Güneş doğmuş, Boruto da sabah ışıklarıyla beraber uyanmıştı. Her sabah yaşadığı korkuyu tekrar ve tekrar hissetmekten çok yorulmuştu. Yatağından kalkıp etrafını süzdü. Yıkıntı döktüntü yoktu. Kan izleri de göremedi. Kısa süreli rahatlamayla birlikte içindeki ses burada olmaması gerektiğini söylüyordu. Şimdi bir düşününce buraya nasıl geldiği hakkında bir şey bilmediğini fark etti. Babası onu taşımış olmalıydı. Gizlenme çabalarının hiçe sayılıp eve sürüklenmesi ve öylece yatağa yatırılması sinirlerini iyiden iyiye bozmuştu. Keyfi için dışarıda uyumuyordu elbet. Neden anlamıyorlardı? Her zaman yaptığını yapacak, ev halkını uyandırmadan çıkacaktı. Eşyalarını gözden geçirdi. Masaya bırakılmış çantasını, uzanıp alacaktı ve dışarı çıkacaktı.
Pencereyi sonuna kadar açtı. Atlamaya hazırlanıyordu ki omzuna bir el dokundu. Sıkıntıyla nefesini verdi."Erkencisin, Boruto. Bekleyip kahvaltı yapmaya ne dersin?"
Kavga başlatmak isteyen düşüncelerini susturmak istedi. Bugün iletişime geçmeyi tercih etmeyecekti anlaşılan. Gözlerini kapatıp, başını iki yana salladı. Derin bir nefes, sonrasında kendini boşluğa bırakmıştı.
"Anlıyorum. Umarım Hinata da benim kadar anlayışlı olur. "Babası son zamanlarda Boruto'nun evden çok uzaklaştığını fark ettiği için, işini eve taşımıştı. Amacı Borutoyu gözleyebilmekti. Tek yapabildiği köyden uzaklaşmamasıydı. Çoğunlukla eve gelmiyordu. Onu eve taşıdığında da kıyameti koparan oğlu ile tartışmaktan bıkmıştı.
~
~Yeteri kadar uzaklaşınca adımları yavaşlamıştı. Sabahın soğuğu yüzüne vuruyordu.
Evde bulunduğu süre zarfınca Momoshiki içindeki korku tohumlarını yeşertiyordu. Karmaya yenik düştüğü, kaybolup gittiği vakit anne ve babasına ne olacaktı? Bunu ne zaman düşünse kalp atımları hızlanıyordu. Ya kardeşi yanı başında iken bu durum gerçekleşseydi? Kontrol edemediği için, Borutoyu korkutuyordu.
Araya zaman girdiğinden kendini insanlara unutturmuştu. Eskisi gibi neşeli olmak bir kenara dursun, depresyon onu ele geçirmişti. Hatta çekingen bir tavır da edinmiş olabilirdi. Arkadaşlarından istemeyerek uzaklaşmıştı. Onları da içindeki şeytandan korumalıydı.2-3 senedir bir başınaydı. Kendini herkesten uzaklaştırmak için maksimum çabayı sarf ediyordu. Diğer insanlar için de en iyisi buydu. Geçen haftaya kadar böyle düşünüyordu en azından. Karması ile uzay zamanı bükebiliyor ise nerede ve ne yaptığının hiçbir önemi kalmıyordu. Dünyanın öbür ucunda olsa, gücü sayesinde yine amacına ulaşabilirdi. Bu da tüm uzaklaştırma çabasının boşa olduğunu gösteriyordu. Heba ettiği 3 senesi..
Düşünceleri avucundaymış gibi hayal etti. Öfkeyle sıktı elini. Ardından ormana bakındı. Antrenman yerine varmak üzereydi.
Gelir gelmez atış tahtalarına baktı. Dallara astığı atış tahtaları yerinde yoktu. Fırtınadan uçtuklarını varsayarak öbür tarafa döndü. Ağaç gövdesine sabitlediği sağlamdı.Arkasına uzandı eli. Boşlukta kalınca anladı ki, çantasını evde unutmuştu. Mutsuzca dönüş yoluna bakındı. Geri dönme zahmetine girmeyecekti.
Güneş başına vurunca olduğu yere uzanmıştı. Yaptığı hiçbir şeyin faydası yoktu. Çalışması bile kendini oyalamak içindi. Elinin tersi ile alnını silmiş, gözlerine gölge olması için havada tutmuştu. Artık yaptıklarının bir manası yoktu. Karmasından nefret edecek gücü de kalmamıştı. Her şeyden çok bunalmıştı.
İçinden "evde bulunsam ne fark eder"i tartışıyordu.Huzursuzca yerinde kıpırdandı. Güneş tepesinde iken ayağa kalkası gelmiyordu.
-Boruto!
Bu ses, burada olmasını isteyeceĝi son kişiye aitti. Nasıl bulmuştu yerini? Gerçi çokta uzaklaşmamıştı.
Sessiz kalıp gitmesini beklemeliydi. O da dinlenmediğini düşünecek, vazgeçecekti. Onun için en güvenli yol bu olurdu. Güven mi? Hala bunu düşünüyor olması komik gelmişti. Ama gülmeyecekti. Onu kızdırmak istemiyordu.
Adım sesleri, yaklaşıyordu.
Borutonun üstüne gölge düşünce hızlıca ayağa kalkmıştı. Ama saygı sınırını çoktan aşmıştı."Bu küstahlığını nasıl açıklayacaksın?"
Annesini karşısında görünce çok utanmıştı. Gözlerine bakmaya çalışırken yüzünde yanma hissi beliriverdi.
Şiddete başvuracağı raddeye getirmişti onu. Kalbi pişmanlıkla dolmuştu.
Nasıl aptaldı ama şimdiye kadar."Yapmaya çalıştığın şeyi anlamıyorum. Yetenek sınavlarını ektin, takımından ayrıldın. Evden uzaklaştın. nadirde olsa yüzünü görebiliyorum ama aptal oyununu nereye kadar sürdüreceksin?
Ailen, bu kadar zamandır seni bekliyor ve sen burada uzanmış, güneşin keyfini mi sürüyorsun?"Arkasını döndü ve gitmeden önce,
"Boruto, çok büyük bir hayal kırıklığısın." cümlesini sarf etti. Ardından yürümeye başladı.Özlemişti.
Bağrına basmak istiyordu. Fakat sabrının bir sonu vardı elbet. Bu sefer onu affetmeyecekti.Şimdi ise Boruto cevaplardan çok uzaktı.
Rüzgar uğulduyordu kulaklarında. Sahi, ne demişti demin annesi?
Eve gelmiyişi hakkında ve de sınavları. Takımı, ailesi. Ha bir de "Büyük bir hayal kırıklığısın". Evet, bunları duymuştu. Ama annesinin bir şey demesi gerekmiyordu. Konuşmadıkları o kısacık süre zarfınca gözleri denilmeyenleri de demişti.
Boruto annesinin dediklerini sindirmeye zaman bulamamıştı. Çünkü o yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Hemen yanına gidip elini tuttu."Bunu demek için geç kaldığımı söyleyeceksin, biliyorum."
Bu his.."Ama çok özür dilerim."
Gökyüzüne baktı duygularını bastırmak için. Boğazındaki düğümlenme konuşmasını engelliyordu.
"Daha öncesinde gelmek istedim. Gelip, konuşmayı ve içimi dökmeyi istedim. Sonra size dönemeyecek kadar uzak olduğumu düşündüm." Gözünden bir yaş süzülmüştü. Içinde biriktirdikleri, tüm o yalnızlığı.. Tutamayacaktı daha fazla.
Annesinin arkası dönüktü ama yüz ifadesini tahmin edebiliyordu. Birden yanlarında 3. kişi belirdi.
-Bu işi daha fazla uzatmayalım. Ne dersin Boruto?
Annesinin elini bıraktırmıştı.
Borutoyu kucağına alıp uzak bir noktaya götürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORUTO "İç Savaş"
Teen FictionUzun bir sessizliğin ardından, Boruto tekrar normal yaşantısına döner. Fakat olaylar istediği gibi gelişmeyecektir.