10 - мєѕαנ кυтυѕυ

51 7 0
                                    

Sarada eve girdikten sonra acele ile çıkmıştım. Ne yapacağım hakkında en ufak fikrim yoktu.
Çarşıda dolanmalıydım. Vakit öldürmeliydim. Bir de eve atıştırmalık almalıydım. Malum misafirimiz için de iyi olurdu.

Ayağıma dolanan, sararmış yapraklarlarla oynuyordum. Kuru olanların üstüne basınca çıkan sesler hoşuma gidiyordu. Böyle böyle yürüyerek Taiyaki dükkanını solladım. Kawaki senden kurtuluşum adına, dükkana gözucuyla bile bakmayacağım. Yaprak hışırtıları eşliğinde sokağı yürümeye devam ettim. Ta ki manavı görene kadar. Turplar ve lahanaları seyrederken köşedeki çileklere gözüm takılmıştı. Bu mevsimde çileği nereden bulmuşlardı? Himawari sever miydi? Severdi elbette. Belki onunla birlikte pasta yapardık. Hayalini kurarken keyiflenmiştim adeta.

-Şu çileklerden lütfen.

Elime kesekağıdını almış bekliyordum.
Adam bugünün ilk müşterisini karşılıyor gibiydi. Kalkıp üstünü silkeledi. Ellerini bezle temizleyip, küçük kürek yardımıyla tezgahtaki çilekleri kesekağıdına doldurmaya başladı. Birileri ile konuşmak istiyor oluşunu, oldukça belli ediyordu.
Ona engel olmayacaktım. Tepkisiz kaldığımı görünce konuşmak için ağzını açtı.

-Bu çilekler, uzak ülkelerden getirildi evlat. Fiyatı biraz fahiştir. Uyarmadı deme.

-Hmhm. Hangi ülke demiştiniz?

Biraz düşündü. Çilekleri toplamayı bırakmış kesekağıdını teraziye yerleştirmişti.

-Genelde biliyor olurdum ama bu seferki gelen kervanın gemisi batmış.
Başka gemi ile aktarma yapmak durumunda olduğu için henüz belgelenmemiş. Ama bencesini soracak olursan..

Terazi ile işi bitmiş parayı almak için elini uzatmıştı. Bir yandan öteki eli de kesekağıdını bana uzatıyordu.

-Su ülkesinden. Orada bir tüccar vardır. Normalde hiç olmayacak mevsimde meyve üretmek için özel seralar kurdurmuş. Yılın bu zamanında alıcısı çok ve üretim yeri tek olduğu için, sermayesine diyecek yok.

-Bu yasal mı?

-Elbette! Fakat Konoha yönetimi bu meyveleri reddeder.

-Neden reddeder?

-Zamanında doğal olarak üretilmeyen meyve, sebzelere tedbirli yaklaşırlar çünkü.

-Bu sefer neden kabul etmişler?

Adam kısaca etrafına bakındı. Kimse olmadığına emin olunca yaklaşıp sesini alçaltarak cevap verdi.

-Hokage değişti diyorlar. Yeni Hokage bu konu hakkında kuralları gevşek tutuyor olmalı. Toy daha bu toy!

-Anlaşıldı..

Shikamaru bunlarla kafa yormayı tercih etmeyecektir tabii. Babamın yorulduğu kadar yorulmayacaktır. Babam gerçekten çoğu konuda titiz davranıyormuş. Neyse, bakalım. Çileklerden biraz daha alıp Saradalara verebilirdim.

----------
(Sasuke)
-------------------

Onu hastaneye getirdiğim için suçlu hissediyordum. Benden kaçarcasına merdivenleri turlayışı hissettiklerimi silip süpürmüştü.
Şu an ise tek düşündüğüm, "Rinneganı kaybetmemeliydim." Bu durumda çakramı boşa harcayacağım gibi duruyor.

Merdivenleri atlayarak geçtim. 3-4 kat sonra Sakura'nın yere düştüğünü gördüm.

-Çok sinir bozucusun.

Sakura pozisyonunu bozmuyordu. Yanına çömeldim. Onu incelemeye koyuldum. Başı hasar almamış. Nefes alıyor. Ayak bilekleri de sağlam. Düşme sebebi tansiyonu muydu acaba? Sakurayı sırtlayıp kliniğe doğru yola koyuldum.
Kliniğe geldiğimizde doktor eli ile sedyeyi işaret etmişti. Olabildiğince nazik yerleştirdim. Buradan bakınca cesete benzetebiliyordum. Gerçekten bir ceset olsaydı ne yapardım diye düşündüm. Muhtemelen Saradayı teselli edip köyü yine terk ederdim. Eve gelmemi gerektiren bir durum olmazdı. Naruto'nun beni köye getirip durmasına gerek kalmazdı. Şimdi bu cesedi Saradaya nasıl açıklayacaktım ki.

BORUTO "İç Savaş"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin