G.G

1K 45 17
                                    


19.02
Tarihler sadece anılardan ibarettir.


                                  🌊


Soğuk gece hepimizi üşütmüştü. Hepimiz dediğim, ben ve küçük Biricik'im. Evet belkide bu gece son kez evimize bakıyor olacaktık. Ama sadece evimize. Dört duvar olandan bahsediyorum. Bizi evimizden eden bir başka ev. Bir insan. Baba. Biricik'in babası denilen adam, annemin ise ölümüne sevdiği adam. Fakat her şey sevmekle kalmıyormuş. Belki de sevmemişlerdi birbirilerini. Sevgi ile sevda arasındaki bağı çözememişlerdi.

Eve gelmemesi, alkolle yıkanırmışçasına kokması, başka kadınlarla yatıp kalkması mı desem. Daha ne desem de bu adamın bir daha yüzünü görmek istemediğime eminim. Üvey babam olmasına utanıyordum.. Elimden tutan 3 yaşındaki çocuk. Bir hata bana paha biçilmez bir hediye vermişti oysa.

Annemi kaç defa uyarsamda her defasında adamın dibindeydi. Sanki hiç hata yapmamış gibi. Sanki tüm suçlusu bizmiş gibi bizi kapı dışarı etmişti. Aldatmayı kumar zanneden adam, kumara doyamamıştı. Piyonu olan kadın ise asla pes etmemiş, adama taş olmaya devam etmişti. Yüreğime oturan sızı ile Biriciğe bakıyordum. Boş gözlerle etrafına bakıyordu. Sinirden ellerim titriyordu. Masadaki bıçağa gözüm kayıp duruyordu. Ya bu dünyadan kendimi ya da bir şeref yoksununu silecektim.

"Benim senin gibi ne bir kızım ne de tanıdığım var. Rezil insanın tekisin. Defol evimden!" dediği sözcüklerin hepsi kulağımda çınlıyordu. "26 yaşındasın hâlâ her işini ben yapıyorum. Git bir çalış, bir koca bul. Ne yapıyorsan. Ama karşıma çıkma. Orospunun tekisin. Babana bir daga düzgün konuşacaksın!" Kocasının suçu olduğunu söylediğim içindi bunların hepsi.

Bu evden ilk ve son gidişimdi. Biricik, salonda koltukta oturmuş, elinde tuttuğu peluşu ile etrafta olan biteni izliyordu.

26 yıldır bunun acısını çekiyordum. Bir çocukluğun daha kaybolmasına izin veremezdim. İçimi yakan kor ateşler bu küçük bedene sıçramayacaktı.

Elimi uzatarak, "hadi ablacım." Dedim. Biricik elindeki peluşunu bırakmadan yanıma geldi. Montunu giydirdim. Atkısını boynuna doladıktan sonra eline eldivenlerini de geçirdim. Kapıda ayakkabısını da giydirdikten sonra kapının önünde durmasını söyledim. Hâlâ kavga içerisindelerdi. Bavulları kapının önüne koyduktan sonra kendi montumla ayakkabılarımı giydim. Kapıyı sertçe kapattım. Eminim gittiğimizden haberleri bile olmayacaktı. Bavulları taşımamda sitenin güvenliği yardıma geldi.

"Sera Hanım." Adam çekinerek gelip, bavulu tuttu. Kafamı nezaketten sallayarak diğer bavuluda ben aldım.

Biricik elimi daha sıkı kavrayınca iyice üşüdüğünü fark ettim. Küçük bedeni, teni kesen soğuğa karşı gelemiyordu daha fazla. Koltuk altından tutup kucağıma aldım. Yanakları al gibi olmuştu. Ellerimle yanaklarını sevdim. Tombul yanakları yüzüne ayrı bir hava katıyordu. "Üşüyor musun ablacım?" Diye sordum. Tabi üşüyordu. Kafasını salladı. "Tamam birazdan seni sıcak bir yere götüreceğim merak etme lütfen."

Evi terk etmiştim. Yanımda 3 yaşında olan bir çocukla. Nereye? Kime gidicektim şimdi?

Adresini bildiğim tek bir yer vardı. Taksici bizi bıraktığında eve baktım. Işıklar kapalıydı. Bavulları sürükleyerek kapının önüne getirdim. Kapıyı çaldım. Bir kere. İki kere. Üç olmadan kapı açıldı.

Karşımda dikilen bedene baktım. Çatık kaşlarla yüzüme bakıyordu. Tek kaşımı kaldırmış adama bakıyordum. "Kime bakmıştınız?"

"Serenay burada mı?"

Adam kafasını sallayarak içeri koşan Biriciğe baktı. Bakışları bana dönünce mahçupluktan kafamı eğdim. "İçeri geç."

Sadece yüzüne baktım. Yabancı ama tanıdık bir yüz. Bir sima. Kafamı sallayarak bavulları kapının eşiğine koydum. Utanarak içeri girerken, Biricik koltukta uyuyakaldığını fark ettim. Yoğun bakışlarla Biricik'e bakıyordu.

"Kız senin mi?" diye sordu. Kafamı salladım. "Anladım."

"Teşekkür ederim."

"Gerek yok. Bir yer bulana kadar kalabilirsiniz." dediğinde şaşırdım. Tanımıyordu bile beni. "Tanımadığınız birini böyle eve alıyor musunuz siz?"

"Seni tanımadığımı nereden çıkardın. Ve evet tanısam tanımasam bile bir çocukla tek başına sokakta hiçbir kadını bırakmam."

Dedikleri karşısında şok geçirsemde sesimi çıkarmadım. "İyi geceler." deyip gitti. Arkasından sadece bakakaldım.

Bu sayfayı burada yırtıyordum. Fazlasıyla karalanmış bir haldeydi. Yeni sayfaya ilk mürekkebi ben damlatacaktım.

GÜZ GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin