5; Okyanus'un dibini boyluyorum.

34 10 38
                                    

Biz insanlar özgürlüğü hep yanlış anladık;
Kimseye ait olmamak ya da sadece birine ait olmak,
Kimseyi sevmemek ya da her önüne gelenle ilişki kurmak,
Ölmek ya da yaşamak sandık.

Özgürlük kimsenin hiçbir koşulda erişemeyeceği bir şeydi...bir Araf.

Ararken kaybolacağınız,yolun sonunun hiç görünmeyeceği lanetli bir hiçlik.

-

Korku.

Aşk.

Nefret.

Ve yine korku.

En tehlikeli duygu hangisiydi?

Birine aşık olduğunuzda bir nevi ölüm fermanınızı imzalamak mı?

Birinden nefret ettiğinizde artık hiç masum duygular besleyememek mi?

Korktuğunuzda kaçıp gitmek istemek mi?

Korku..çok başka bir şeydi bana göre.
Birini kaybetmekten korkabilirdiniz.Birinin gelip gitmesinden,hatta bazen gelip gitmemesinden.

Çünkü gelmesini çok istediğiniz biri geldiğinde ve siz onun artık eskisi gibi olmadığını anladığınızda gitmesini istersiniz.Ve kendinizde ona git diyecek gücü bulamazsınız....
Ah siz anladınız ne demek istediğimi.

Benim korkum ise başka şeylerdi.Değişiklikler..
Değişiklikler hep korkuturdu beni.Birinin hayatıma girme fikri bile deli ederdi hatta.Çünkü biri hayatınıza girdiğinde tüm düzeninizi alt üst eder,kendi doğrularını doğrularınız yapardı.

Siz izin vermezseniz orası ayrı,ancak ben her daim teslim olurdum katilime.

Birini sever ve tüm hayatımı onun eline bırakırdım.Anneme,babama,bir zamanlar yakınım dediğim arkadaşlarıma...

Tanrıya şükür aşık olmamıştım bu zamana denk.Bilirsiniz,anlamışsınızdır da korkularımı.Benim gibi hasta düşünceli biri nasıl aşık olurdu ki? Yapamazdım,yapamazdık.

Onun güzel koyu kahve gözlerine,nefesimi kesen bakışlarına,simsiyah saçlarına..belime ait olduğu kanısına vardığım ellerine,dolgun dudaklarına,burnunun ucundaki küçücük bene...ona nasıl kıyardım?

Önümdeki küçük taşa rastgele bir tekme savurdum.Düşüncelerimde o taş gibi sekip gitsin zihnimden istedim.Olmadı.Hiçbir zaman olmaz zaten.

Bir başka taşa daha değdi ayakkabımın ucu,bu defa daha sakince.Gözlerimi kapattım saniyelik,3 hafta geçmişti...

'Evine dön küçük,seni daha sonra bulacağım.'

Bulmamıştı.

Beklemiştim,gelmemişti.

Sorun değil diye düşündüm.Vakti geldiğinde beni bulacaktı..Ancak ya bulmazsa diye bir düşünce turladı zihnimi.

Yalnızca adını bildiğim bir yabancı tahmini ölüm günümden önce gelemezse diye amansız bir korku kapladı içimi.

Spor salonunun önüne geldiğimi gördüğümde adımlarım yavaşladı,derin bir nefes aldım.Temmuz ayının ortasında bu fikir aklıma nerden gelmişti bilmiyordum ama öğlen güneşinde canım basketbol oynamak istemişti.

Üstümdeki sıfır kollu tişört ve şortla oynamaya çoktan hazırdım bu yüzden takılı kulaklığımdan bir müzik açarak dirseğimle tuttuğum topu ellerime aldım.

Tek istediğim oynamaktı.Yorulana kadar,hatta artık nefes alamayana kadar oynamak.

Bir kaç kez sektirdiğim topu iki metre ötemdeki potaya attım.Potanın kenarına çarpıp geri sekti.

Delibal / TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin