♢BÖLÜM 3♢

252 11 2
                                    

Uçaktan iner inmez gerçeklerle yüzleşme vakti geldi. Kalacak yer ayarlamayı nasıl atladım!.En azından burada teyzem vardı onu arasam yanına gidebilirdim.

Telefonumun cebimde titreşmesiyle düşüncelerime  ara vermek zorunda kaldım. '1 yeni mesaj' . Gelen mesaj ve maillere çok önem vermiyordum. Ya reklamdır, ya operatör. Telefonu hazır elime almışken teyzemi de arayayım diye düşündüm.

Dırırırırırırıırıı..! Duymuyor. Olsun o görünce beni arar zaten.

Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum. Uzun zamandır kullanmadığım ve dolayısıyla kesik kesik konuştuğum İngilizcemle taksiciye daha önce geldiğimde teyzemle gitmiş olduğumuz Cafe'nin adresini verdim. Teyzem cevap verene kadar orada oturabilirim. Şimdi sıra cama yapışıp New York sokaklarını izleme keyfine geldi.

●●●●●

"Demir Sönmez."

Bu isim bir yerlerden tanıdık geliyor.

"Şimdi kapat. Adam seni en kısa zamanda arayacaktır. Terslenmeden konuş. Ona ihtiyacımız olabilir."

"Ne zamandan beri başka adamlara ihtiyaç duyuyoruz? Sorun ne baba? Yine ne haltlar karıştırdınız, Mert nerede?"

Bunları söylerken sesimin fazlasıyla yüksek çıktığının farkındaydım. Üstelik farklı bir dil konuşuyor olmam daha çok dikkat çekiyordu.

"Buralar karışık. İkiye bölünüyorlar. Safımıza güçlüleri toplamaya çalışıyorum."

Telefonu kapattım. Muhtemelen şu an küfür ediyordur. Tüm bunlar olurken taksi çoktan sitenin önüne geldi. Paranın üstünü almadan hızlıca indim taksiden. Sitenin girişi hala aynıydı. Buraya en son çocukluğumda gelmiş olmama rağmen pek de bir değişiklik yoktu. Girişteki korumalardan biri eve kadar eşlik etti. Eve girince havasızlıktan duvarları kalkmış olan eve baktım. Karanlıktı. Son 10 yıldır buraya gelen olmamıştı. Bir çalışan bulmam lazımdı. Bunlar için en iyi adamlarım da bu akşam Türkiye'den geleceklerdi zaten.

Bavulu bir kenara koyup, koltuklardan birinin çarşafını kaldırdım. Ve kendimi koltuğa attım.

●●●●●

Telefonum çaldığına göre arayan teyzemdi. Ekrana bakmadan açtım.

"Alo?"

"Eylül"

Arayan Deniz'di. Sesi çok boğuk geliyordu.

"Amerika kadar uzak bir yere giderken sadece 1 mesajla kesip atabileceğin kadar sıradan biri olduğumu bilmiyordum."

"Deniz, bak.." Ben daha bir şey diyemeden tekrar söze girdi.

"Sorun değil. Bu kadar yalnız olduğunu söyleyen birinin, en yakın arkadaşını bu kadar çabuk yalnız bırakması kırdı sadece. Yeni hayatında mutluluklar dilerim. Umarım her gece 2 saat telefonda konuşmamızı sağlayacak dertlerin olmaz." dedi ve telefonunu kapattı. 

O an gözlerimden süzülen damlaları hissedemeyecek kadar uyuştu içim. Deniz haklıydı. Bir mesajla terkedip gitmiş durumundaydım. Taksicide ağlamış olmama şaşırmış ki aynadan bana ters ters bakıyordu. Onu takmayıp kafamı cama yasladım gözlerimi kapadım. 

Uçağı kaçıran siyah elbiseli adamlar vardı. Biri eline taramalı tüfek aldı ve pilotu vurdu. Koşarak kokpite girdim. Ve çocukluk hayallerimdeki gibi pilot olmuştum. Pilotları öldürülen uçağı kurtaracaktım. Arkamdan aynı sırada oturduğum Burak isimli ergen çocuk ve önce çarpıp, sonra omzunda uyuya kaldığım yakışıklı adam girdi. Burak denen ergen çocuk dans ediyordu. Diğeri de adamlarla savaşıyordu.

O an uyandım. Her şeyin rüya olması sevinmemi gerektirecek bir durumdu. Ama bunlar ne alaka? O adam niye mafyalarla savaştı?, mafyalar uçağımızı niye kaçırdı? ve yolculuk süresince yanımda oturanlar niye rüyama giriyor? Tüm bunlar beynimin artık köpürtülmüş bulaşık süngerine dönmesini sağlarken taksinin durduğunu anladım ve parayı verip indim.

●●●●●

Telefonumun cızırtılı sesiyle uyandım. Koltukta uyumuştum. Telefonu çok kibar bir ses "İyi günler" diyerek açtı.

"İyi günler"


"Ben Demir Sönmez. " bu babamın bahsettiği adamdı.


"Babam sizden bahsetmişti. Buyurun?"


"Sizinle konuşmak istediğim bir konu var."


"Dinliyorum."


"Beraber çalışmak istiyorum birtakım işler yapmamız gerekiyor ."


"Bir takım derken ?"


"Alım satım olarak düşünebilirsin.Sana söyleyeceklerim bu kadar.Zamanı gelince baban sana gereken açıklamaları yapacaktır. " dedi ve suratıma kapadı.


Yok artık bu adam kimdi? Babam beraber iş yapacağız derken ne tür işten bahsediyor bu adam. Ah baba bu sefer yine neye bulaştın.

Eylül AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin