12; 'Senin olan her şeyi seviyorum.'

29 6 105
                                    

You're no good for me
Baby, you're no good for me
You're no good for me
But baby, I want you, I want

Diet mountain dew, baby, New York City
Never was there ever a girl so pretty
Do you think we'll be in love forever?
Do you think we'll be in love?











Kukla. Birinci perde. Oyun..

Hiç hayatınız en ufak bir saniyesinde dahi kukla gibi hissettiğiniz oldu mu?

Bir başkası tarafından yönlendiriliyormuş gibi bir his. Yönlendirme yanlış oldu. Bir başkasının emirlerine uymak zorunda gibi hissettiniz mi?

Ben bu lanet hissin varlığını damarlarımda, akan kanımda dahi hissederdim. Doğduğumdan beri, her saniye bir önceki saniyeden çok daha fazla.

Tanrı kontrol etme ihtiyacı ile yanıp tutuşurdu. İyiyi kötüyü ayırt etme şansı verir de kötüyü seçersek sonuçlarına katlanmamızı isterdi. Hayır, anlamadınız. Sonuç hep onun istediği gibi olurdu. Kötüyü seçen olursanız siz iyi olana kadar cezalandırılırdınız. Peki iyiyi yapıp içinde kötülük barındıranlara ne olurdu? Sahte insanlara?

Kurallara uymayan kötüler, gerçekte kurallara uymak istemese dahi korktuğu için rol yapan iyilerden daha mı beterdi? Kim kuklaydı bu oyunda? Hayır bu kaçıncı perdeydi? Biz daha öncesinde bir şey mi kaçırmıştık? Tanrı ne zaman böyle acımasız olmuştu?

Kuklacıyı da bulmuştuk; Tanrı. Sırf kontrol etme isteği yüzünden bizi yaratmıştı. Tıpkı bir sadistin kan dökmek uğruna kurbanlar bulduğu gibi. Bu defa kurbanlar bizdik. Milyarlarca insan, koca bir gezegen. Evren demeli belki?

Onun isteklerini yerine getirmek adına bir kaç perde sürecek bir tiyatro oyununun içindeydik. Dağıttığı replikler, seçtiği ana karakterler adil değildi. Ben neden hep hikayenin kaybedeni oluyordum?

Taehyung karşımda durmuş kalmamı istediğini söylerken de aynı duygular içerisindeydim. Neden hep kalan oluyordum? Kalıpta canımın yanmasını bekliyordum. Kalıpta en sonunda kaybeden oluyordum.

Bahsettiğim belki de evimin sokağına girer girmez öldürülecek olmak değildi. Bu yüzden burada kalmayı kabul edecek değildim. Ölümden korkmazdım ki ben. Korktuğum, savunduğum kadar kimsesiz olmaktı.

Eğer burada kalırsam, Taehyung'u öyle bir benimseyecektim ki, o bir gün gittiğinde -ki gidecekti- kimsesiz kalacaktım. Çünkü birini her şeyiniz yaparsanız, o gittiğinde geriye hiçbir şey kalmaz.

Yine de o bana,

"Jeon, kalmanı istiyorum deseydim, yine de gider miydin?" diye sorduğunda, başıma gelecek felaket senaryolarını göz ardı ettim.

Bir saniyeliğine düşüncelerimi okuyabildiğini bile aklımdan geçirmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum. Ama dediğim gibi kal derse hiçbir halükarda gidemezdim. Sonunda kendi ölüm fermanımı yazacak olduğumu bildiğim halde..

"Tek bir şartla seninle kalırım"

Bileğimdeki elinin etkisi azaldı ancak parmakları bileğimi bırakmadı.

"Neymiş o?"

"Bana her şeyi anlatacaksın. İlk tanıştığımız gece uçurum kenarında neden durduğunu, neden ölmek istediğini, neden..." neden gitmeme izin vermediğini. "Anlatacaksın işte hepsini, anladın mı?" zar zor konuşmamı bitirdiğimde gözleri yüzümün her bir santimini turladı.

Kabul etmek zorunda değildi çünkü şu durumda benim ona ihtiyacım vardı. Pekala aslında kabul etmezse onu iyice döverdim çünkü bu duruma düşmemi de o sağlamıştı. Onun suçuydu ve sonuna kadar arkamda durmak zorundaydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Delibal / TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin