OBLIVION
BÖLÜM KIRK DÖRT 、AFFET BENİ
act four. ay ve güneşin arasında
˚˖𓍢ִ໋˚ • ⛰️ 📷 📜 ‧₊˚.⋆𓂃 ࣪˖ ִֶָ❛ Hepimiz bir gün öleceğiz bunu biliyorum ama senin bu kadar erken öleceğini hiç düşünmemiştim.
── Minho ❜────
BİTMEK ÜZEREYDİ.
Her iki anlamda da. Bedeni koşmaktan bitap düşmüştü ama aynı zamanda koşusunu tamamlamak üzereydi.Bunu düşünürken engebeli araziden kayarak indi. Koşmaya bir saniye bile ara vermeden devam etti. Kumsalda koşmaya başladı, botlarına giren kumları aldırmadan ayaklarını sertçe kuma basıp koştu.
Her sabah tıpkı kayranda olduğu gibi erkende kalkar saatlerce herkes uyanana kadar koşardı. Ve koşusunu Alyssa'nın mezarında bitirirdi.
Tıpkı şimdi yaptığı gibi.
Alyssa'nın mezarına yaklaşırken yavaşladı. Mezarı kendisinin de isteyeceği gibi kumsalda bir kayalığın üzerindeydi. Fırtınalı veya denizin dalgalı olduğu günlerde denizin dalgalar kayalara vuruyor mezar taşını ve toprağını ıslatıyordu.
Bir ay önce buraya geldiğinde kendinde bir şeylerin değiştiğinin farkına varmıştı. Eski Minho olmadığı gerçeğini acı bir şekilde öğrenmişti.
Bir daha labirentte ki gibi koşması gerektiğinden değil sadece eski Minho olsaydı Alyssa'yı kurtarabileceği gerçeği geceleri onu uyutmuyordu. Daha hızlı koşabilseydi onlara daha erken ulaşırdı ve Alyssa, Newt ile Thomas'ın arasına girip ölümcül bir yara almazdı.
Bu onun hatası sayılırdı.
Alyssa ona güvenmişti ve Minho onu yüzüstü bırakmıştı.
Nefes aldığı her saniye aklını rahatsız eden bu düşünceyi kenara atmak için her şeyi yaptı. Alakasız şeyler düşünmeye çalıştı. Fakat en alakasız şey bile ona Alyssa'yı hatırlattı.
Mezarının tam çaprazındaki kayanın üzerine oturup soluklandı. Çantasından suyunu çıkarıp kapağını açtı. Dudaklarını götürüp sanki bir daha içemeyecekmiş gibi içti. Sonrasında şişeyi çimenlerin üzerine bıraktı, Kendini kayadan kaydırdı ve çimenlere düştü. İç çekti. Ardında ofladı, tekrardan iç çekti ve derin bir nefes verdi. Bunu dakikalarca yapmayı sürdürdü. Sonunda yaptığı kısır döngüden nefret etti ve kendini zorlayarak durdurdu.
Bunu her sabah yaşamaktan bıkmıştı.
Buraya geldiği zaman sanki tüm zaman duruyor ve konuşma yetisini kaybediyordu. Çoğu zaman saatlerce burada oturuyor ama yine de konuşamıyordu.
Kelimelerini uzun zamandır kullanamamıştı ona karşı. Veya ondan geri kalana karşı. Her neyse.
Kayranlılar dışında herkes mutluydu. Orada bulunan herkes birilerini kaybetmesine rağmen devam edebilmişti. Ama kayranlılar hala buraya ulaşana kadar kaybettikleri dostlarının hatırlarında takılı kalmıştı.
Aralarında devam etmekte en çok zorlanan kişilerden biri de Minho olmuştu.
Yas tutmak asla ona göre olmamıştı. Labirentte ve alevde hatta küçük bir çocukken bile ölümcül bir yolda yürüdüklerinin farkındaydı ve ölen kişilerin acısıyla devam edemeyeceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden her zaman ölümlerini kalbinin derinliklerine gömmüştü. Yıllar boyu bunu yaparak yaşamayı sürdürmüştü. Labirentte gözlerini açtıktan birkaç gün sonra peş peşe gerçekleşen canice katledilmiş çocuklar, ızdırap verenlerin kıskaçları arasında gözleri donuklaşan arkadaşları, Küçük bir çocuk olan chuck'ın cesurca kendini feda etmesi, hatta Gally'nin gözyaşları içinde ölmesi, alevde sonunu kabullenmiş Winston. Hepsinde devam edebilmişti. Bunu başarmak için kendini toparlayabilmişti.
Fakat bu sefer niye bunu yapamamıştı?
Mücadelelerinde ölebilecekleri gerçeği asla aklından çıkmamıştı, kendisinin bile ölebileceği gerçeğiyle yürümüş, koşmuş ve devam etmişti.
Ama asla Alyssa'nın ölebileceği ihtimalini düşünmemişti.
Onu sanki yenilmez, ölümsüz bir ilahmış gibi düşünmüştü, onu hep ihtimallerin dışında tutmuştu. Hatta onu kurtaramaya geldiklerinde ki halini çok iyi görmesine rağmen bunu düşünmemişti. Bedeni ışılın etkisiyle bitap düşmüşken, yüzünde ki damarlar belirginleşmeye başladığını görmüş olsa da öleceği ihtimalini hiç düşünmemişti.
Serumu almak için gitmeden önce onunla konuşmuştu. Kendisi bile ölümünü kabullenmiş gibi görünmesine rağmen bu gerçeği Minho kabullenememişti. İçinden bir ses gitmeden önce ona ısrarla veda etmesini söylemişti. Ama Minho onun ölmeyeceğine kendini o kadar inandırmıştı ki bunu yapmayı reddetmişti.
O gece aldığı serumla birlikte tüm gücüyle geri koşmuştu. Labirentte, ıstırap verenler onu kovalarken bile çaba göstermediği şekilde kendini zorlamış ve arkadaşını kaybetmemek için tüm gücünü kullanmıştı.
Ama belli ki onu kurtaracak kadar güçlü değildi.
Oraya ulaştığında ve Alyssa'nın göğsünün ortasında saplı bıçağı gördüğünde bu ona bu güne kadar hiçbir şey başaramamış olduğunu hissettirmişti.
O an bile kızın ölümünü reddedip kendini bu düşüncelerden uzaklaştırmasına rağmen o anda Alyssa isyan'ın kirli zemininde kendi kanı içinde yatmaktaydı.
Yüzünde kırık bir gülümse ve ona kan gözlerinde dostane bakışlarla.
Minho aradan haftalar geçmesine rağmen o bakışı dün gibi hatırlıyordu. Pişmanlık, acı, öleceğinden duyduğu korku ama aynı zamanda arkadaşlarının güvende olduğunu görmenin verdiği huzurlu mutluluk.
Sonuçta Alyssa ne pahasına olursa olsun onları kurtaracağına söz vermişti. Öyle değil mi?
"Hey çıkıntı," dedi Minho sırıtmaya çalışarak. Haftalar sonra onunla ilk defa konuşabilmişti. Ağzının kenarında ki kaslar sızladı, kurumuş dudağı yandı. Gözleri dolmaya başladı ve arkadaşının sureti gözünün önünde canlandı. "Yeterinde hızlı olmadığım için özür dilerim.
───
Benim gibi sizi de uzun gelen bir aradan sonra merhabalar
Bölümün kısa olduğunun farkındayım ama ne yapalım Minho'nun tüm düşüncelerini yazsaydım oldukça uzun ve travmalarla dolu olurdu
Az çok Minho'nun Alyssa'nın ölümü ardından yaşadığı duygu karşamaaını ve pişmanlıklarını anladıysan gerisi önemli değil
Bu yılı Minho ile kapatacağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü yarın flossie bölümüyle tekrardan burada buluşacağız
2023'ün son gününde görüşmek üzere kendinize iyi bakın<33
─
──
301223
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐁𝐋𝐈𝐕𝐈𝐎𝐍 , ❪ newt ❫
Fanfikce(. . .🧬) ━━ . ❪ 𝔬𝔟𝔩𝔦𝔳𝔦𝔬𝔫 ❫ ❛ Buraya öylesine gönderilmedik ya da ben öyle olduğuna inanmak istemiyorum ❜ 💉, korkutucu değil mi? geçmişe dair bir şey hatırlamak ist...