Koruyucum?

24 3 1
                                    


Multimedia'da Hazal...

"Ne??"
Gözlerini açıp bana baktı.
"Ah küçük cadı. "
"Gerizekalı. "dedim dişlerimin arasından.
"Seni duyabiliyorum."
"Duy diye diyorum. "diyerek sandalyeden kalktım. Kapıya doğru yöneldim.
"Bekle."
"Ne var?"
"Bir bardak su verirsen sevinirim. "
Öldürücü bakışlarımı ona yönelttim. "Zıkkım iç."diye söyleyerek masadaki bardağa su koydum.
"Al."
"Saol."
Bardağı verdikten sonra odadan çıktım. Öküz yaa...

Odama girdiğimde Beren uyanmıştı.
"Hadi gidelim artık. "
"Tamam canım. Sen giyin."

Bir kaç dakikaya hazırlanıp hastaneden çıkışı yaptım.
"Patron gelmiyor mu?"
"Ne biliyim ben."
"Sabah yanına gitmedin mi."
"Ne alaka ya."
"Yemezler Hazal."
"Ne ya? Gidemez miyim? "
"Git canım. Siz geçsiniz."
"Beren."
"Bak taksi geldi."diyerek hızla taksiye bindi bende arkasından bindim. Ön kapı açıldı ve oraya da biri bindi. Bu ne terbiyesizlik...
"Beyefendi iner misiniz?"
"Sakıncası yoksa hayır."diyerek bize döndü. Ah Batu..
Ben konuşamadan Beren atıldı.
"Ne sakıncası. İsterseniz bizim eve gidelim. "
Beren'e dönüp;
"Amacın ne senin?"
"Patronu eve davet edip maaşlara zam yapmasını sağlamak."
Batu bunu duyunca gülmeye başladı.

Bir saat sonra eve vardık. Beren kapıyı açar açmaz odama gittim. Çantamı sandalyeye atıp yatağa uzandım. Lanet ya...
Tavanı izlerken kapı açıldı. Hemen oturur vaziyete geçtim.
"Yemek yiyeceğiz Hazal."
"Aç değilim."
"Hazal."
"Çık dışarı."
"Yaa."
"Çık."diye bağırınca kapıyı sertçe kapatıp çıktı.
"Ah lanet olsun. "
Kapı yine tıklandı.
"Yine ne var yaa."
Kapı açıldı ve içeri Batu girdi.
"Yemek. "
"Ye mi cem."
"Birazdan masada ol ."
"Sen bana emir mi verdin? Patronum olabilirsin ama bana istemediğim bir şeyi yaptıramazsın."
Kolumdan tutup beni yataktan kaldırdı.
"Yaa."
"Gidiyoruz."
"Bıraksana. "
Odadan çıkarıp masaya kadar sürüklemişti beni.
"Öküz."
"Otur."
Hızla sandalyeyi çekip oturdum. Yavaş yavaş yemeğimi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan babam.. ne güzel...
Önce Beren'e sonra Batu'ya baktım. Oturduğum yerden kalkıp balkona çıktım.
"Ne istiyorsun?"
"Hazal ben Melek."(komşuları)
"Melek abla?"
"Canım baban..."
"Ne? Ne oldu? "
"Baban kalp krizi geçirdi."
"Ne?..Durumu nasıl?"
"İyi ama ..seni görmek istiyor. "
"Ta-tamam hemen geliyorum. Nerdesiniz? "
"___ Hastanesi."
Telefonu kapatıp hızla askıdan deri ceketimi aldım. Beren hemen yanıma geldi.
"Ne oldu?"
"Babam şey hastaneye gitmem lazım."
"Murat amcaya bir şey mi oldu?"
"Kalp krizi geçirmiş. "
"Beni haberdar et."
Tamam anlamında başımı salladım. Ayakkabılarımı giyip kapıdan çıkacakken Batu seslendi.
"Beni de bekle. "
"Benimle mi geleceksin?"
"Çok isterdim ama daha önemli işlerim var." diyerek oturduğu yerden kalktı. Yanıma geldi.
"Hadi."
"Allahım yaa. "
"Çok konuşma."
O söylenirken ben kapıyı açıp çıktım. Tabi o da geldi. Allahım...

Aynı taksiye bindik. Yan yana, lanet olsun!!
"___ kafe lütfen."
Ne işi var bunun kafede. Kesin sevgilisi ile falan buluşur.

"Babanın nesi var?"
"Hiç bir şeyi."
"Hastaneye gitmek için bir sebebin olmalı."
"Sanane bundan. "
"Çalışanımsın....duyduğuma göre babanla kavga etmişsin."
"Duyduğuma göre insanların sevgilileri ile yatıyor muşsun? "
"Soruma soru ile cevap verme. "
"Sende bana ailem hakkında soru sorma o zaman."
Taksi durduktan sonra hızla arabadan indi. Kapıyı öyle sert kapatmıştı ki...
Gerizekalı...

"Şimdi ___ Hastanesi'ne gidelim lütfen."

Bir kaç dakikaya hastaneye varmıştık. Taksiden inip hastaneye girdim. Görevli bayana babamın adını verip hangi odada kaldığını öğrendim.
İçeri girmekten korkuyordum. Elimi kapının koluna uzattım. Ayaklarım geri geri gitmeye başladı. Bunu yapamazdım. O fahişe de kesin içerideydi. Üzgünüm baba....o kadını görmek istemiyorum.
Geri adımlar atarken durdum ve gözyaşlarım akmaya başladı. Koşarak hastaneden çıktım. Bahçedeki banklardan birine oturdum.
"Küçük bayan...iyi misiniz?"
Başımı kaldırıp bana seslenen bayana baktım. Ellerimle gözyaşlarımı silerek;
"İyiyim. "dedim.
"Su ister misiniz? "diyerek elindeki şişeyi bana uzattı. Şişeyi alıp teşekkür ettim. Bir kaç yudum içtikten sonra ayağa kalktım.
"İyi günler."
"Sizede. "
Yavaş ve dengesiz adımlarla yürümeye başladım.
Daha fazla dayanamayıp yere yığılabilirdim. Bir taksi durdurup eve gittim. Zile bir çok kez basmama rağmen Beren kapıyı açmamıştı. Sanırım evde yoktu. Yedek anahtar bende olduğu için şanslıydım. Kapıyı açıp içeri girdim. Odama gidip kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapatıp hülyalara daldım.

Gözlerimi açtığımda saat 7 olmak üzereydi. Hızla yataktan kalktım. Giyinip odadan çıktım.
"Kalktın mı?"
"Yok hala uyuyorum."
"Hazal."
"Hadi gidelim."
"Hazal.."
"Hıı??"
"Baban?"
"Geç kaldık ama Beren hadi."
"Hazal. "
"Ne Hazal Hazal?"diyerek evden çıktım. Arkamdan gelip koluma girdi.
"Gitmedin dimi."
"Gittim...ama.."
"Ama?"
"İçeri girmeye cesaret edemedim."
"Canım benim. "

Bir saat sonra bara vardık. Baya geç kalmıştık.
"Kızlar hiç gelmeseydiniz. "
"Özür dileriz efendim."
"Bu ilk ve son olsun. Bundan sonrasında gözünüzün yaşına bakmam. Kovarım."
"Özür dileriz."
"İşinizin başına."
Başımızı tamam anlamına salladıktan sonra işe başladık.

"Güzellik buraya bakar mısın? "
"Buyrun efendim."
"Efendim? Ben Bora. Peki ya senin adın ne güzelim?"
Sakin ol! Sakiiiiiiin!!!
"Siparişiniz. "
"Bir gecelik sen."
Allahım ya...
"Demek bir siparişiniz yok. O zaman iyi eğlenceler. " diyerek ilerlemeye başladım. Bora bileğimden tutup beni kendine çevirdi.
"Çok inatçısın. "
Elini yüzüme götürüp okşamaya başladı.
"O elini indir."
"Yoksa?"
Tam cevap verecekken;
"Yoksa kırarım."
Kim lan bu? Başımı sağa çevirdim ve Batu... Ortam sessizliğe büründü.
"Sende kimsin?"
"Elini indir önce."
Bora elini indirip tamamen Batu'ya döndü. Batu yavaş adımlarla yaklaşıp Bora'nın yüzüne sert bir yumruk attı.
Bunun ardından çığlık attım. Herkesin gözü bizdeydi. Batu'ya dönüp;
"Ne yapıyorsun?"
"Seni koruyorum mesela.."

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin