6

3.5K 305 667
                                    

merhaba değerli okuyucularım, canlarım bitanelerim. az yorumum olduğunu düşündüğüm için herkes yorumlara son bölümlerde yaşanacak olayları tahmin edip yazmasını istiyorum, bakalım kimler yaklaşak ya da kimler bilecek.

iyi okumalar

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

sabah banyodaki tıkırtı seslerine uyandım. yere oturmuş, yatağa yaslanmıştım. üstüm örtülmüştü. üstümdeki battaniyeyi yatağa koydum ve ayağa kalkıp banyoya doğru yürüdüm. kim benim odama izinsizce girmeye cüret ederdi. kapıyı açtım ve kaşlarımı çatıp karşımdaki kişiye baktım ve derin bir iç çektim.

jungkook dişlerini fırçalıyor, aynı anda yüzüne pahalı köpüğümden sıkıyordu. diş fırçamı ağzından çıkarıp konuştu.

"uyandın mı?"

"uyandım."

ağzını çalkaladığında kırmızı dudakları daha da belirginleşmişti. bembeyaz dişlerini gösterip güldü ve yüzündeki köpükten alıp yüzüme bulaştırdı. kolumu lavaboya yaslayıp gülümseyerek onu izliyordum. yüzündeki köpükleri yıkayıp yüzünü kuruladı. diş fırçasını alıp suyla iyice yıkamaya başladı, sanırım iğrenmemem içindi. ama o iğreneceğim son kişi bile olamazdı. köpüğü aldı ve kolumdan tutup beni sandalyeye oturttu. daha sonra köpüğü eline sıkıp yüzüme masaj yapatcasına dağıttı. sandalye kısaydı bu yüzden belini bükmek zorunda kalıyordu. işini kolaylaştırmak için onu kucağıma çektim. şaşırmış olmalı ki bunu da yanaklarının hemen kızarmasından anlamıştım. elimi beline atıp konuştum.

"devam et."

sesim emir verirmiş gibi değil de, istekle çıkmıştı. onu üzmek, korkutmak ya da kırmak istemiyordum. çünkü o bana karşı gösterdiğinin aksiydi. çok kırılgan, alıngan ve hassastı. bu yüzden ona çok dikkat ederek davranıyordum. devam ettiğinde konuşmaya başlamıştı.

"dün gece çok içmişsin, bir şey mi oldu?"

"normalde bu kadar içiyorum."

dudağını büzdü ve kaşlarını çattı. yalan söylediğimi anlamıştı.

"bu kadar ağır bir içkiyi bir gecede bitirmen normal değil. bana yalan söyleme."

"eskiyi düşündümde, ondan biraz kaçırdım sanırım."

başını sallayıp yüzüme yaptığı masajı devam ettirdi. daha sonra bitirdiğinde yüzümü yıkamam için kucağımdan kalktı. yüzümü yıkadım ve diş fırçasını elimi alıp dişlerimi fırçalamaya başladım. o da dışarıya çıkıp etrafı toplamaya başladı. çok dağınık birisiydim o da çok titizdi. içki şişeleri ve yediğim yiyeceklerin çöplerini bir poşete koyup kapıda duran adamlarımdan birisine verdi. ağzımı çalkalayıp yüzümü kuruladım ve yanına gittim. kahvaltı saatiydi.

"hadi aşağıya inelim, çok acıktım."

dedi. onu ilk defa bu kadar enerjik görüyordum. arkamdaki duvara yaslandım ve onu kendime çekip döndürdüm. sırtı hafifçe duvara çarpmıştı. elimdeki belini sıkı tutmuş olmalıyım ki elini oraya götürüp rahatsızca inledi. kolumu tuttu elini başının yanına, duvara bastırıp diğer elimle belini kavradım. kiraz gibi kızarmış dudaklarını o kadar özlemiştim ki, kontrolum dışında hareket ediyordum. dudaklarına eğildim. hızlı nefesleri yüzüme çarpıyordu. dudaklarımızı bastırıp onu sert bir şekilde öpmeye başlamıştım. sabah dolaptaki kirazlardan yemiş olmalı ki, dudaklarından kiraz tadı geliyordu. onu bu kadar istememin sebebini bilmiyordum şuan odaklandığım tek şey ısırdığım alt dudağı. canını yakmış olmalıyım ki ağzımın içine inledi. kendimi durduramıyor, dudağını kopartırcasına sert öpüyordum. o da karşılık veriyor aynı anda durmam için göğsüme hafifçe vuruyordu. sonunda kendime zarzor hakim olup dudaklarından ayrıldım. dudakları daha da kırmızılaşmıştı, tıpkı yanakları gibi. sırıttım ve duvara yasladığım bileğini serbest bıraktım.

1921 | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin