Uzun bir aradan sonra herkese merhaba...
Sizler için olmayan vaktimi ayırıp bir bölüm yazdım. En son ki bölümümü onsekiz nisanda yazmıştım, aradan yaklaşık bir ay geçti. Bölüm yazmama sevinenler olabilir veya artık bölüm yazmayı geciktirdiğim için kızanlar olabilir. Ben herkesi olumlu karşılıyorum ne olursa olsun. Arada sizlere bu şekilde sürprizler yapabilirim, hazırlıklı olun ;)Herkese iyi okumalar...
Umarım hoşunuza gidebilecek bir bölüm yazmışımdır.Masallara dalıp gidiyorum bazen. Bazen Pamuk prenses olup prensimi bekliyorum, kurulan intikam planlarına bir çözüm yolu bulup içinde bulunduğum bu bataklıktan kurtarmasını umutla bekliyorum.
Bazen külkedisi olup herşeye boyun eğiyorum. Verilen emirlere uyup kaderime razı geliyorum.
Bazen uyuyan güzel olup uykunun derinliklerinde kayboluyorum. Bazen güzel rüyalarla süslüyorum hayallerimi. Bazen de kabuslara dalıyorum. Sonra hemen çıkmak istiyorum bu masaldan.
Korkuyorum, sonsuza kadar uykuya hapsolmaktan bir daha geriye dönememekten korkuyorum.
Vaktimin boşuna gitmesini sadece dışardan izleyici gibi izleyerek elimden birşeyin gelememesinden korkuyorum.
Sonunu bilmediğim bir yolda geriye dönememekten korkuyorum..."Dans takımımıza, grubumuza, ailemize kısacası aramıza hoşgeldin Eylül."dedi Elvin elini uzatarak.
Açıkcası söyledikleri çok hoşuma gitmişti. Aile kavramı hemen kazanılamayan bir kavramdır. Dans takımında oluşan bir aileye girebilmek sanırım erişebileceğim mutluluklar arasında en güzeliydi.
Artık bende bu ailenin bir parçasıydım. Hem de alanında profesyonel olduğum bir dalda kurulan bir ailenin parçası. Kim bilir ne gibi zor günler beni bekliyor,
bunu hep birlikte göreceğiz. Sonuçlar tamamen açıklandıktan sonra herkesin göstermiş olduğu tepkiler çok farklıydı. Öyle ki bazılarının gözlerinden ne kadar kıskandıklarını görebiliyordum. Kimileri şaşkınlıklarını gizlemeye çalışsalar da tabiki yüz ifadelerinden anlaşılabiliyordu."Seni gerçek anlamda tekrar tebrik ediyorum Eylül. Bu güne kadar benden daha iyisi olmamıştı. Şanslısın" Dedi Elvin. Gözlerini gözlerime dikip kısıklaştırırken.
"Güçlüyüm, hemde sandığından daha fazla" derken sesimin titremesine engel olamıyordum. Elvine ne kadar güçlü olduğumu söylesem de sesimdeki titrek ton herşeyi ele veriyordu.
Birbirimizin gözlerinin içine bakarken bir süre sonrasında gözlerini kaçıran yine ben olmuştum."Güçlü olduğun kadar hırslısında ama şunu da unutma ki hırsına yenilenler gün geçtikçe fazlalaşıyor, dikkat et ki birden kendini bu katagoride bulmayasın."
Söylediği sözler kulağımdan içeri sızarken yüzümde istemsizce kızgınlık meydana gelmişti.Kızmıştım, daha beni tanımadan ne kadar da ön yargılı konuşabiliyordu. Oysa ki herkese iyi niyetli yaklaşmayı planlıyordum. Ne kadar da saf bir yaklaşımmış bu.
"Haklısın, fazla hırs insana kaybettirir fakat hırs olmadan da rekabet olamaz."
Kurduğum cümlede ki duruluğu keşfedebilmem için ne kadar çaba harcamam gerekiyor acaba? Öyle bir şey ki ne kadar duru ve öylesine safça kurulan bir cümle gibi gözükse de altında rekabetten doğan hırsın galibiyetini kutlayan bir kız saklıydı, onun cümleleriydi bunlar.
Elvin ve iki arkadaşı kapıya doğru ilerlerken dört gözle burayı terketmelerini bekliyordum. Elvin varken bir olumsuzluk kaplıyordu vücudumun her yanımı bir türlü çözemediğim uyumsuzluk ve hayal kırıklığı.
İçinde bulunduğum birincilik duygusu ise paha biçilmez bir yere sahipti. Umudun yittiği anda ortaya çıkan mucizevi bir olay olan bu durum hayallerimle süslediğim bir yerde saklı kalırdı hep. Şimdi ise gün yüzüne çıkıyor bu tozlu hayaller.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL&İntikam Uğruna
Подростковая литератураEylül... Güveni, kurtarılması imkansız bir dipsiz kuyuya atılan, Masumiyeti, çıkışı bulunmayan bir labirente hapsedilmiş, Özlemi, oradan oraya sürüklenmiş bir boşluktan farksız, Vicdanı, her şeye rağmen hiç bir şeye boyun eğmeyen, Aşkı, asla u...