28

34.9K 1.9K 310
                                    


Bazen yürekteki sevgi yetmezdi. Az kalırdı, iyileştirmezdi...

Ama herkes inanırdı işte.

Eğer 'o' gelirse her şey hallolur.

Olmaz.

Her şey her zamankinden daha da boka sarınca anlıyorsun yanlış yolda olduğunu.

İki hafta geçmişti. O günün üzerinden tamı tamına iki hafta geçmişti. Balın yattığı yoğun bakım odasından hâlâ çıkmamıştı. Kalbi rahatsızdı, iyileşmiyordu.

Doktorlar, beyin ölümünün gerçekleştiğini fakat kalbinin hâlâ attığını söylüyorlardı.

Atmayı bırakır mıydı o dört odacıklı kalp? Bırakmazdı. İçindeki yaşarken kalbi durmaz, utanırdı.

Kara, hastaneden çıkıp gittiği o günün ertesi günü göreve gitmişti. Unutmak istiyordu. Zarar vermek, onu incitmek istemiyor, hayatını yaşasın istiyordu.

Ama kalbi Balın'ın ismini haykırıyordu. O ismi unutmak istemezcesine sayıklıyordu. Kalbi ağrıyordu Kara'nın onu unutmak İstediğini içinden geçirdiği her zaman. Azap çekiyordu, yedi kat dipte yanıyordu Kara yer yüzünde savaşırken.

Çıktığı görev çok önemliydi. Her hatasında bir kişinin can güvenliğini tehlikeye atıyordu. Göğsünden taşıdığı Balının fotoğrafını öpüyordu gün doğduğu zaman.

Şimdiki durumunu bilmiyordu Kara. Ama tahmin edebiliyordu. Ya da öyle zannediyordu.

Muhtemelen diye geçirdi içinden. Muhtemelen çoktan hastaneden çıkmış ve hayatına bensiz devam etmek istemiştir diye düşünüyordu.

Olması gereken de oydu fakat...

Fakat olması gereken buysa nedendir bu göğüs kafesindeki sızı?

Nedendir onu böylesine tüketen azap?

"Komutanım, çizik ne durumda kan akmaya devam ediyor mu?"

Kara, sol kaşının üzerinden başlayıp elmacık kemiklerinin altında biten yarayı kontrol etti. Hissetmiyordu bile. Ama kan hâlâ akıyordu

"Akıyor Mardinli"

"Komutanım dikiş atmamız lazım"

"Bak işine Mardinli! Keskin orda durumlar ne?"

"Sakin komutanım!"

"Bu sessizlik hiçte hayra alamet değil tim! Gözünüzü dört açın"

Birkaç saatin ardından kulaklığa yansıyan Keskinin sesiyle Kara dikkatini oraya verdi.

"Komutanım üç ağır silahlı araç köye doğru geliyor"

Kara, Keskinin söylediği yöne bakıp gelenlere dikkat kesildi. Başlıyorlardı.

Herkes içinden Şahadet getirdikten sonra verilen komutu beklemeye başladılar.

Beklediler beklemesine fakat bu bekleyiş çok sürmedi. Başlayan çatışma köye girmeye çalışan her bir teröristin kellesini vurulmasına sebep oldu.

**

"Mert, sence ne zaman uyanacak?"

"Bilmiyorum güzelim..."

Aylin neredeyse ikinci haftalarını bitirmek olacağı bu hastaneyi artık görmek istemiyordu. Balı'nın, tek kız kardeşinin, tek arkadaşının burdan sapasağlam çıkmasını istiyordu.

Mert, Aylini sandalyelerin birine oturtup Ali abinin yanına ilerledi. Kırklı yaşlarının ortalarında olmasına rağmen koca cüsseli dev adam adeta çökmüştü. Mert, Aliyi tanıdığından bu yana ilk defa onu böylesine berbat bir halde görmüştü..

BİNBAŞI ÖZÇELİK | 𝑇𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin