ON BEŞİNCİ KURBAN SARAH

136 9 1
                                    

Sarah 32 yaşında bir işletmeciydi yani çok tanınmış bir et lokantası vardı. 32 yaşında fakat çok genç gösteriyordu genelde böyle kadınlara 'bakımlı' denirdi. Evet Sarah da bakımlı bir kadındı. Esmer fakat gözleri deniz kadar maviydi. Böyle insanlar nadir bulunur. Fotoğraflarına bakarken fark ettim her fotoğrafında hem parmağında oje hem de topuklu ayakkabıları vardı. Bence Sarah biraz süslüydü. Sarah'ı 1 hafta takip ettim, verilerime göre Sarah 06:30'da kalkar sahilde 1 saatlik yürüyüş yapardı. 08:00'da işe gider akşam 22:30'da eve gelirdi. Sanırım bana en uygun zaman yürüyüşten geldiği zaman. O yürüyüşe çıktığında ben eve girerim hazırlığımı yapar işim bittikten sonra da dikkatlice çıkarım.

   Sarah'ın evi müstakil bir ev. Arkasında çok küçük bir bahçesi var zaten tek bir kişi için uygun bir yer. Evin dış boyası turkuaz renginde, gerçekten çok hoş duruyor. Arka bahçede bir çardak var. Bende çardağın çatısına çıkıp camdan tesadüfen banyoya girdim. Çantamdan oyuncaklarımı çıkardım. Hazırlıklarımı yaptıktan sonra Sarah'ı bekledim. Sarah içeri girdiğinde arkasından kafasına vazoyla vurdum, bayıldı. Mutfakta doğalgaz borularına kollarından bağladım. On beş dakika sonra ayıldı, sanki beni daha önceden tanıyormuş gibi bakıyordu yüzüme.

''Ne oldu Sarah korktun mu?'' dedim ukalaca.

''Senden mi? Ah canım o egon beni büyüledi'' bravo doğrusu ilk defa bir kurbanım bana kafa tutuyor takdir ettim doğrusu.

''Kendine güvenme Sarah birazdan öleceğinin farkındasın sanırım'' dedim onu küçümseyerek.

''Ben mi öleyim yoksa ateş edecek misin?'' diye karşılık verdi.

''Tatlım hangi devirdeyiz? Ne silahı acaba senin için daha ilkel aletlerim var'' dedim ve işe başladım. Yüz seksen üç santimetrelik bir tahtaya aralıksız inşaat çivisi çaktım. Bu tahtayı Sarah'ın vücuduyla birleştirdim çığlıkları bana daha da gaz veriyordu acımadan bir kez daha ittirdim tahtayı ve son kez daha ittirdim artık tahtayla Sarah'ın vücudu birleşmişti. Kanlar yüzüme kadar sıçramıştı. Evet bu işte bittiğine göre artık buradan çıkmalıydım. Geldiğim yoldan yani banyo camından geri döndüm.

   Eve geldiğimde banyo yaptıktan sonra salona geçip televizyon izlemeye başladım. Soğukkanlılığıma gerçekten hayran kaldım az önce bir cinayet işlemiştim. Birden kapı açıldı içeri James girdi:

''Hoş geldin hayatım'' diyerek boynundan öptüm.

''Hoş bulduk'' dedi ve oturdu.

''Neyin var senin ne oldu?'' dememle kükredi James.

''Neyim mi var Kristen. On beş bu sayıyı biliyor musun? On beşinci kurban, bir kız daha öldü Kristen?''. Olamaz öğrenmiş olamaz ben daha hazır değilim ifşa olmuş olamam.

''Nasıl yani?'' diye sordum o sadece bana televizyondaki haberi gösterdi. Anlaşılan o ki bu FBI çok hızlı. Daha bir saat önce işlediğim cinayeti nasıl olurda hemen öğrenebilirlerdi?

''Olamaz'' dedim James'e sonuçta bilmediğimi anlamalı. ''Ben yatmaya gidiyorum başım çok ağrıyor.'' Dedi ve odasına gitti. Belli ki James ruhen çökmüştü, onun bu hali beni gerçekten çok üzdü.

  Artık daha fazla korkuyordum, FBI beni her an bulabilir, her an katilin ben olduğumu anlayabilir. En iyisi James'e her şeyi anlatmak o beni bu işten kurtarabilir. Sabah olduğunda James FBI'a gitti belki gelişmeler vardır diye, bende markete çıktım çünkü James'e hem evlilik kararımı verecektim hem de her şeyi anlatacaktım. Onun en sevdiği yemekleri yapacaktım. Malzemelerimi aldıktan sonra mutfakta yemek yapmaya başladım. Yemekler ve masa hazırdı odaya geçip üzerime düz beyaz kısa bir elbise giydim makyajımı ve saçımı yaptıktan sonra tekrar masaya geçip mumları yaktım. Kapı çalınca kapıyı açtığımda James gelmişti.

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin