Gözlerimi açtığımda odamdaydim. Üstüm degistirilmisti. Herseyi hatırlıyordum. Kalktığımda biraz başım dönüyordu ama iyiydim.
Siyah bir crop üstüne örgü hırka altıma bol paça siyah pantolon giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımı salık bırakıp aşağı indim. Yemek odasına geldiğimde herkes buradaydı.
"Günaydın herkese." Deidm 3 kişi hariç herkes karışıklık verdi tahmin edin kim bunlar? Evet evet doğru. Alaz, Aral, Akay.
Sofrada kahvaltı ederken herkes bana kaçamak bakışlar atıyordu. En sonunda dayanamadım.
"Bakin biliyorum soru sormak istiyorsunuz hatta bir kaç tahminim de var ama şuan değil daha olmaz kaldiramam. Bu yüzden bana zaman tanıyın." Dediğimde herkes önüne dönmüştü. Kahvaltı bittikten sonra salona gittik.
"Şey izninizle dışarı çıkmak istiyorum." Dedim.
Alaz yine ağzını açtı. Bu çocuk ne zaman susacak?
"Hayırdır nereye sevgiline mi gidiyorsun. Dün şovunu yaptın şimdi dışarı çık oh mis." Dedi alayla.
Bende ona bakıp "Evet şimdi 8. Flörtümün yanına gidiyorum geç gelirim haberiniz olsun." Dedim alayla.
"Bakin gördünüz mü itiraf etti." Dedi hevesle.
Alparslan beye dönüp, "Alparslan bey siz bunu 3 kere atıp 1 kere mi tuttunuz. Travma kalmış çocukta dikkat edin yazıktır." Dediğimde Alaz hariç herkes gülüyordu.
"Neyse biraz hava almaya gidicem. Haber veririm iyi günler." Diyip çıktım.
O esnada telefonuma bilinmeyen numaradan mesaj geldi
Bilinmeyen n: -Beni özledin mi?
Kim bilmiyorum ama bu eve geldiğimden beri her gün bu mesajı alıyordum.
Arkamdan Araz geldi. "İstersen ben bırakırım konuşuruz hem." Dedi bend ekafami sallayıp onayladım.
Arabaya bindik konumu açtım ve ona verdim. Eski evimizin oradaki büyük parkı gösteriyordu.
"Benim eski evimi biliyor musun?" Dediğimde başını yavaşça salladı.
"Heh tamam sen oraya git ben sana tarif edicem."
Vardigimizda herhangi bir masaya oturduk. Araz beni yanliz bırakmadı.
Aramızda ki sessizliği bozmak için ağzımı açtım. "Her canım sıkıldığında, dayak yediğimde soluğu burada alırdım. Burası benim cocukları izleyip kendime geldiğim, yalnızlığımı yüzüme vuran yerdi. Bir süre sonra okulda bir kızla tanıştım. Kız o kadar iyiydi ki anlatamam. Beraber takılır olduk tabi arkadaş grubu içinde. O arkadaş grubu yavaş yavaş ayrıldı. Ama biz ayrılmadık. Her geçen gün daha da yakinlastik. O herseyimi bilen ilk kişiydi. İkinci Alp oldu. Neyse işte sonra o kız amerikaya gitti. Kardeştik biz ama uzağa gitti o. Hala konuşuyoruz. Hatta biliyor musun Akay ile Alaz baya sövüyor ahahaha." Diye güldüğümde o da gülüyordu.
"Arel aslında ben seninle bir konuda konuşmak istiyorum.. Geldiğim günden beri fırsat yakalamaya çalışıyorum ama yakalayamadım. Ben senin abin olmak istiyorum. Sen benin prensesim ol istiyorum.." Dediğinde gözlerim dolmuştu kafamı salladım.
"Olur abi." Bana o kadar hizli sarılmisti ki bir an noluyo amk saol iç sesim Makbule Akşın her zaman aşkım.
Herşey fazla iyi değil miydi?
Yazarın anlatımıyla:
Araz ve Arel evden çıktığındanberi herkes kıskançlıklaonları bekliyordu.
Araf ve Alparslan bey şirketegitmişti.
Sevim hanım, Arın ve Aral evdeydi.
Diğerleri kendi işlerine dagilmisti.
Birazcık süper 4 lünün düşüncelerinebakalım.
Akay en büyükleri, ama en çocuk olanları. Kız kardeşinedediğişeyleryüzündenpişman olmaya başlamıştı. Bütün gerçekler ortaya çıkıncaözür dilese de bir anlamı olmayacaktı bu yüzdenözür dilemeliydi.
Alaz, kız kardeşi olsun isterdi hep. Annesininkarnınadokunduğugünleri hatirliyordu. Ne çoksevinmiştikızkardeşiiçin.Şuan ise korkuyordu ve haddini atıyordu. Farkındaydıhaksız oldugunun ama yapicak bir şey yoktu.
Aral, ikizine söyledi her kelimede kendinden uzaklastiriyordu. Hele o günkardeşiiçin o çocuğudövmesi.. Anlamıştı masum olduğunu.
Arın... o ise çok pişmandı peki son pişmanlık ise yarar mıydı?