*
1.2- Şanslı Birinin Yanında Çok Şanslı Biri Haline Gelmek.Ben bu evi tutup taşınalı üç hafta oldu. Kyungsoo'nun odasında tek bir toz bile yok. Son üç gündür tüm evi üst üste temizledim, anlamadığım kokulu mumlardan aldım, otomatik oda spreyi almaya kalkmadım çünkü Kyungsoo çok seçiçi. Cam bir şişenin içinde sarı bir yağ olan vanilya kokulu bir sıvıdan koku yayılıyor eve. Kyungsoo vanilyalı dondurmada ve tatlıda aromasını da seviyor diye bunu seçtim. Kokudan anlamıyorum. Tadını sevmekle kokusunu sevmek aynı şey manasına geliyordur diye umut ettim tüm içtenliğimle.
Arabadan inerken bunları düşünüyorum. İlk kez uzun zaman kalacağını bilerek bir eve yerleşecek on seneden bu yana. Odasında tek bir toz olmadığı gibi tek bir eşya da yok. Hepsini kendi seçmek istedi. Yarın hepsini birlikte seçeceğiz. Salona da sonunda bir koltuk gelecek. Televizyonu eski evimden getirmeme itiraz etmediği için en azından o cepte.
Asansörde Kyungsoo yerinde hafifçe zıplayıp duruyor. Bu hali çok hoşuma gidiyor ve ona takılmak istiyorum. "Heyecanını çok belli ediyorsun." diyorum.
"Asansör çok mu yavaş?" diye soruyor, benimleyken utanacak ya da kendini gizleyecek değil. "Hemen evimizi görmek istiyorum."
Evimiz.
Bizim.
İkimizin.Beynim yanmış olduğu için saçmalayarak, "Kore'de her şey haddinden fazla hızlıdır Kyungsoo'cuğum." diyiveriyorum yanağından makas alırken.
Düşmek de öyle.
Hızlıca olur.
Bir yıldırımın düşüşü gibi.Yutkunuyorum.
Omzuma vuruyor. "Heyecan yaptın sen. Benden utanıyorsun şu an." diyor.
Yüzümü buruşturup dil çıkarıyorum ona. Bir şey söylemeye yüzüm yok.Çünkü haklı.
Püh.
Dünya yok olsun! Ama içinde Kyungsoo yokken.
Kyungsoo şifreyi kendi giriyor, ona zaman tanıyorum arkasından eve girmeden önce. Adımları yavaş ama neşeli.
Evin içinde ilk kez böyle bir canlılık var. Odaları tek tek dolaşıyor, her adımda bir duruyor, bakıyor, inceliyor, seyrediyor evini tanıyor. Oysa bu evi internetten bulan kişi bile oydu. Evin ışığı farklı renkte parlıyor sanki şu an. Tüm evren Kyungsoo daha güzel görünebilsin diye çalışıyor, benim bu ışık altında çekip de Kyungsoo'ya attığım her fotoğrafta yeşil göründüğümü iddia eden Do Kyungsoo şerefsizi bahardaki sakuralar gibi görünüyor. Bembeyaz, tazecik ve tapılası.
Bana kocaman bir gülüşle bakıyor. "Jongin, burası şimdi bizim evimiz mi?"
Başımı sallıyorum. Ev diye mırıldanıyor birkaç kez kendi kendine.
Mutfak dolaplarını karıştırıyor. Çoğu boş olan raflara almak istedikleri hakkında bir şeyler anlatıyor. Evimizin şefi o. Bana yatacak yer verdiği müddetçe eve bir fil bile soksa umrumda değil.
Yanına gidip ona sırtından sarılıyorum. Bunu yapmayı hep çok istemiştim. "Evine hoş geldin." diyorum kafamı uzayıp yüzüne bakarken.
"Sonunda." diyor gülümseyip başını benim vücuduma yaslarken. "Jongin burada."
Ve, siz bilmiyorsunuz, belki Kyungsoo da hiçbir zaman bilmeyecek ancak o an düşüp bayılmamamın tek sebebi Kyungsoo'yu tutuyor oluşum. Ona tutunuyor oluşum.
********
helluuuu
ben geldim
yani gölgenizzzzz dhhshcshepinizi çok seviyorum cokkkkk özledim ki böle bi şey olamazzzz
hepinize iyi okumalar umarım seversiniz
görüşürüz yarın
kocaman öpüyorumgölge
02-03-2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni kendine yakın tut''kaisoo
Ficción General"Kalbin nerede senin?" diyorum kendimi koltuktan yere yuvarlarken. Dramatik bir ikili olduğumuz kesin, bununla ilgili bir problemimiz yok. "Kaybettim," diyor ciddiyetle, "bir sabah kalktım ve olması gerektiği yerde değildi." "Çünkü onu çaldım." di...