Kendi Ayakları Üstünde

58 4 1
                                    

"Hemen odana."
"Onu korumayı kes."
"Sana odana dedim."
"Hass..."
"Defol."
"Nasıl?"
"Hemen valizini topla ve defol."
"Ah baba."
"Bu evden gidiyorsun."
"O fahişe için kızını kovuyor musun?"
"Hazal."
"Ah.."
Ağlamamak elde değildi. Babam benim yerime bir fahişeyi seçmişti.

Gözlerim dolmuştu. Hızlı adımlarla yukarı çıkıp valizimi çıkardım. Gardrobu açıp bütün kıyafetlerimi valize koydum.

Valizi merdivenlerden indirip son kez babamın yüzüne baktım. İşte o an gözlerime hapis olmuş gözyaşlarım boşandı. Kapıyı açıp evden çıktım.

Cebimden telefonumu çıkarıp Beren'i aradım.
"Alo."
"Beren sana geliyorum."
"Tamam da neden?"
"Ah gelince anlatırım."
"Tamam bekliyorum. "
Telefonu kapatıp bir taksi durdurdum.

Hâlâ inanamıyorum. Bir fahişe için... Keşke annem hayatta olsaydı. Onu özledim.

Bir saat sonra Beren'in evine gelmiştim. Taksiden inip zile bastım.

"Canım hoşgeldin."dedi ve sarıldı "hadi içeri gel."
Başımı' tamam' anlamında salladım.
"Artık neler olduğunu anlatırsın."
"Ah yine o fahişe..."lafımı bölerek;
"Üvey annen."
"Fahişe.."
"Hıı.."
"Babam onun yüzünden beni evden kovdu. "
"Ne yaptın kadına."
"Tabikide hiçbir şey.."
"Emin misin?"
"Sadece küfür ettim."
Bana 'başka' anlamında bir bakış attı.
"Tamam..belki biraz vurdum."
"Ne yaptın? "
"Off vurdum."dedim ve koltuğa doğru attım kendimi.
"Sana inanamıyorum. "
"O kadından nefret ediyorum. "
"Ahh...aç mısın?"
"Kurt gibi."
"Pekala önce karnını doyuralım."

Bir kaç dakika sonra Beren masayı hazırlamıştı. Ayı gibi yedikten sonra Beren'in bana gösterdiği odaya yerleştim.

***
Sabah uyandığında burnuma nefis kokular geliyordu. Hızla yataktan kalkıp mutfağa gittim.
"Beren harikalar yaratmışsın."
"Biliyorum."
Elimi patates kızartmasına daldırdım. Daha alamadan Beren hızla elime vurdu.
"Bi elini yüzünü yıka."
"Ah tamam."

Ellerimi yıkadıktan sonra masaya oturdum.
"Ee ne yapacaksın şimdi."
"Açıkçası bir iş bulmayı düşünüyorum. Tabi sana yük olmazsam burada kalmayı planlıyorum. "
"Ah tabiki kalabilirsin. Hem bana da ev arkadaşı çıktı işte."
"Sevindim. Genelde insanlar beni istemez."
"Neden böyle düşünüyorsun?
"Hıh önce annem, beni doğurmak istememiş ama yinede onu seviyorum. Sonra babam, baksana ne haldeyim. "
"Peki ya ben? Yetimhane de büyüdüm. Ne annemi ne de babamı gördüm. Onlarda beni istememiş. "
Beren bunları söylerken gözleri dolmuştu. Benim gözlerimde ona eşlik ediyordu. Oturduğum yerden kalkıp ona sarıldım.
"Kaderimiz aynı mı bizim?"dedim gülümseyerek "anlaşılan senden kutulamicam ben."

"Hıh."
"Hadi kalk bugün kız günü yapalım."
"Saçmalama hani sen iş bulacaktın. "
"Yarın bulurum. Hadi kalk."
"Ah tamam."

Bir saatte hazırlandıktan sonra dışarı çıktık.

"Şurada bir mağaza var, yeni açılmış ona da uğrayalım."
"Bana uyar."

Mağazanın dışı gibi içinde muazzamdı. Gözüme kestirdigim elbiseye doğru ilerliyordum ki bir anda kendimi yerde buldum. Ah omzum...
"Önüne bakarsan sevinirim." Ne? Kim? Ben mi? Başımı kaldırıp yukarı baktım.
"Bence özür dileme zamanı geldi."
"Bekliyorum."
"Nasıl?"
"Özür dilemen gerek."
Hızla ayağa kalktım.
Ağzımı açmıştım ki Beren hemen yanıma geldi.
"Onun yerine ben özür dilerim. "
"Özür dilemesi gereken sen değilsin."
Adama bak ya...
Yine ağzımı açmıştım ki..
"Neyse bi ara dilersin. Biraz acelem var da küçük cadı."
Kü-küçük cadı????

"Adama bak ya.. ÖKÜZ"
"Boşver. Hadi gidelim."
"Hıh.."

Bir kaç saat sonra eve vardık. Hava az da olsa kararmıştı.
Çantamı askıya asıp mutfağa yöneldim. Buzdolabından dondurmayı alıp yemeye başladım.
Televizyonun karşısına geçip rastgele bir müzik kanalı açtım.
Bir kaç dakika sonra Beren elinde kocaman bir kaşıkla yanıma geldi.
"Bende. "
"Hımm sana kalmadı ama."
"Yaa ver şunu."
"Hahaha hayır. "
"Sen görürsün." dedi ve beni gıdıklamaya başladı.
"Yaa tamam pes ediyorum."
"Ha şöyle."
"Al ye."
"Thanks canım. " Kaşığını dondurmaya daldırıp kocaman bir parça kopardı.
"Ya hepsini yedin."
"Sen verdin. "
"Banada bırak ya."dememle kaşığımı dondurmaya soktum.

***

Sabah uyandığımda saat 10'a geliyordu. Ah iş bulucaktım. Hızla yataktan kalktım. Bir kaç dakikada hazırlanıp odadan çıktım. Kahvaltı hazır olmadığına göre Beren daha uyuyordu. Bir kaç bir şey atıştırdıktan sonra evden çıktım.

Bir markete uğrayıp gazete aldım. İş ilanlarına baktım ve tek tek dolaştım. Ama hiç bir yer beni işe almadı. Ahh lanet...
Eve geldiğimde saat 9 olmuştu. Beren işe gitmiş olmalıydı. Barda çalıştığı için gece geliyordu. Onu beklemeye karar verdim. Televizyonu açıp kanepe de yayıldım.

Yaklaşık 4 saat olmuştu. Göz kapaklarım yavaş yavaş kapanıyordu.

***

Evet uyuyakalmıştım. Ayrıca belim tutulmuştu. Yavaş hareketlerle kanepeden kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.
Mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Hızla mutfağa girdim.
"Hele şükür uyanmışsın. "
"Eh..hâlâ uykum var ama."
"İş bulabildin mi?"
"Malesef."
"Bu iyi.."
"İyi mi?"
"Bizim barda elemana ihtiyaç varda."
"Şaka yapıyorsun?"
"Çok ciddiyim."
"Ah bu süper."
"Bu gün gider konuşuruz."
"Bana uyar."
Mutluluktan uçabilirdim. Sonunda...

Akşam olduğunda Berenle birlikte evden çıktık ve bara gittik. Konuşup anlaştık. Garsonluk yapacaktım. Akşam 7'den gece 3'e kadar. Berenle iş saatlerimiz aynıydı. Maaşı da gayet iyi. Bugün başlayabilirmişim.

"Bugün patron gelecek haberin olsun."
"Tamam efendim."
"Şimdi işinin başına."
Başımı 'tamam' anlamında salladım.

Siparişleri yetiştirmekten yorulmuştum. Patron geleceği için mekan daha kalabalıkmış. Şu patronu gerçekten merak etmiştim. Bu kadar insan sırf onun için geliyorsa önemli biri olmalı.
"Bakar mısınız?"
"A tabi geliyorum."

Ve beklenen an. Patron bir kaç dakika sonra içeri girecek. Ah Allahım...

Dikkatle kapıya bakarken o geldi. Öküz. Mağaza da bana çarpan Öküz. Arkasında bir çok adamıyla. Ne yani buranın patronu o muymuş? Ahh lanet...

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin