Kalp Atışı

1.6K 130 49
                                    

İyi okumalar...

Lütfen yorum yapar mısınız?

*

2 hafta sonra

"Sen gerçekten iyi değilsin Jimin. Baksana yemek bile yemiyorsun"

"İstemiyorum Taehyung, dedim ya"

Jimin 2 haftadır iyice artan bulantılarıyla başa çıkmaya çalışıyordu. Evde ilk önce kendisi emin olmak için gebelik testi yapmıştı ve beklediği gibi hamileydi... Tabii ki de kimseye bir şey belli etmemeye çalışıyordu. İçinde her geçen saniye daha fazla büyüyen bu yük dayanma gücünü azaltıyordu.

"Bir derdin varsa lütfen bana anlat. Ben senin en yakın arkadaşınım ya!"

Jimin, Taehyung'a sorun yok dercesine burukça gülümsedi ve aniden gelen mide bulantısıyla tekrardan lavaboya koştu.

2 haftadır Jungkook'la pek fazla konuşmuyordu. Günde bir kez falan oluyordu. Jungkook gitgide daha da üzülüyordu. Ama Jimin suçu kimseye atamadı.

Jimin artık bir ultrason raporunun iyi geleceğini düşünerek Jin'e gitti.

Jin bir doğum uzmanı olmasının yanında başhekimdi de. Gidip kapısını çaldı

"Jin hyung müsait misin?"

"Evet Jimin, gel geç otur. Sen iyi misin? Kötü görünüyorsun"

Jimin, kendisine gösterilen kırmızı deri kaplamalı koltuğa oturunca başını eğip küçük parmaklarıyla oynamaya başladı. Nereden başlayacağını hiç bilmiyordu.

"Hyung... nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ben... ben ultrason için geldim"

Jin kaşlarını çattı. Niye Jimin bunu istemişti ki? Umarım kötü bir şey yoktur diye geçirdi içinden

"Jimin sen iyi misin? Her şey yolunda mı?"

"Hyung ben.."

Gözlerini sımsıkı yumdu ve bir anda söyledi içinden geçeni

"...hyung ben hamileyim"

Jin gözlerini kocaman açtı. Oldukça şaşkındı

"Ah sen ciddi misin? Jimin bu çok güzel bir haber ama nasıl?"

"H-hyung Taehyung'un geliştirdiği haplardan ağrı kesici zannedip içmiştim. İşte şimdi de durum böyle"

"Ama Jungkook... o yurt dışında değil miydi?"

"Evet, işte gitmeden önceki gecede beraber olduk"

Jimin başını kaldırıp gözlerinin teması kuramazken ne hissedeceğini bilmiyordu.

"Ayy Jimin tebrik ederim, bu çok güzel bir haber"

"Değil hyung"

Jimin'in gözündeki yaşlar teker teker düşmeye başlayınca Jin telaşla yanına gitti. Ona sarıldı.

"Jimin ağlama..."

"H-hyung nasıl ağlamayım baksana Jungkook daha kendisi çocuk. İ-istemez ki o bebeği, ailesi, ailem istemez"

Jin ne diyeceğini bilmiyordu o yüzden sustu.
"Hadi bak gel Jimin. Ufaklığın kalbini dinleyelim olur mu? Sana da iyi gelir"

Jimin kafasını sallayıp onayladı. İstiyordu bunu, her şeyden çok istiyordu.

Jimin gösterilen yere uzanınca Jin normal gelenlere nasıl yapıyorsa aynılarını yaptı. Kendisi de heyecanlıydı çünkü ilk defa gelen hastası bir erkekti.

Jimin yine sımsıkı kapattığı gözleriyle bekledi.

"Bakalım minik Jeon nerdeymiş"

Jimin gülerek hafifçe koluna vurdu Jin'in

"Yah! Hyung deme şunu"

"Bakalım bakalım.... Ah evet burda baksana minicik, tatlı şey"

"Ş-şey hyung ben... Ben kalp atışını duymak istiyorum"

Jin en samimi şekilde gülümseyip kalp atışını dinletti arkadaşına. Jimin'in gözleri dolmuş, ağlıyordu.

"Jimin ne zaman söyleyeceksin Jungkook'a?"

"Bilmiyorum hyung"

Jimin yattığı yerden kalkıp karnını silince devam etti

İlk defa hissettiği duygularla ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu ki. Tanrı aşkına o bir erkekti ve hamileydi!

"Her şey için teşekkürler hyung ben gidiyim"

"Jimin istersen izne ayrıl. Bu aylarda çok riskli bir dönemden geçiyorsun, unutma"

"Hyung, söylesene ne diye izne ayrılacağım? Hamilelik iznine mi. Off gerçekten"

Jin tabii ki jiminin ne yaşadığını bilemezdi ama onu çok iyi anlıyordu.

"Ben her şeyi hallederim Jimin. Sen sıkıntı yapma ve yıllık iznine ayrıl"

Jimin onu onaylayınca hastaneden çıktı ve evine doğru yol aldı

~

"İyi baba işte her şey yolunda ne olabilir ki?"

Jungkook okuldan çıktığı gibi direkt kendisini evine atmış, arayan babasının sorularını yanıtlıyordu

"Güzel, güzel. Hiç bir şeyi aksatma tamam mı? Ayrıca kendine de vakit ayır, ne biliyim sevgilin falan olsun"

Jungkook içten içe çok sinirlenmişti bu duruma. Böyle oldukça Jimin'e ihanet ediyormuş gibi hissediyordu.

"Hayır baba şu an öyle şeyler düşünmüyorum"

Sinirlenince elindeki telefonu hızla kapatıp yanındaki yatağa fırlattı. Çok zordu, Jimin'i çok özlemişti.

Jimin geleceğini söylemişti ama doğru düzgün arayıp konuşmuyorlardı bile

Aklına yine Jimin gelince aramaya karar verdi. Bu aralar Jimin aramalarına çok sık geri dönmüyordu.

Jungkook tekrar reddedilince bir daha aradı, bir daha aradı.

En sonunda Jimin dayanamamış olacak ki artık açtı.

Jimin aramaları reddediyordu çünkü Jungkook'a her yalan söylediğinde kalbine iğneler batıyordu.

"Jimin lanet olsun! Neden açmıyorsun telefonlarımı? Ne kadar endişelendim biliyor musun?"

"Bağırma bana Jungkook! Açtım ya işte ne var?"

"Jimin ne demek ne var? Seni özledim geçerli bir sebep bence?!"

"Jungkook... çok yorgunum lütfen"

"Bebeğim iyi misin? Ne oluyor sana böyle, endişeleniyorum ama"

"İyiyim sadece bu aralar çok fazla yoruluyorum ve seni aramaya vaktim olmuyor ö-özür dilerim"

Jungkook Jimin'in ağladığını duyunca daha da endişelendi

"Sen ağlıyor musun? Bebeğim ağlama, neden ağlıyorsun?"

"Jungkook çok üzgünüm. Kapatmam gerek. Görüşürüz"

Jimin telefonu kapatmak zorundaydı çünkü yine koşar adımlarla lavaboya koşup mide bulantısıyla içindeki her şeyi çıkaracaktı...

*

Ah benim üzümlü keklerim... Umarım istediğim duyguyu yansıtabilmişimdir. İkisi tarafından da açıklamaya çalıştım

Umarım severek okursunuz ✨

Sizi seviyorum 🤟🏻 🤟🏻 🤟🏻

Hesabıma girip diğer kurgulara da göz atabilirsiniz

❣⚘

Best Liar | Jikook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin