Hayal ile gerçek arasına saklanırdı duygularım. Yaşantılar; hayal olmayacak kadar gerçek, gerçek olmayacak kadar hayaldi benim için. Kim anlatırdı bana duygularımı? Bugün gülüp yarın ağladığımı, hüznümü, şaşkınlığımı.
Ne zaman çok gülsem okadar ağlamışımdır. Oysa ki ne kadar saçma bir söz, "Çok gülme çok ağlarsın."
O zaman ne anlamı kalır sevincin, mutluluğun, gülmenin ne anlamı kalır. Ha birde hayal kırıklıkları bulunuyor yaşantılarımın arasında. Ne zaman birine güvensem hep bir hayal kırıklığı. Sahi bunlar sadece benim başıma mı geliyor? Yoksa aynı kaderi paylaştığım kader mahkumlarım da var mı? Hayal kırıklığı diyordum, Miray'a güvenmiştim, hem de kendi kardeşim yerine koyarak sadece güvenmiştim. Yaşanılanların bu şekilde sonuçlanacağını bilseydim, güvenmek gibi onlara hiç mi hiç yakışmayan bir tabirde bulunur muydum? Tabiki de bulunmazdım.
Bir insanın zaafından yararlanmak, hayatımda duyduğum en iğrenç davranışlardan birisi benim için. Hafızası resetlenmiş bir bireyin, nasıl olurda bu zafından yararlanıp güvenini sarsarsınız?
Gözlerimin içine bakarken söylediğiniz yalanlar ne kadar içler acısı bir durum. Bunu bile bile yapmak tam da Aras'a yakışır bir davranış, fakat bundan sonra Miray da Aras ile aynı değeri taşıyor benim için.
"Sana yavaşla dedim, Aras durdur şu arabayı."
"Eylül kes sesini dikkatimi dağıtıyorsun."
"Aras dikkat eeett,haayıır."Aklım karma karışıktı, tüm olaylar birbirine girmiş, eski yaşantılar tozlarından silkinip gün yüzüne çıkmaya çalışıyordu. O gün ki geçirdiğim kaza, hatırlıyorum evet hatırlıyorum.
Parti sırasında yaşanılan kavga ve ardından geçirdiğimiz kaza...Ve en önemlisi Elayı, üvey ablamın bana yaptıklarını hatırlıyorum. Aras ve Ela'nın telefon konuşmasını, bana kurulan bu intikam oyununu çok iyi hatırlıyorum...
●●●●●●●
Gözlerim kendi karanlığıyla boğuşurken etrafımda yükselen sesler kendini anlaşılmazlığa sürüklüyor, beynimin içine kadar işleyen ağrı, gittikçe kendini ön plana çıkarıyordu.
"Eylül, kendine gel. Eylül beni duyuyor musun?"
Bedenim kendini halsizliğe hapsederken, bir çift elin yanaklarımda gezindiğini hissettim. Dokunuşları o kadar narin ve hafifti ki içimi farklı bir his kaplamıştı. Aras'ın ilk defa bu denli narin dokunuşlarına rastgelmiştim. İlk başta narin başlayan bu dokunuşlar ilerleyen zamanlarda kendini tokata bırakmıştı. Tokatın etkisiyle araladığım gözlerimin arasından etrafımdakileri ayırt etmeye çalıştım. Karşımda bir çift endişeli göz beni süzüyor, merakla ayılmamı bekliyor gibiydi. Gözlerimi tamamen açtığımda ise her zamanki yine gibi deniz mavisi gözlerinin derinliklerinde buldum kendimi.
Gözlerimin açılması Aras'ın çatık kaşlarının düzelmesine sebep olurken yüzünde oluşan gülümseme paha biçilmez bir güzelliğe sahipti. Böyle bir güzelliğe sahip bir bireyin sonu ne olacağı bile belli olmayan bir intikam oyununa dahil olması heralde tercih meselesinden dolayı olması gerek.
Gözlerimin yarı açıldığına şahit olan Aras, beni var gücüyle kucaklayarak salona doğru ilerlemeye başladı. Kaslı kollarının bana vermiş olduğu güven dolu kucağı, boynuna dolamış olduğum kollarımı gevşetmeme sebep olurken, aşağıya sarkıttığım boynumu bir nevze kaldırarak Aras'ın boyun girintisine saklanmama sebep olmuştu. Salonda beni bırakacağı koltuğa doğru yaklaşırken Aras'ın nefes alış verişinin her geçen saniyede hızlandığını hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL&İntikam Uğruna
Fiksi RemajaEylül... Güveni, kurtarılması imkansız bir dipsiz kuyuya atılan, Masumiyeti, çıkışı bulunmayan bir labirente hapsedilmiş, Özlemi, oradan oraya sürüklenmiş bir boşluktan farksız, Vicdanı, her şeye rağmen hiç bir şeye boyun eğmeyen, Aşkı, asla u...