BÖLÜM İKİ: AŞK MI ARKADAŞLIK MI?

22 3 11
                                    

BÖLÜM İKİ
Aşk mı arkadaşlık mi?,
Hızla çantamı alıp Emma'ya kısa bir mesaj attım.
Ben: Emma size geliyorum.
Ardından evden çıktım çünkü bu gece evde yalnız uyuyamazdım. Emma'nın evi bana daha yakın olduğu için ona gitme kararı aldım. Evden çıktıktan sonra telefonuma Emma'dan bir mesaj geldi.
Emma: Aa süper bekliyorum<33
Emma: dur bir saniye bir anda bana gelmezdin bir sorun mu oldu?
Ona bunu söylemeli miyim bilmiyordum. Belki de Emma... Evet! Belki de Emma bana şaka yapmıştır çünkü bugün okulda onu bulduğumda "yalnız değildin." Demişti. Ama böyle bir şakayı neden yapacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu.
Ben: sorun yok emmy geldim bile neredeyse
Yazıp telefonu cebime attım. Bir kaç adım sonra Emma'nın evinin önündeydim. Benim gibi Emma ve sidney'de evde yalnız yaşıyordu. Tabi sidney genelde erkek arkadaşının evine giderdi. Evde yalnızdık çünkü üniversite okumak için yurt dışına çıkmıştık ve ailelerimiz yanımızda değildi. Daha doğrusu ben ailemi yıllar önce kaybetmiştim babam ölmüştü annem ise ortadan kaybolmuştu. İyi bir çocukluk geçirdiğim söylenemezdi... Emma'nın kapısının önüne geldim ve yüzüme biraz gülümseme katarak kapıyı çaldım. Bir elinde bıçak ile kapıyı açınca yüzümdeki gülümseme ortadan kayboldu.

"Hoş geldiniz bayan Cassandra buyurun sizi içeri alalım" diyerek gülümsedi.

Bıçağa gözüm kesilince gerildiğimi fark edip kahkaha attı. Ben ise o an sessizce kaşlarımı çattım.

"Cass yemek yapıyordum seni öldürmeyeceğim." Dedi ve bıçağı kapının yanındaki komidinin üzerine koydu ve elimi tutup içeri çekti.
İçeriye baktığımda Emma'nın evinde bir kaç değişiklik yaptığı da gözümden kaçmamıştı, duvarları toz pembe ile beyaz arasında bir renge boyatmış ve bir kedi almıştı. Kediyi ilk kez görüyordum bu yüzden şaşkınlığımı gizleyememiştim.

"Emmy kediyi hangi ara aldın? bu çok sevimli görünüyor" dedim beyaz tüylü ve mavi gözleri olan minik kediye bakarak.

"Adını Lily koydum, daha dün yağmurdan saklanmaya çalışırken buldum onu ve hemen eve aldım size söylemeyi unutmuşum." Dedi ve kediyi kucağına aldı.

Ardından mutfağa geçtik, Emma yine bir şeyler pişiriyordu. Emma gerçekten yemek pişirmekte ustaydı genelde o pişirir sidney ve ben ise yerdim. Emma'nın evine geldiğimde son yaşadığım olayı unutmuştum. Bir an o aklıma gelince yüzümdeki gülümseme ortadan kayboldu onun yerine yüzümü endişe kapladı. Emma'nın bunu fark etmemesini sağlamaya çalışıyordum çünkü eğer o yapmadıysa ona bunu anlatıp korkmasını istemiyordum. Lily'nin miyavlamasıyla onu kucağıma aldım onunla oyalanıp kafa dağıtıyordum. O sırada Emma'da mutfakta oyalanıyordu.

"Ne pişiriyorsun emmy?" diye sordum. Burnuma tanıdık bir koku geldi, kurabiye kokusu hem de favorim olan!

"Sen gelmeden önce fazladan soslu makarna yapmıştım şimdi onu yiyebiliriz Ayrıca Akşam yemeği için boeuf bourguignon* yapıyorum ve senin favorinden kalpli kurabiye pişiriyordum, kurabiyeler neredeyse hazır."

(Boeuf bourguignon: etin kırmızı şarap ve et suyu ile kısık ateşte pişirilmesi ile yapılır.)

Şaşkınlığımı yine gizleyememiştim. Şimdiden yemek için sabırsızlanıyordum.

"kalpli kurabiyenin Benim favorim olduğunu nerden biliyorsun? Diye sordum merakla çünkü bunu hiç bir zaman ona söylememiştim. Bana doğru döndü ve gözlerime baktı.

"Senin hakkında her şeyi biliyorum Cassandra."

Duygularım birbirine karıştı ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Sadece gözlerine odaklandım sonra da gözlerimi onun gözlerinin üzerinden aldım ve kucağımda ki Lily'e döndüm. Emma'nın bana karşı ne hissettiğini anlayamıyordum. Eğer beni bu kadar seviyorsa bu ürkütücü mesajı da o atmamıştır anlamına mi geliyordu? Sanırım bunu bu gece öğrenmenin tek yolu vardı o da Emma ile yakınlaşmaktı.
Öğleden sonra Emma ile yediğimiz soslu makarnadan sonra kalpli kurabiyeleri yiyerek film izlemiştik. Emma akşam yemeğini hazırlamayı bitirmişti. Oturma odasında Lily ile vakit geçirirken o da sofrayı kurmuştu . Ne zaman yarın ki kamp hakkında konuşacaktık onu da bilmiyordum.

"Cass yemek hazır." Diyerek beni çağırdı. Mutfağa gittiğimde gözlerime inanamadım ortam... ortam oldukça romantikti! Ve Emma'nın üzerinde ki siyah kısa elbise tarzı pijama da oldukça gösterişliydi. Bana sandalyede ki pijamaları giymem için işaret etti. Pijamaları alıp Emma'nın odasına gittim ve pijamaları giyip aynaya baktım emmy işini biliyordu. Kırmızı renkte pijama tarzında bir elbise ve elbisenin üzerinde de siyah renkte bir hırka. Aynaya bakıp kâküllerimi düzelttikten sonra mutfağa geri döndüm. Emma sandalye de oturmuş ikimiz için de kırmızı şarap dolduruyordu. Yine benim sevdiğimden! Kırmızı bir masa örtüsü kullanması ve kırmızı renkte pijama ise yine benim sevdiğim renkten olduğu içindi. Sandalyeye oturdum ve kırmızı şarabımdan bir yudum alıp Emma'ya baktım. Bir şey söylemek üzereymiş gibi duruyordu ve en sonunda söyledi.

"Cassandra benden böyle bir şey beklemediğinin farkındayım. Ama sana bunu söylemek için uzun süre yalnız kalmamız için bekledim ve o gün bu günmüş."

Ne diyeceğimi yine bilmiyordum ama bende bir şeyler demeye çalıştım.

"Emmy hiç sorun değil! Uzun süredir aramızdaki ilişkinin aşk mi yoksa arkadaş mı olduğunu bende bilmiyordum. Bunu yapman iyi oldu aramızdaki ilişki ne olursa olsun seni hep seviyorum." Dedim. Bunu duymak onu mutlu etmiş gibi görünüyordu. Gülümseyerek

"Bende seni cass bende seni aramızdaki ilişki ne olursa olsun hep seviyorum." Dedi. Yemeklerimizi yerken çok konuşmamıştık çünkü yemek yerken konuşmayı sevmediğimi de biliyordu. Yemekler bitince bardağım da kalan son şarabı da yudumladım. Sanırım bir gecelik yemek için 3 bardak şarap fazlaydı. Başımın dönmeye başlaması çok uzun sürmemişti ama hala kendimdeydim. Saatler gittikçe geç oluyordu Emma uykumun geldiğini fark edip elimden tutup beni yatak odasına götürdü. Götürürken hala kendimdeydim.

"iyiyim emmy ona bakılırsa sen 5 bardak içtin." Dedim ve kendimi yatağa attım. Emmy gülümsedi ve yanıma uzandı.

"Sanırım sende daha cok etki bırakmış Cassandra." Dedi ve Bana doğru döndü bende ona doğru döndüm. Burunlarımız neredeyse birbirine değecek kadar yakındık onun nefesini vücudumda hissedebiliyordum. Aklıma kamp gelince bir anda duruldum.

"Hey Emma bu arada bu kamp işi ne olacak? Aslında ben kararımı değiştirdim gitmeyi düşünmüyorum daha doğrusu gitmiyoruz." Dedim Emma'ya bakarak fakat Emma oralı bile olmadı sadece bakışları duraklarımın üzerindeydi bir kaç saniye içinde ise dudakları dudaklarımın üzerinde oldu. Dudaklarını dudağımda vücudunu ise vücudumda hissediyordum. Beni öpüşünden kırmızı şarabın tadını alabiliyordum. Onu öpmeyi bıraktıktan sonra
"Sen hep sarhoş olsan hiç fena olmazdı Emmy" dedim.

Boynunu bükerek bana baktı.

"Emmy mi?

"Emmy ya da Emma ne fark eder ki?"

Dedim. Emma'ya genelde Emmy derdik bunu neden şimdi sorun ettiğini anlamıyordum.

"Bana Emma ya da Emmy deme."

"Ne dememi istiyorsun Adın Emma değil mi?"

"Evet Emma. Ama senin Emma demeni istemiyorum."

"Başka ne diyebilirim ki!?"
Yüzüme doğru yaklaştı ve

"Sen sevgilim de"
diyerek dudakları dudaklarımla tekrardan buluştu. Bu gecenin hiç bitmemesini dilerdim...

ÖLÜMLÜ ORMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin