♢BÖLÜM 4♢

198 12 0
                                    


Yok artık bu adam kimdi? Babam beraber iş yapacağız derken bunu kastetmiş olamazdı. Bu adamda bir şeyler vardı. Ortalığı bulandıracak şeyler..

Ne demekti bu şimdi? Ne tür bir alış veriş yapacağız? Hemen babamı aramaya karar verdim. Ancak çok geçti, telefon çoktan kapanmıştı.
Türkiye'ye dönmem ise şu an imkansızdı. Bu durumda yardım alabileceğim tek kişi dayım. Ama geldiğimi bile haber vermedim, şimdi gidipte yardım isteyemezdim. Bir bahane bulmam gerekiyordu. Yarın ilk işim bunları halletmek olmalı.

●●●●●

2 saattir kafede oturuyordum yanımda bavulumla kaçak kız imajıyla.

Artık teyzemi arasam iyi olur diye düşündüm. Telefonu açtığında sesi hala yıllar önceki gibi enerjik ve samimiydi.

"Alo, Eylül sen misin tatlım?"

"Ah, evet benim teyzecim. Nasılsın?"

"İyidir. Sen beni arar mıydın?"

"Çok afedersin. Sana da çok ayıp oldu biliyorum. Hiç arayıp soramadım. Şimdi de böyle işim düşünc-.." Cümleyi bitirmeme izin vermeden söze atıldı.

"Biliyorum canım biliyorum. Baban bahsetti biraz. Bir isyan durumu varmış sanırım. Bunları daha detaylı konuşalım istiyorum. Eh, yeğenimi de yalnız bırakacak değilim. Konum atıyorum. Hemen gel! Öptüm. " dedi. Ve telefon kapandı teşekkür edecek bir şey bile söyleyemeden.

Açıkçası beni yanına çağırması çok da hora geçti.

Taksiye atlayıp teyzemina attığı konumu taksiciye gösterdim. Ne yazıkki kendim anlatacak kadar bilmiyordum buraları.

Taksi kapıya geldiğinde ücreti ödeyip, hemen indim. Elimde bavulum teyzemin evinin kapısını çaldım.Elimde bavul emrivaki olacak ama kalacak yerim yoktu.

Zile basıp düşüncelerimden sıyrıldım. Kapıyı açtığında üzerinde spor kıyafetleri vardı.

"Merhaba; dünyanın en güzel, en tatlı ve genç teyzesi!"

"Senin boyun ne kadar uzamış. Koskoca kız olmuşsun sen! Hoşgeldin"
Beni yönlendirmesiyle içeriye geçtik.

Evi çok güzel dekore edilmişti. Mor bir pufa oturdum hemen.

"Ee, bir şeyler içmek ister misin?"
O sırada yukarıdan Türkiye deyimiyle gürültü, ama modernleşmiş inovasyonuyla bateri sesleri gelmeye başladı.

"Sanırım, üst kat komşularım Türkiye'den dönmüşler. Biliyor musun, üst katın sahibi Türk ve alt katta da Azeri bir çift oturuyor. Yani biz böyle anlaşabilirdik bir zamanlar. Sonra bir oğulları oldu üst katın. Türkiye'ye döndüler. Duyduğuma göre orada da bir kız ve bir oğlan çocukları olmuş. Ev sahibi kadının bir erkek kardeşi vardı. Hatta bir dönem o adama aşık oldum. Bilirsin teyzen biraz çapkındır."

Ardından kahkaha atmaya başladı. Ne kadar da eğlenceli bir kadın değil mi??

"Belki o adam da dönmüştür , ha?"

"Bilmem, çoktan yaşlanmış da olabilir."

"Evet artık benim site hikayelerimi bir kenara bırakıp senden bahsedeceğiz."

"Ee, şey işte bilirsin. Küçüklüğümden beri babamdan ve pastel surat nişanlısından hoşlanmam. Annem onun yüzünden int-.."

"Eylül, lütfen ablamdan bahsetmeyelim. sorun buysa eğer,, neden şimdi isyan ediyorsun?"

"Bilmem. Deli cesareti. Kendimde o gücü buldum, ya da bulduğumu sandım. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum doğrusu."

"Bundan sonrasını merak etme tatlım" derken bana sarıldı. Annem gibiydi. İçten..

"Seni, çocukluğumu özledim teyze."

"Ben artık yanındayım güzelim. Biraz mola vermek sana iyi gelecek, ama bana gerçekten neler olduğunu anlatmanı istiyorum. "

"Iıı şey ben, ya.."

"Evet?"

"İşten kovuldum."

"Neden? Senin ne kadar başarılı olduğunu herkes biliyor?"

"Doktor olmam hastalarımın hayatını kurtarmak için, fakat ben bunu başaramıyorum. Babamın, kalp nakli gereken 3,5 yaşındaki çocuğun dedesiyle arasında olan sorunlar yüzünden"

"Bu, özel hayatın onları ilgilendirmez ki."

"Çocuğun dedesi ameliyat günü soyadımı öğrenince şüphelenmiş. Babamı sordu. Sonuç olarak öğrendi. Başhekim'e de 'bilerek torunumu öldürtecek kızıyla o adam' demiş."

"Ve hastane bu yüzden seni işten çıkarmış olamaz değil mi?"

"Hayır.. Ya biliyorsun özel hastane."

"Kovulmuş sayılmazsın o zaman" başımı sallamakla yetindim sadece. İçimi boş hissediyordum. Konu babama ve onun benden aldıklarına gelince hep öyle hissediyorum.

"Bu babamın hayatımın her alanını mahvettiği gerçeğini değiştirmez teyze."

Gözleri doldu. "Baban bizden çok şey aldı. Anneni.." bende ağlamaya başladım.

"Var mısın bundan sonra asla üzülmemeye. Özgür olmaya!!!"

"Olabilir" dedim sessizce.

"Tamam. Ulusa sesleniş yapmama gerek yok. Ama demek istiyorum ki bundan sonra burda kal tatlım. Mutlu olabilirsin, aşık olabilirsin, zengin olabilirsin. Hayatına burdan devam edebilirsin."

"Bende öyle düşündüm. Ama zor tabi bunlar."

"Güzel olan hiçbir şey kolay olmaz. Yeğenimin daha fazla içli içli ağlarken göremem. Kalk!" Gerçekten ayağa kaldırdı beni. Ve silkeledi.

"Gülümse!"

Üst kattaki rock'çu hala yorulmamıştı.
Teyzem fısıltıyla "Biraz eğlenmeye ne dersin?" Derken çoktan koşmaya başlamıştı. Üst katın kapısında buldum kendimi. Teyzem kapıyı tereddütsüz çaldı.

"Bunu yapacağımıza emin miyiz?"

"Azıcık dalga geçeriz ne var bunda, hem belki de bahsettiğim adam buradadır."

Kapı açıldı. O an arkamı döndüm.
"Hello!"
"Hello!. Burada Türkler oturuyordu en son." dedi teyzem şaşkınca.

"Ben sizin Türk olduğunuzu bilmiyordum."

"Artık öğrendin. Sen oğullarısın herhalde?" Dedi teyzem.

"Evet. Annemle babam Türkiye'deler. Bir sorun mu var? Hanımefendi yüzünü dönmedi hala."

Teyzem beni dürtmeye başladı. Hemen önümü döndüm.

"Senn!" Dedi adam.

Yok artık olamazdı. Bu omzunda uyuduğum uçaktaki adamdı. Birde çarptığım.

Bu, bu kötü bir tesadüftü.

"Çok afedersiniz. İyi geceler." dedim ve koşarak alt kata kaçtım. Bu nasıl zor bir tesadüftü böyle. Teyzemde benimle geliyordu. Eve inmemiz gerekti.

Daha bir kaç basamak gitmeden, arkamdan bir ses duydum. O adamın sesiydi. Alaylı geliyordu.

"Omzumda uyumak için mi gelmiştin?"

Eylül AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin