öncelikle bu bölümde rahatsız edici şeyler mevcuttur. lütfen ona göre okuyun. final için hazırladığım süprizi sabırla bekleyen okuyucularım teşekkür ediyorum.
beni hem yanından hem cezaevinden gönderiyordu. ama bunu ben istemiştim. artık birbirimze ait olmadığımızdan emin olmuştum. eşyalarımı topladım ve çekmeceden albümü aldım. artık tek sahip olduğum şey ailemin fotoğraflarıydı. ben eşyalarımı toplarken o da hüzünlü bir şekilde beni izliyordu. gitmeden önce ona baktım. bana söyleyeceği bir şey varmış gibi baktı. daha sonra kokumdan tuttu ve beni yatağa götürdü. dizlerine çöktü ve bana bakıp konuşmaya başladı.
"gitmen senin için en iyisi. senden istediğim tek şey, beni affedip bir daha buralara düşmemen. sana yaşattığım şeyler az değil. bu yüzden senden ne kadar özür dilesem beni affetmenin zor olduğunu biliyorum. hayatımda önemli bir yere sahipsin o yüzden lütfen en az benim için özgürce yaşa çiçeğim."
ona karşı hislerim bir anda kaybolmuştu. bir tarafım burda kalıp onu bu haliyle kabullenmeyi isterken diğer tarafım ona çok öfkeli ve burdan hemen çıkmak istiyor. gözlerim dolmuştu. yataktan kalkıp veda etmeden çıktığımda gözümden süzülen yaşları hissettiğimde elimin tersi ile silip kapıdan beni alan adımıyla birlikte çıkış işlemlerimi yapmak için müdürün odasına gittik. saat 6 olmuştu. imzalamam gereken evrakları imzaladım ve dış kapıya doğru yürüdüm. kapıyı açtıklarında ilk önce gökyüzüne baktım. dışarıya bir adım attığımda hiç olmadığım kadar özgür bir o kadar da kendimi kısıtlı hissediyordum. içimde yanlış olduğumu söyleyen hislerim vardı. ama şimdi ne yapacaktım. param yoktu ve kalacak yerimde yoktu. namjoon dün dağılmadan önce bana numarasını vermişti. ama o henüz çıkmadı ve çıktığında bile ona yük olmak istemiyordum. yine yapayalnız kalmıştım. en azından cezaevinde yatağım ve arkadaşlarım vardı. en azından beni seven, koruyan, kollayan birisi vardı. şimdi ise kimsem yoktu. bir daha onu görmeyeceğim için içimde bir huzursuzluk vardı. bir yanım iyi, bir yanım onsuzdu. uzun yolun ortasına geldiğimde yaşlı bir kadın gördüm. bana bakıp kaşlarını çattı ve 'gençlik ne hallerde.' gibi bir şey dediğini duyunca arkama baktım. yol uzundu ve hiç araba geçmiyordu. yaşlı kadına yaklaştım ve omzuna dokundum. arkasına baktığında çenesine hızlı ve sert bir yumruk geçirdim. kadın yere düşmüş, bayılmıştı. çantasını aldım ve içine bakmaya başladım. içinde çok miktarda para vardı. hepsini alıp cebime attım. çantayı kadının kafasına attım. hızlıca koşmaya başladım. yol bittiğinde bir taksi durdurup bindim ve her zaman gittiğim bara sürmesini istedim. geldiğimizde indim ve adama parasını verdim. bara girip çalışanlara gülümsedim. içimde öyle bir boşluk vardı ki, nefeslerim kesiliyordu. istediğim olmuştu ne diye kötü hissediyordum ki. barmene her zamanki içkimden istedim ve sandalyelerden birisine oturdum. yüzüm asıktı, istediğim bu değildi. bedenim özgürlüğü isterken ruhumun ne istediğini bilmiyordum ya da bilip kabullenmek istemiyordum. ben bu değilim, kendime gelmeliyim. içkimi içerken bana bakan bir göz hissettiğimde yanıma baktım. ona baktığımı fark edince göğüslerini belirginleştirmek için elleri ile elbisesini aşağıya çekti. sırttım, sırıttığımı görünce beni yanına çağırarak lavaboya ilerledi. peşinden gittim yavaş adımlarla. zengin olduğu elinde tuttuğu çantasından belliydi. lavaboya girip kapıyı açık bıraktı. peşimden girip kapıyı kilitledim. zavallı kız onu becereceğimi sanıryordu. bana baktı daha sonra bakışlarını aşağıya indirdi. duvara yaklaştı ve yaslanıp gelmemi bekledi. ona yaklaşıp elimi boynuna götürdüm ve sıkıp değişen yüzüne baktım. bunun bir fantezi değil, cinayet olacağını anlamış çırpınmaya başlamıştı. yüzü kıpkırmızı olmuştu elleriyle ile beni itmeye çalışmıştı. uzun bir süre sonra hareketi kesip gözlerini ölüme yumdu. boğazını bırakı yere serilmesini izledim.
"zavallı."
çantasını aldım ve içindeki paraları cebime attım, daha sonra boynundaki elmas kolyeyi çıkarıp bileğindeki altın bileziği aldım ve hızlıca lavabodan çıkıp bardan çıktım. telefonumu çıkardım ve buraya en yakın otele baktım. oraya ilerlerken içimdeki hissi durduramıyordum. durduramadığımdan gözlerimdeki yaşlar akmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
1921 | taekook ✓
Fanfictioncezaevine sözünü geçiren güçlü bir mahkumla aynı cezaevine düşen jungkookun önünde iki seçenek vardı. onun gözüne batmamak ya da onunla ölümüne savaşmak. ama onun biricik bebeği olacağı aklından geçmemişti. 'semetae. ukekook.' taekook yoonmin.