1

280 17 5
                                    


Siz benim yerime bi besmele çekin ben ateistim. Hadi bakalım.

---------------

Nefesini düzenlemeye çalışarak tek eliyle cam kapıyı ittirerek açtı. Yüzüne çarpan kahve kokusuna doğru hafifçe iç geçirdi ve hızlı adımlarla tezgaha yürüdü. İçerisi  dışarıya göre sıcaktı. Gözlüklerinin buğusuna aldırmamaya çalıştı.

"Çok çok çok özür dilerim 'mione. Kampüsten çıkmam düşündüğümden uzun sürdü." Dedi suratını buruşturarak.

Çantasını ve ceketini bir kenara bırakıp askıdaki önlüğüne uzandı. Parlak kırmızı önlüğü kafasından geçirirken hala düzensiz olan nefesini kontrol etmeye çalışıyordu.

"Sorun yok. Çok yoğun değiliz zaten." Dedi Hermione ve arkadaşının önlüğünün arkasını bağlamaya başladı. Harry gülümsedi. Genç kızın kütüphaneye gitmek istediğinin farkındaydı. Ve şu an sadece nezaketinden sorun yok dediğinin de.

Hermione bağladığı ipin ucuna ufak bir kurdele yaptı ve esmerin yanağına bir öpücük kondurdu. "Gitmem gerekiyor, daha sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Buğulanmış gözlükleriyle etrafa bakındı. Hermione yalan söylemiş sayılmazdı. Gerçekten etraf sakin duruyordu. Kafenin içindeki birkaç kişi dışında kimse yoktu.

Dışarıdaki masalar soğuk havadan dolayı tamamen boştu. İç geçirerek eline tezgahtaki bezi aldı.

"Bir yerden başlamak lazım." Mırıldandı.

Yenilenmesi gereken bir şey var mı diye bakmak üzereydi ki kendisine takılı bir çift göz fark etti.

Griye dönük asi gözler temas kurmaktan çekinmeden üstünde gezindi.

Harry gözlerin sahibini incelemeye başladı.

Birbirine bastırılmış ince dudaklar, çatık kaşlar, kendi saçının aksine düzenli şekil verilmiş altın sarısı saçlar...

Merakla yeşillerini üstünde gezdirmeye devam etti. Siyah boyunlu kazağı ve tembelce bilgisayar klavyesinin üstüne uzanmış elleri.

Kendine engel olamadan ellerde biraz daha takılı kaldı. Kemikli zarif eller...

Gümüş yüzüklerle bezenmiş, birkaç yerinde kalem ve boya izleri kalmıştı. Ne kadar uzun baktı bilmiyordu. Kendine kapının açılmasıyla geldi.

"Hoş geldiniz!" Dedi kapıya doğru. Tanıdık simayla gülümsedi. "Ron!"

"Selam Harry! Nasıl gidiyor?" Kızıl saçlı arkadaşı cevap beklemeden menüye bakmaya başladı. Sürekli herkese nasılsın diye sormasına rağmen asla cevabını dinlemezdi. İnsanlar da bir süre sonra cevap vermekten vazgeçiyordu zaten.

Ron bir süre daha menüye baktıktan sonra kafasını kaldırdı. "Her şeyi yemek istiyorum." Dedi dürüstçe ve Harry'den bir gülümseme kazandı.

"Tarçınlı çörek?"

Ron kırılmış gibi arkadaşına baktı. "Sorman ayıp."

Harry arkasını dönüp tepsiyi hazırlamaya başladı. Arkadaşının anlattığı şeye ne kadar odaklanmaya çalışsa da ensesinde hissettiği bakışlar dikkatini dağıtıyordu.

Göz ucuyla tekrar sarışına baktı. Bu sefer arkasına yaslanmış, kollarını kavuşturmuş dikkatle onu seyrediyordu. Bir eli dudaklarının üstünde dolanıyordu.

Harry bu kadar uzun süre bakmasına anlam veremedi. Acaba bir yerlerden tanışıyorlardı da o mu çıkartamamıştı?

"Yemin ederim şu Snape denen heriften bıktım!" Mızırdanan sesle o tarafa döndü. "Snape mi? Profesör Snape mi?"

"Evet o!" Ron ağzı dolu konuşmaya başladı. "Suratsızın teki."

"Adamı neden sevmediğini anlamış değilim-"

Harry gözlerini tekrar sarışına çevirdi. Elindeki kalemi çeviriyordu. Dikkati hala onun üstündeydi.

"Senin için söylemesi kolay! Adam bulduğu her fırsatta gözlerine iltifat ediyor. Ne alakaysa!"

Esmer arkadaşına güldü. "Neden öyle dedin Ron? Yoksa sen gözlerimi beğenmiyor musun?" Harry tezgahın arkasından arkadaşına doğru eğildi.

"Yeşilinde kaybolunacak gibi değil mi?" Kızıl çocuk suratına elini koyup onu ittirdi.

"Gay gay hareketler yapma be!"

Harry alınmış gibi yaparak elini göğsüne koydu. "Kalbimi kırıyorsun. "

Ron elinde olmayan bir şekilde gülümsedi. "Bu arada az önceden beri arkamdaki çocukla bakıştığını görmedim sanma." Diye fısıldadı.

"Gözlerinizle siktiniz resmen birbirinizi. Oyalanacağına gidip numarasını alsana."

Harry arkadaşına göz devirdi. "Gay olmadığı çok belli."

"O yüzden mi soydu seni gözleriyle?"

Esmer kızararak arkadaşının koluna vurdu. "Öf sus be!"

İtiraf etmekten sakınsa da sarışın dikkatini çekmişti. Tasasız ve dikkatli hareketleri sanki sadece buraya aitmiş. Oturduğu yerden kalktığı anda bambaşka birisi olacakmış gibi.

Yüz hatları uyumlu ve sertti. Dudakları ince olmasına rağmen şekilli...

Harry bunları düşünürken elinde olmadan hala ona bakan sarışının dudaklarına takılı kaldı.

Susadığını hissetti ama gözlerini çekmedi.

Elleri...

Diye düşündü kendi kendine.

Ellerinin boğazımın etrafında olması için yapmayacağım şey yok.

Coffee Breath || DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin