Sevgili Patron

37 3 1
                                    

Multimedia'da sevgili patron...

Beren'in omzumu sarsmasıyla ona döndüm.
"Ne o aşık mı oldun?"
"Ne alakası var."
"Adama öyle bi bakıyorsun ki.."
"Hiç de bile hem sen niye bana onun patronun olduğunu söylemedin?"
"Söylemem mi gerekiyordu?"
"Sence.."
"O zaman burda işe başlamazdın ve günlerce iş arardın."
"Ah ama yinede.... haklısın galiba."

Müziğin sesi daha da yükseldi. Gözlerimi patrona çevirdim. Çevresini kızlar sarmış. Allahım ya...

"Hazal."
"Evet efendim. "
"Şu viskileri patronun masasına götür."
"Ben mi?"
"Hadi."
"Şey..."
"Çabuk ol."
"Ta-tamam. "
Viskileri alıp masaya doğru ilerlemeye başladım. Masaya geldiğimde viskiyi patronun önüne koyarken elim o kadar titriyordu ki... Beni görmesini istemiyordum. Ama talihsizlik elimden kayıp viski üstüne döküldü.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Be-ben üzgünüm."
Masadaki peçeteyi alıp üstünü silmeye çalıştım. Başını kaldırıp bana baktı.
"Küçük cadı." Tanıdı beni. Olamaz...
Gözlerimi kaçırdım "yine karşılaştık desene."
"Üstünüzü değiştirseniz daha iyi olur."
Oturduğu yerden kalktı. Büyük bir kapıya doğru ilerledi. Ben de arkasından gittim. Kovulmak istemiyordum.
Uzun bir koridor da ilerliyorduk. Koridorun sonunda bir kapı daha vardı. Patron oraya girdi, ben de arkasından girdim.
Burası kocaman bir odaydı. İçerde bir yatak ve büyük bir gardrop vardı.
"Bu iki oldu. Farkında mısın? "
"Birinci senin hatandı."
"Benim mi? Hıh.."
Gardrobu açıp bir tişört çıkardı. Üstündeki tişörtü çıkardığında gözlerim kocaman açıldı. Bu kaslar ne lan...
"Beni dikizlemeyi kes ."
"Ne alakası var."dememle arkamı dönmem bir oldu.
"Hıh."
"Şey... beni işten kovmazsın dimi."
"Al bunu yıka."diyerek tişörtü elime verdi.
"Ne?"
"Sağır mısın?"
"A-ama. "
Beni dinlemeden odadan çıktı.
"Öküz."
Ardından ben de çıktım.
Tişörtü çantama atıp işime devam ettim.

Saat 3 olmuştu. Çantamı alıp bardan çıktım. Beren daha çıkmamıştı. Telefonumu çıkarıp onu aradım.
"Alo."
"Beren neredesin? Seni bekliyorum."
"Masaların temizliğine yardım ediyordum. Bekle geliyorum. Beş dakikaya ordayım."
"Tamam."
Telefonu kapatıp cebime koydum. Bir kaç dakika sonra Beren geldi ve birlikte eve gittik.

Tişörtü çıkarıp çamaşır makinesine attım.
"O ne?"
"Ne ne?"
"O işte."
"Haa tişört. "
"Onu biliyorum. Kimin yani?"
"Şey... benim."
"Senin??"
"Evet."
"Ne garip zevklerin var."
"Hıhhaa dimi. "

Pijamalarımı giyip yatağa yattım. Kulaklığımı takıp gözlerimi kapattım.

***

"Hazal...Hazal...hadi kalk ama.."
"Iıı..."
"Yaa kalksana. "
"Iıı.."
"Patron geldi. "
"Ne nerde hani..." diyerek yataktan kalktım. Etrafa göz gezdirdim ve boş gözlerle Beren'e baktım. Sanırım kandırılmıştım.
"Sen var ya."
Kıs kıs gülüyordu.
"Kahvaltı hazırdır umarım. "
"Tabiki de."
"Hıh."

Elimi yüzümü yıkayıp masaya oturdum.
"Sucuklu yumurta mı?"
"Eveeeet. "
"Oha süpersin. "
"Hıh biliyorum."
Resmen yumurtaya dalmıştım. Tabi zevkim kısa sürdü. Zil çaldı. Oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtım. Gözlerim yuvalarından fırladı resmen..
"Se-sen ne işin var burada. "
"Tişört. "
"Akşamı bekleyemedin mi?"
"Tişörtüm kıymetli. "
"Hass. "
Beni itip içeri girdi.
"Ya."
"Ne?"
"İçeri gir dedim mi?"
"Sormadım ki.."
"Hah."
Beren mutfaktan çıkıp yanımıza geldi.
"Patron. "
"Selam. "
Patron bana dönüp;
"Tişört. "
"Tamam. "
Odama gidip tişörtü bir poşete koydum. Odadan çıkıp tişörtü ona uzattım.
"Al."
"Saol."
Beren bana çok sinirli ve boş gözlerle bakıyordu. Ahh...
"Gitsen artık."
"Kovsaydın. "
"Hıh."
"Görüşürüz Beren."
"Görüşürüz. "
Kapıdan çıkmadan önce bana son kes baktı.

"Seni dinliyorum."
"Nasıl? "
"Zorlama istersen."
"Hah şey ya."
"Ney?"
"Ya ben dün tişörtüne viski döktüm de işte öyle."
"Hah iyiymiş."
"Beren."
"Tamam tamam."

Saat 7'ye gelince hazırlanıp evden çıktık ve bara gittik.
Kaç gün olmuştu ve ben hala patronun adını bilmiyordum. Neden Beren'e sormadıysam..
"Beren."
"Efendim. "
"Bu patronun adı ne?"
"Merak mı ettin."
"Bilmem gerek."
"Sebep?"
"Sonuçta onun barında çalışıyorum."
"Hımm."
"Söyleee. "
"Batu."
"Batu?"
"Hıhı. "
"Hımm."
"Batu Birsel."
"Yaa."
"İşte çok zengin falan."
"Başka?"
"Annesi o çok küçükken ölmüş."
"Başka?"
"Babası mafya gibi, şu an yurt dışında."
"Başka?"
"Kardeşi yok ama arkadaşları onun kardeşi gibi."
"Daha daha?"
"Kızların favorisi."
"O kesin."
"Ne o kıskandın mı?"
"Kim? Ben mi? Hıh."
"Tabi hoş çocuk. Karizmatik de..."
"Yanii..."
"Ne?"
"Ne ne?"
"Yok bir şey. Hadi işine.."
"Tamam."

Çok yorulmuştum. Ayaklarım uyuşmuştu. Yeni gelen malları taşımıştık. Bir kenara geçip oturdum. Oturmamla telefonum çaldı. Ahh babam....
"Ne var?"
"Hazal..ben."
"Ne istiyorsun benden?"
"Kızım."
"Kızın falan yok senin. Rahat bırak beni."deyip telefonu kapattım. Bi de arıyo ya...
Beren yanıma geldi.
"Hazal. "
"Hıı.."
"Baban mıydı o?"
"Evet."
"Moralini bozma ya hem senin ki geldi."
"Benim ki mi?"
"Patron."
"Benim ki falan değil o."
"Hıh tabi."
"Yaa."
"Tamam sakin."

Hızla içeri girdim ve Batu'ya çarptım. Ahh lanet... Allahtan yere düşmemiştim ama omzum parçalanmıştı.
Batu;
"Yine aynı şey oldu."
"Önüne bakarsan olmaz."
"Bilerek mi yapıyorsun bunu?"
"Ne? Nasıl?"
"Şüphelenmeye başladım."
"Saçmalama."
"Hıh."
Yan gülüşü ile beni süzdü.
"Doğruyu söyle kimin adamısın,"
"Ne adamı ya.."diyerek sinirle yanından uzaklaştım.

İşimi bitirdikten sonra bardan çıkıp eve gittim. Beren'i beklememiştim. Eve gelince çantamı bir köşeye atıp yatağa uzandım.

***

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin