bembeyaz elbisesi, tekerlekli sandalyesi ve başındaki mina ile bahçede geziyordu chaeyoung.
haftalar sonra ilk defa dışarıya çıkmıştı, eve hapisti çünkü o.
yavaş yavaşta mutlu olmaya başlıyordu, mina onu mutlu ediyordu. her gün ona mor sümbüller hediye ediyordu, chaeyoung onları göremese de güzel bir şey olduğunu biliyordu. mina'nın ona söylediği cümlelerin hiçbirinin kötü anlamda olmadığını bildiği gibi getirdiği şeylerin de asla kötü olmadığını biliyordu.
"ben her şeyi unutmaya başlıyorken, her şeyi kaybediyorken, hayal bile kurmuyorken gelip beni sarıp sarmaladığın için, getirdiğin mor sümbüller için teşekkür ederim mina. beni sevdiğin için teşekkür ederim ayrıca şunu bil ki ben seni gözyaşlarının biriktiği denizin sonsuzluğu gibi seviyorum." demişti chaeyoung minnettarca.
"ağlatma beni chaeyoung. bunları hakettiğini biliyorsun. ayrıca ben de seni yalnız uçan bir kuşun özgürlüğü ve o kuşları yalnız izleyen adamın gözyaşlarının sonsuzluğu kadar seviyorum." demişti mina, chaeyoung kıkırdamıştı.
"olsun, ağlamak güzeldir. son cümle de tatlıydı..."
"şu an ağlıyorum."
"ya, ağlamanı istemiyorum!" demişti chaeyoung.
"şaka yapıyorum chaeyoung. ağlamıyorum ki, duygulandım sadece. ağlamam zaten, ağlarsam da seni hatırlayarak ağlarım." demişti, son cümleyi fısıltıyla söylerken mina.
"ne? en sonda ne dedin anlamadım."
boş ver, demişti çabucak. chaeyoung merak etmişti ama üstelememişti.
mina, o gece malikaneyi terketmeyi planlıyordu. kazada çarptığı kişinin chaeyoung olduğunu hatırlamıştı bir anda. bu malikanede daha fazla vicdan azabıyla yaşamayı da istemiyordu.
gece olduğunda mina bavullarını almış, sessizce koridorda ilerlerken chaeyoung'un odasını görmesiyle derin bir nefes almıştı. burada çalışmaya başlayalı 2 ay oluyordu fakat 2 ay gibi kısa bir sürede bağlanmışlardı birbirlerine. ne chaeyoung ondan kopabilirdi, ne de mina ondan. kalpleri birbirlerine kenetliydi onların.
"aptal mina. sanki chaeyoung'u bırakıp gidebileceksin." alnına vurmuştu yavaşça. bavulunu tekrar kendi odasına çıkarmıştı ve kalemini, defterini çıkarmıştı içinden.
günlük yazmayı planlıyordu, hem de chaeyoung'a. belki polise teslim olacağı gün bunu chaeyoung'a verirdi. chaeyoung deftere özlemle sarılacak mıydı, yoksa sinirlenecek miydi emin olamıyordu gerçi.
masasının lambasını yaktı ve bir başlık attı kalemiyle. "yıldızlar gözlerindeler, gözlerin ise gözlerimde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızlar gözlerindeler, michaeng
Fanficyıldızlar yalnızca senin gözlerinde gördüğüm zaman güzel gelirler bana. myoui mina & son chaeyoung