Sabah telefonun sürekli çalması ile uyandım. Kimdi bu saatte arayan? Sövmemek için kendimi tutarak telefonu açtım.
"Nerdesin Yoongi hyung seni bekliyoruz?"
Jimin'in sesini duymam ile hızlıca yatakta doğruldum ve gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ben bunu tamamen unutmuştum. Elimi alnıma vurdum. Benden cevap bekleyen Jimin'e cevap verdim.
"Evden çıkmak üzereydim. Sen konum attın mı?"
"Evet hadi seni bekliyoruz"
"Tamam geliyorum"
Hızlıca yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve dolabımı açıp elime gelenleri üzerime geçirdim. Telefondan Jimin'in attığı konuma baktım. Fazla uzak değildi neyse ki. Hemen evden çıkarak hızlı adımlarla konuma geldim. Telefonu elime alıp Jimin'i aradım ve içeri girdim. Etrafa baktığımda el sallayarak bana bakıyordu. Telefonu kapatıp yanlarına ilerledim. Jimin hemen ayağa kalkarak bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim. Ayrıldığımız da arkadaşına döndüm. Bu geçen gün karşılaştığım çocuktu.
"Sen?"
"Sen."
"Hoseok'tu değil mi?"
"Evet sende Yoongi"
Gülümseyerek onayladım. Jimin hiçbir şey anlamamış şekilde ikimize bakıyordu. İkimizde Jimin'e dönüp anlattık nasıl tanıştığımızı. Merak ettiğine emdindim. Jimin sırıtarak bana baktığında gözlerimi devirip elime menüyü aldım. Bir şey yiyeceğimden değildi Jimin'in sırıtarak bakmasından kaçmak içindi. Aklından neler geçtiğini anlıyordum.
Jimin ve Hoseok kahvaltılık bir şeyler söylerek Jimin portakal suyu Hoseok ise hafif bir kahve almıştı. Ben ise sadece kahve söyledim.
"Ee Yoongi hyung bize bir gün kahve yaparsın artık"
Diyerek imalı şekilde baktı. Onun gibi cevap verdim.
"Sen kahve mi içiyorsun Jimin?"
"Senin yaptıklarından içebilirim bence hyung"
Jimin kahve sevmezdi. Onun için fazla yoğundu.
Jimin ve Hoseok'un kahvaltısı gelmişti. Benimde kahvemi bıraktıklarında hep birlikte konuşmaya başladık. Hoseok ile birçok ortak noktamızın olduğunu öğrendim. Sanki hayat onunla karşılaşmam için uğraşıyor gibiydi.
Jimin'in sürekli kızarak reçel sürdüğü ekmeği uzatması benim asla yememem ile kahvaltıyı bitirdik. Kahvaltı etmeyi sevmiyordum. Hesabı ödeyip çıktık.
Jimin ikimizinde koluna girerek bizi sürüklemeye başladı. Alışveriş merkezine girip gezmeye başladık. Hep birlikte bir mağazaya girdik. Soyunma kabinlerinin önünde oturup Jimin'i beklemeye başladık. Seçtiklerini giyen Jimin yanımıza geldi. Birkaç kıyafet aldıktan sonra bazı mağazaları daha gezdik.
Saate baktığımda öğlen olmak üzereydi. Karnımın acıktığını hissediyordum. Yemek yemeyi teklif ettiğimde Jimin kahvaltı etmediğim için inat edip yemeğe gitmiyordu. Sonunda Hoseok'ta ısrar edince Jimin ikna oldu. Hep birlikte yemek için bir yere oturduk. Hoseok ile ben hamburger Jimin'de pizza söyledi. Yemekleri beklerken elime telefonu aldım ve sosyal medyaya girdim. Telefonda gezinirken yemekler geldi. Hep birlikte sohbet ederek yemeklerimizi yedik.
Sanki bu anı bir yerden hatırlıyor gibiydim ama nerden bilmiyorum. Anlık olarak dalıp kendime geldim. Hoseok'a baktığımda o da benim gibi bir yere dalmıştı. Bakışlarımı hissetmiş olmalı ki bana doğru baktı ve anında gözlerini kaçırdı. Yemeklerimiz bittikten sonra hesabı ödeyip çıktık. Jimin, Hoseok ve benim koluma girip bir şeyler anlatarak yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Young And Beatiful | Sope
FanficGenç ve yakışıklı olmadığım zaman beni sevecek misin? Acı çeken ruhumdan başka hiçbir şeyim kalmadığında beni sevecek misin?