içe kendini yiyordu Hyunjin. Biraz sonra velilerin perdenin arkasına Jisung'un yanına girdiğini ve öğretmenin de yanına geldiğini gördü. "Hadi Hyunjin biz gidelim. Okul devam ediyor. Arkadaşının durumunu sonra öğrenirsin." dedi. Hyunjin ayağa kalkarak: "O uyanana kadar burada kalmak istiyorum efendim." dedi telefonunu cebine koyarken. "Israr etme evladım, hadi." dedi öğretmen. Hyunjin biraz düşündü. Bugün ilk günüydü ve okula şu an devam etmeliydi bu yüzden ısrar etmedi ve öğretmenle beraber arabaya binmek için hastane koridorunda yürürken Jisung'un kaldığı perdenin oraya endişeyle koşan çilli bir çocuk gördü. Çocuğun yanlarından geçişiyle Hyunjin arkasından merakla ona baktı ve gerçekten de Jisung'un perdesine gitmişti çocuk. Çok takmadı ve öğretmenle birlikte arabaya binip okula gelmişti.
Bir yandan aklı Jisung'taydı. O kadar yakın değillerdi ama yine de onun için endişelendiriyordu. Özellikle Jisung'un babasının sözlerinden sonra biraz şüphe duymaya başlamıştı. Ara sıra vakit buldukça teneffüslerde onu hastaneye bırakan öğretmeninin yanına gidip Jisung'Un durumunu öğrenmeye çalışıyordu. "Jisung daha iyi merak etme." dedi öğretmen. Hyunjin bunun üzerine heyecanla: "Yarın okula gelecek mi?" diye sordu. "Bilmiyorum. Velisinden haber bekliyorum ben de." dedi. "Peki, teşekkürler." deyip oradan ayrıldı.
Bir ders sonra karnı acıktığı için kafeye inmek istedi. Birkaç hazır yiyecek ve bir içecek alıp oturacak müsait yer aradı. Gözlerini etrafta gezdirirken Ha-Rin'in ona el salladığını gördü ve onların yanına gidip yanlarına oturdu. "Afiyet olsun." dedi içlerinden biri Hyunjin'e. Teşekkür anlamında kafasını sallayıp aldığı yemeğinin ambalajını açmaya başladı. Ha-Rin söze daldı: "Bahçıvanın durumu nasıl?" Hyunjin gözlerini hemen Ha-Rin'e kilitledi ve: "Bahçıvan? Hangi bahçıvan?" dedi. "Filix." dedi Ha-Rin. Yanındaki arkadaşı Ha-Rin'in omzunu dürterek: "Adı Felix ve bizim sorduğum Felix değil Jisung." dedi. Hyunjin o an anladı ne sorduklarını. "He- Daha iyiymiş. Hem o bahçıvan değil ki? Bahçe görevlisi. Onun eğitimini alıyor." dedi. "Neyse ne aynı şey." dedi Ha-Rin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO LIMIT | HYUNSUNG
Fiksi PenggemarDisiplin konusunda katı bir aileye sahip olan Jisung ve diğer yandan ailesi tarafından baskısı olmayan Hyunjin. Hyunjin ve ailesi Busan'dan Seoul'a taşınırlar. Bundan dolayı okul kaydını değiştirmesi gereken Hyunjin güzel sanatlar adına yeni bir üni...