8.Bölüm

34 8 3
                                    

İyi okumalar~
*
*
*

"Felix'i ve Kazuha'yı yakalandılar. Zeplinler de tamamlanmak üzere.  Üzgünüz Yeo. Soobin ve Minji kıdemlilerin tuhaf davrandıklarını söylemişlerdi. Şimdiyse labarotuvara kapatıldılar. Hızlı ol, yardıma ihtiyacımız var. "

Her bir cümleyi kodların gönderilme sırasıyla tarihlendirdiğinde 1 hafta öncesinden gönderilmeye başladığını anladı Yeosang.

"Hey profesör, iyi misin?"

Yunho bezgin sesiyle sorduğunda Yeosang girdiği transtan irkilerek çıktı. Bembeyaz kesilmiş yüzüyle elindeki kağıdı kahve saçlı çocuğa verdiğinde sarsak adımlarıyla arkasında kalan sandalyeye adımlayarak oturdu.

Felix ve Kazuha askeriye tarafından yakalanmıştı , Minji ve Soobin'in durımları ise belli değildi. Onların güvende olmama düşüncesi kendisini yiyip bitirirken eli kolu bağlı bir şekilde oturmak kendisine sinirlenmesine neden oluyordu.

Boş gözlerle metalik masanın yüzeyini incelerken beyni durmuş gibi hissediyordu.

Yunho eline tutuşturulan kağıdı okuduktan sonra hayretle kaşlarını kaldırdı. Kaybolanlar pek umrunda değildi ama her yerde karşılarına çıkan zeplilleri fazlasıyla merak etmişti. Kim neden tarih öncesinden kalma araçlardan bu kadar korkardı ki?

Profesörden bir şekilde yararlanabileceğini düşünerek onunla ilgileniyormuş gibi davranmaya karar verdi.

"Tanrım... Kendine gelir misin lütfen? Onları bu şekilde mi kurtarmayı düşünüyorsun? Toparlan ve neden şu zeplinlerden bu kadar korktuğunuzu açıkla. Belki biz de buradan yardım edebiliriz. "

Olsukça ilgili çıkan sesiyke yanına yaklaştığı Yeosang'ın önüne çömeldi.

Dizleri üzerinde durarak hâlâ boş boş bakan onunla göz göze geldiğinde kaşlarını hafifçe kaldırdı.

"Sanırım haklısın..." mırıldanarak yerinden kalktığında Yunho da kalkarak biraz geri çekildi.
Hongjoong'un görüşmesinin bu kadar uzun sürmesine lanet ederek malzeme bolaplarından birisini karıştıran Yeosang'ı uzaktan incelemeye başladı.

Eline aldığı küçük bir kutunun içinden mavi beyaz renkli bir bellek getirerek masanın üzerine koydu ve aktifleştirerek bir zeplin planını açtı.
Biraz yakınlaştırarak ve bazı yerlere dokunarak altında kalan kabini yakınlaştırdığında konuşmaya başladı.

"Şu anlık Halazia sadece savaştan sağ kalan şehirlere erişim sağlayabiliyor ama zeplinlerin yapımı tamamlanırsa ulaşabileceği alanı kat kat arttıracaktır. "

Kabinin altında kalan alanı biraz daha yakınlaştırıp uydu benzeri çıkıntıları netleştirdiğinde devam etti.

"Bu uydular sayesinde şehrin dışında kalan sistemlere ulaşmayı ve kalan insanları da kendisine hizmet etmesi için kullanacak. Veya onları öldürecek, bilmiyorum. "

Kaşlarını çatarak dağınık saçlarını daha fazla dağıttı. Tamamen içeriden halledilmesi gereken bir sorundu bu. Düşünceli bakışlarıyla DLE ye döndüğünde yanıp sönen yeşil ışığı dikkatini çekti.

Daha öncesinde yanmıyordu.

"Pekii... Ortadan kaybolan arkadaşlarınla iletişime geçsek?"

Heyecanlı sesiyle DLE'ye ilerleyerek bilgisayarına bağladığı kablolarını söktü.

Yeşil ışık yanan çıkıntının kapağını açıp içindeki kabloları cebinden çıkardığı küçük el bilgisayarına bağlayarak tüm verilerini sildi ve baştan başlattı.

Halazia {Seongsang}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin