Hoseok benimle buluşup konuşmak istediği hakkında mesaj attı. Bende hızlıca cevap vererek buluşalım dedim. Yataktan kalkıp yatağı topladım ve giyinmeye başladım. Üzerime geçirdiğim beyaz tişört ve siyah pantolonun üzerine hırkamı giyip mutfağa indim. Kahvemi yapıp içtim. Mesaj sesi geldiğinde telefonu elime aldım. Hoseok buluşmak istediği yerin konumunu atmıştı. Kahvemi bitirip evden çıktım.
Konuma baktığımda çok fazla uzak olmayan bir kafe olduğunu fark ettim. Yavaş adımlarla oraya doğru ilerledim. Vardığımda kapıyı açıp içeri girdim ve gözlerimle Hoseok'u aradım. Parmaklarıyla oynayan ve dudaklarını işleyen Hoseok'u gördüğümde yanına adımladım ve karşısına oturdum. Beni fark etmesi ile irkildi. Parmaklarıyla oynamayı bıraktı ama hala dudaklarını dişliyordu ve ben ise konuşmasını bekliyordum.
"Hyung seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum ama nerden başlayacağımı bilmiyorum. Belki sana saçma gelecek aptal olduğumu düşüneceksin"
Dedikleri ile kaşlarım çatıldı. Ciddi şekilde bakmaya başladığımda Hoseok gözlerini kaçırarak konuşmak için ağzını açtı ama konuşmadı. Derin bir nefes aldı ve konuştu.
"Hyung rüyamda seni gördüm. Aslında rüya mıydı emin değilim ama sen vardın ve yanında biri vardı güzel zaman geçiriyordunuz ama sanki rüya değilde geçmişte olan bir şeyleri hatırlıyor gibi hissediyorum"
Anlattıkları hiç yabancı gelmiyordu. Aynı şeyleri benimde görmem garipti. Kendi kendime düşünürken Hoseok benden bir tepki bekliyordu. Ellerini masaya koyup anlatmaya başladım.
"Aynı şeyleri bende görüyorum ama benimkinde sen varsın ve yanında biri var güzel vakit geçiriyorsunuz falan aynı şeyler ve sana katılıyorum garip bir şey var ama ne olduğunu anlayamıyorum. Seninle bu konu hakkında konuşmak istiyordum ama o günden sonra bir daha konuşmadığımız için saçma bir rüya olduğunu düşünmeye karar verdim ama değil bunu biliyorum"
"Evet ve daha önce böyle şeyler görmüyordum seninle tanıştıktan sonra olmaya başladı yanlış anlama kötü anlamda demiyorum"
Telaşlı şekilde konuşmasına tebessüm edip kendini açıklamaya çalışmasını izledim. Aniden aklıma gelen fikir ile Hoseok'u izlemeyi bırakıp aklıma gelen fikri Hoseok'a anlattım.
"Belki Jimin biliyordur ikimizin de ortak arkadaşı"
Hoseok'a da mantıklı gelmiş olmalı ki telefonunu eline alıp Jimin'i aradı. Biraz konuştuktan sonra Jimin'i buraya çağırdı. Telefonu kapattığında ikimizde sessiz şekilde Jimin'i bekledik. Her kapı açılmasında kafamız kapıya dönüyordu. En sonunda geldiğinde gülerek Hoseok'a sarıldı ve beni görmesi ile şaşırsa da selam verip yerine yerleşti.
"Siz bensiz buluşuyorsunuz ha neler oluyor bakayım? Hem siz beni niye çağırdınız?"
Hoseok ile kısa bir göz temasından sonra onun konuşmayacağını anladım ve hızlıca konuya girdim.
"Jimin şimdi beni iyi dinle çünkü bir daha anlatmicam"
Kafasını hızlıca sallayıp pür dikkat beni dinlemeye başladı.
"Biz Hoseok ile rüyalar görmeye başladık. Hatta rüya da değil gerçek gibi ve ikimizde birbirimizi görüyoruz. Karşılaşmamızdan sonra başladı."
Sözümü bitirdiğimde Jimin'in yüz ifadeleri değişmeye başladı. Bir şeyler bildiği belliydi. Konuşacak gibi oldu ama nefes verip sustu. Bir süre konuşmasını bekledik. Önceden ne olmuştu bilmek istiyorduk. En sonunda konuşmaya başladığında Hoseok ile dinlemeye başladık.
"Aslına bakarsanız siz önceden tanışıyordunuz tabii o günkü olaylar olana dek."
Anlamaz şekilde bakmaya başladığımda kaşlarım çatıldı. Konuşacağım sırada Jimin anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Young And Beatiful | Sope
FanficGenç ve yakışıklı olmadığım zaman beni sevecek misin? Acı çeken ruhumdan başka hiçbir şeyim kalmadığında beni sevecek misin?