Ezine

8 2 0
                                    


   Taze çekilmiş kahve kokusu salonu kaplamış, her sabah erkenden gelen devamlı iki müşteri kapıdan içeriye girip her zamanki yerlerine yerleşmişlerdi. Hava bir tık puslu, sokaklar işlerine giden meşgul insanlarla doluydu. Tashi kasanın arkasındaki yerine geçip önlüğünü bağladı ve üzerinde Novak yazan yaka kartını düzeltti. Anlaşılan bugün de monoton günlerden biri olacaktı.

   Son beş yıldır kendi kafesiyle uğraşan Tashi, günün ilk kahvesini hazırladı. Nitekim bu Nicolas'ın her gün verdiği siparişi değildi. Tashi şaşkınca Nicolas'a bir şeyler söyleme gereği duydu.

''Bay Cage, bunu sormak bana düşmez biliyorum ama... İyisiniz değil mi? Bugün her zamanki siparişinizi vermediniz.''

  Nicolas tebessüm edip Tashi'nin masasına bıraktığı Americano'yu yudumladı, bir tebessümün ardından  konuşmaya başladı.

''Ben Nicolas Cage'im.''

  Tashi'ye bu sözler tuhaf gelmişti ama bunların içini rahatlatması için söylendiğine inandı ve Nicolas'a geri gülümsedi. Tezgah arkasına dönecekken sessiz kafeyi bir gürültü kapladı, Nicolas'ın fincanı yere düşmüş, sıcak kahve yılan derisi ceketinin üzerini kaplamıştı. Tashi çeviklik yapıp üstünü temizlemeye çalışan Nicolas'a havlu uzattı ve yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu. Bay Cage başını olumsuz dercesine salladı ve teşekkürlerini sunup kahvenin parasını masaya bıraktı ve çıkışa yöneldi. Sanırım acelesi vardı veya sadece kafede kalamayacak kadar utanmıştı. Bu Tashi'yi düşündürürken kafe kapısının tatlı çanı çaldı. 

''Novak! İşe geç kalıyorum''

  İçeriye bağırarak giren Rowan'ın üstü başı dağılmış haldeydi, biri onu görse cidden işe geç kaldığını sanardı fakat olay bunun tam tersiydi... Bu sözler gerçeği yansıtmıyor aksine Tashi için farklı bir mana içeriyordu. Rowan nefes nefese yanaştığı kasanın önünde göz kontağını bozmadan sözlerine devam etti.

''Cappuccino, ekstra köpüklü ve üç adet donut lütfen.''

   Klasik bir sipariş gibi görünüyor değil mi? Bunu bir de Tashi'nin duyduğu şekilde tekrar ortaya koymak gerekiyor...

''Camembert teslimatı, rıhtımda ve devriye gezen üç grup polis aracı var''

  Tashi bunu beklemiyordu, teslimatı bu kadar erken gelmemeliydi. Bu planladığı programın çok dışındaydı. Gözleri bu emrivaki durum karşısında bir süreliğine öfke ile doldu ardından telaş ve korku içerisindeki Rowan'ın içini rahatlatan yumuşak bir gülümseme takındı. Evet, sinirlenmişti ama bu duygularının onu yönetmesine asla izin vermezdi. Tashi, Rowan'ın siparişini hızlıca hazırladıktan sonra gerilmiş şekilde tezgaha yaslandı ve günün ileri saatlerinde olacakları planlamaya başladı.

 **6 saat sonra**

  Tashi son müşterisini de uğurladıktan sonra kafedeki son kalan işlerini halletti, kapıları kilitledi. Rıhtımdaki görevi için en kısa sürede kafeden çıkması gerekiyordu. Kafenin arka sokağına çıktı, elinde kaskı, aklında ise eve gidip gerekli eşyalarını almak vardı. Uğraşması gereken insanlar olacaktı, Rowan gün içinde kendisine güncellemeler yapmıştı ama nedense son iki mesajına geri cevap alamamıştı. Görünüşe bakılırsa polislerin rıhtımdan gitmek gibi bir niyetleri yoktu. Bir şeyden şüphelenmiş olmalılardı. Neyse ki plandan şaşan teslimatcılara rağmen Tashi her şeyi rayına geri sokabileceğini biliyordu. Yıllardır bu işi yapıyordu ne de olsa.

   Eve ulaştığında hava çoktan kararmaya başlamıştı. Motorunu çalışır halde bırakıp hızlıca hazırlanmak için yangın merdiveninden içeriye girdi, komşularının gözlerine çok görünmemeye çalışıyordu ayrıca acelesi varken kilitlerle uğraşmaya da hiç niyeti yoktu, kendi apartmanına girdiği için de kimse ona bu konuda bir şey söyleyemezdi. Hızlıca üstündekilerden kurtulup her görevinde kullandığı o klasik siyah tulumunu giydi. Sürekli aynı görünmesine rağmen hala yakalanmamış olmasına güldü, iz bırakmamayı sevmesi bu tür durumlarda çok işine yarıyordu. Sıkıca ördüğü koyu kahve saçlarını kaskı ile kapattı ve kendini tekrar motorunun üstüne attı.

   Okyanusun tuzlu yosun kokusu yüzünü kaplayan kaskına rağmen hissediliyordu. Rıhtıma yaklaştıkça Tashi'nin sertleşen bu kokuya olan odağı, siren sesine dönüyordu. Başı ciddi anlamda dertteydi, normalde olmaması gerekenden daha fazla polis rıhtımda kol geziyor üstüne üstlük silahlı bir çatışma dönüyordu. Her şeye hazırlıklı gelmişti ama çatışma, peki ya karşısındaki o manzara? Bu ne onun ne de yerde siper almaya çalışan Rowan'ın aklındaydı. Demek ki bu yüzden Rowan Tashi'nin mesajlarına geri dönüş yapmamıştı, daha doğrusu yapamamıştı. Karmaşanın içinde göz göze geldiler...

   Rowan'ın yüzünde acı dolu bir sima belirdi. Tashi, Rowan için geç kalmış olabilir miydi?

Cheshire ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin