- ❻ -

250 47 32
                                    

Hyunjin alarmının ötmesiyle uyanır ve kafasını yanında uyuyan Jisung'a çevirir. Onu uyandırmadan önce birkaç dakika onu izler ve bir kez daha ondan hoşlandığını kalbinin teklemesiyle anlar. (😏 hehe)

"Hannie uyan!" diye dürter Jisung'u. Han yavaşça gözlerini açar ve Hyunjin'e bakar. "Gözlerin kızarmış..." diyerek sol elini Jisung'un yanağına götürür ve baş parmağıyla okşar. Jisung ise kızarır ve gözlerini aşağıya çevirir. "Bugün okul var kalkalım." diyerek tebessüm ederek yataktan kalkar Hyunjin ardından da Jisung.

"Sen ne zaman geldin evladım?" diye Hyunjin'in annesi şaşırmış bir şekilde Jisung'a bakar. "Gece kabus görmüş bize geldi bende içeri aldım." diye gülerek cevap verir Hyunjin. "Neyse tamam gelin yemeğe oturun." diye sofraya yönelir Hyunjin'in annesi.

"Kabus ha?" diyerek koluna vurur Jisung' , Hyunjin'in. "Ne deseydim?" diye gülerek karşılık verdi Hyunjin.

Yemek yerlerken Hyunjin sürekli Jisung'a bakıp durdu. İçinden ona destek olup her daim yanında olmak isteği geçiyordu ve bunu bugün yapacaktı ama nasıl..?

"Bugün hangi derslerin var?" diye sordu Jisung. "Portre çalışması ve heykelcilik dersim var." diye cevap verdi Hyunjin. "Oo ne çizcen?" diye merakla sordu yine Jisung. "Hoca ne çizmemizi isters- AHA!" diye aklında şimşek çaktı Hyunjin'in. "Noldu?" diye şaşırdı Jisung. "Dersle alakalı bir şey geldi de aklıma. Senin ne dersin var bugün?" diye devam ettirdi Hyunjin. "Pek bir şey yok. Otları biçerim bir de kuşlara yem veririm." diye söyledi Jisung. "O zaman neredeyse bugün boşsun?" diye imalı bir şekilde baktı ona. "Evet. İstersen yanına uğrayabilirim." diye gülümsedi Jisung ağzına ramen atarken. "HAYIR!" diye bağırdı Hyunjin. Şaşırmış bir yüz ifadesiyle HYunjin'e dik dik bakınca sözüne devam etti. "Yani hoca başkasının girmesine kızıyor ondan dedim." diyerek gülümsedi Hyunjin.




⁂   ⁂  ⁂   ⁂   ⁂   ⁂

"İyi dersler!" diyerek el salladı Jisung ve oradan ayrılıp bahçeye yöneldi.

Elinde kazma kürek ile karşıdan gelen sunbaeye baktı. "Günaydın Han! Otları biçmek sende biliyorsun." diyerek elindekileri Jisung'a verdi. "Günaydı- Ah evet!" diyerek daha selamını bitiremeden eline doluşmuş kürek ve kazmayı tutmaya çalıştı. "O zaman ben gideyim! Sana kolay gelsin!" diyerek güle güle gitti sunbaesi.  "Piç yine bütün işi bana bırakıp tembellik yapmaya gitti." diyerek arkasından laf söyledi ve işe koyuldu.

"Heykel kazımak çok uzun bir iş olduğu için bugün olan portre dersimizi iptal ediyorum." diyerek sınıfa duyurdu hoca. Sınıfın çoğu buna sevindiği için alkışladılar ve tabii Hyunjin de sevinmişti çünkü esas yapacağı şeyi heykelcilik dersinde yapacaktı ve uzun süreceğini biliyordu. Böylelikle zaman kazanmış oldu ve yapacağı eseri daha erken bitirebilirdi.

"Belli bir model vermeyeceğim istediğiniz modeli yapabilirsiniz ama eserinizin mükemmel olmasına dikkat edin! Ben birkaç dakikaya geleceğim işim var." diyerek sınıftan ayrıldı hoca ve öğrencilerin hepsi bal mumlarını, killerini alarak heykel yapmaya konuldular. Herkes nasıl bir şey yapacağını düşünürken Hyunjin çoktan telefondan galerisi açıp eserini görsele baka baka yapmaya başlamıştı bile. 

"Vaay çok iyi gidiyorsun Hyunjin! Kimi yapıyorsun?" diye bir arkadaşı sordu. Hyunjin ufak bir sırıtmayla; "Sevgilimi." diyerek cevap verdi. Tüm sınıf bunu duydu ve herkes "OOO" demeye başladı. "Manitin mi var len!" diye bir başkası Hyunjin'e güldü. O sırada Hyunjin, heykelinin dudaklarının şeklini yaparken; "Henüz değil, bugün ona açılıcam. Tabii bu biterse." diyerek heykelin dudaklarını baş parmağıyla şekil verdi.

NO LIMIT | HYUNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin